medyumen iyi bahis siteleri
Reklam
Reklam
Reklam
DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

[email protected]

Ramazan'a Özel Hasletimiz Fitre ve Fidye

18 Nisan 2022 - 00:07

  Fıtır; Kelime anlamıyla miktarı belli olan yardım demektir. Terim olarak sadaka-i fıtır ise oruç ayı Ramazan'da yapılan yardım demektir. İnsan olarak yaratılanı ve Ramazan orucunu tutup, bayrama ulaşmanın şükür olarak ifadesidir. Ramazan ayına yetişen, temel ihtiyaçları haricinde,borcu varsa onu da düştükten sonra, zekat için gerekli  nisab miktarı 20 miskal (80,18gr)altın veya karşılığı para mukabili  olmalıdır. Ramazan ayına mahsus, bu yardım zenginlerin ve hali vakti yerinde olanların Ramazan'da yoksul ve ihtiyaç sahibi insanların sofralarına katkı yapmak, gönüllerine girmek için dinimiz İslâm’ın kurduğu, manevi olarak yardımlaşma müessesesidir.
     Sadaka-i Fıtır, H z Peygamber tarafından Ramazan ayına girerken verilmesi tavsiye edilmiştir. Bayramın birinci günü tan yerinin ağarmasıyla,verilmesi vacip hale gelir. Hanefi mezhebimize göre; verilmediyse mutlaka bayram günlerinde verilmesi gerekir. Şafi mezhebine intisaplı kardeşlerimiz için bayramın birinci günü akşamına kadar verilmesi, Sonraya  bırakılırsa harama girileceği unutulmamalıdır. Zekatta olduğu gibi; fitre ve fidye; Tevbe suresi altmışıncı ayette sayılan kişilere verilir. Usul ve füruu ile zenginlere verilmez.  Allah(c.c)ayette verilmesi gereken yedi kişiyi şöyle sıralamaktadır. "Fakir, miskinler, müellefe-i kulub(zekat verilmek suretiyle kalpleri İslama karşı yumuşatılan ve ısındırılan kimse), yolda kalmışlar, esaretten kurtulacak olanlar, Allah yolunda cihad edenler ve borçlular." Aşağıda sayılan kimselere ise verilmez.
  Usul; Bir kimsenin anası, babası, dede ve nineleridir.  Füruu ise; çocukları, torunları, ve onların çocuklarıdır. Yani bakmakla yükümlü olduğu kimselerdir.
  Fidye:Bir insanı sıkıntılı durumdan kurtarmak üzere ödenen bedeldir. İslâmî terim olarak;oruç ibadetinin eda edilememesi veya hac ibadetinin edası sırasında yapılan bir takım kusurların giderilmesi için ödenen maddi bedeldir. Kesin yapılması  gereken vacip hükmünde bir ibadettir. Tutulmayan Ramazan orucu fidyesine gelince; Ramazana yetişmiş ancak;gücü kalmamış aciz durumda olan yaşlılar ile iyileşme ümidi olmayan hastalar fidye vermelidir. Hastalığı sürekli olan, tutmasında sağlığının tehlikeye gireceği, ehil bir doktor tarafından rapor edilenlerde fidye vermelidir.  Ancak bu sayılanlar fidye vermelerine rağmen; güçlerine ve sağlıklarına kavuştukları andan itibaren oruçlarını kaza etmelidir. Daha önce verdikleri fidye ancak sadaka olarak sevap, hanelerine yazılacaktır. Ayrıca yolcu olanlar, hasta olup iyileşenler tutamadıkları oruç sayısınca kaza etmelidir. Mazeretli (regl olan kadınlar) da bu zamanda tutamadıkları oruçlarını mutlaka kaza etmelidir.  Sadaka-i Fıtır ve fidye, Nakit para ve mal (gıda ve kumanya) olarak verilebilir.  Zekatta malın artırıcı özelliği aranırken;fitre ve fidye de malın artırıcı özelliği aranmaz.
      Sadaka-i Fıtır; Hane reisinin bakmakla yükümlü olduğu aile fertleri sayısınca ve (eşi hamile ise) onun için de verilir. En geç bayram namazından önce verilmesi çok faziletlidir. Bayram günleri haricinde artık verilmez. Fidye ise Ramazan ayı içerisinde ve daha sonra verilebilir. Tutulmayan her gün için bir fidye verilmelidir. Sadaka-i Fıtır ve fidye ayrı ayrı insanlara verildiği gibi toplu olarak da yoksulun faydalanması için verilebilir. Mutlaka  verilen fitre ve fidyenin yoksulun eline geçmesi mala sahip olacağı şekil de (temlik) olmalıdır.Yakın çevremizde  verecek insan bulunmadığı takdirde, güvenilir hayır kurumlarına da bu yardım ulaştırılabilir. Maddi imkanı sonra iyileşenler de fidyelerini o zaman verebilir. Zekatta nisap miktarına ulaşmış ve bir yıl geçmesi gerekirken,sadaka-i fıtır ve fidye de bir yıl geçmesi beklenmez. Maddi durumu  iyileşen kimse o anda üzerine vacip olur ki vermesi gerekir. İslam alimlerinin  çoğunlukla, normal gelirli insanların da Allah’ın verdiği sağlığa ve  nimetlere karşı, kendi eşi ve evlatları ve akrabaları için kaza ve musibetlerden korunma, günahlardan bağışlanma adına sadaka-i fıtır'ı vermeleri kendi hayırlarına olacaktır demişlerdir.
     Bu yıl Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ilan edilen fitre miktarı kırk Türk lirası olarak açıklanmıştır. Bir kişinin günlük vasat olarak yiyip içtiği hesap edilmektedir.  Bu miktar alt sınırdır. Maddi durumu iyi olan kişiler daha fazlasını verebilirler. Oruçta olduğu gibi fitre ve fidyenin sevabı, "mükafatı bana ait." buyurduğu İçin Rabbimiz, sevabı kat kat fazla verecektir.
      Bir kimse; eşine zekatta olduğu gibi fitre ve fidye veremez. Lakin şu  kimselere zekat verildiği  gibi fitre ve fidye de verebilir. Kardeş, teyze, dayı, amca, hala ve onların çocukları, gelin, damat, kayın baba ve kayın valide gibi akrabalar zengin  değil, ihtiyaç sahipleriyse; Zekat, fitre ve fidye verebilir. Kişi vefat etmiş yakınları adına fitre ve fidye verebilir. Fidye veren  kişi aynı zaman da sadaka-i fıtırını da vermesi gerekir. Sadaka-i fıtrın, orucun kabul edilmesine, ölümün ve kabirdeki azabın hafiflemesine, günahlarımızın bağışlanmasına vesile olması içindir. Allahu alem.
   Değerli dostlar unutmayalım! Bazı İslâm alimleri der ki; "En büyük hırsız zengin olduğu halde, yoksulun hakkı olan zekat, fitre ve fidyesini vermeyendir."  Verdiğimiz ve vereceğimiz zekat fitre ve fidyelerin sadaka-i cariye defterimizin kıyamete kadar açık kalması dileğimle...  Allah(c.c) tuttuğumuz oruçlar vesilesiyle cennete Reyyan kapısından girmeyi cümlemize nasip eylesin...
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum