Reklam
Reklam
Reklam
Kürşad TUNCALI

Kürşad TUNCALI

[email protected]

İLK GÖRÜŞTE KOKOREÇE İNANIR MISIN ?

05 Haziran 2023 - 00:01


Psikolojide klasik koşullanma diye bir basit kuram vardır. Anlatının da en güzel ve en anlaşılır ve anlamlandırılabilir yanı ise betimleme ve örneklendirmedir. Öyleyse bir güzel misal bulalım bize. Atlardan bahsedelim mi biraz misal?
          
Sürekli eğer bağlanarak binilmiş atlar olsun mesela. Birini alın ve ağzına gem takar gibi yapın. Bakın takar gibi yapın bu bile yeterli senkronize hareketlerle gem takın ama gemsiz bir pandomim kabiliyetiyle birbirini izleyen hareketlerle ve gelin hayali gemimizin ipini birlikte tutarak çekmeye başlayalım. At ağzına gerçekten fiziki bir gem takılmış ve bir ip onu ağzından yakalayıp tutmuşta çekiyormuş gibi bizi takip etmeye başlayacaktır. Üstelik atı bize bağlayan hiç bir kuvvet ve zorlayıcı olmadan..
          
           Aynı imge üzerinden devam edelim mi? Ünlü Alman yazar Goethe diyor ki, Genç Werther'in Acılarında; "Safkan atlar; fazla yoruldukları zaman damarlarını  ısırıp kanatırlarmış, nefes alabilsinler diye. Ben de böyle  yaparak bana sonsuz özgürlüğü getirecek bir damarımı açmayı hayal ediyorum. " Özgürlük bu ya hayali bile güzel tabi. Bunu en güzel gemleri takılı ipleri bir başkasının elinde olan tutsak atlar iyi bilirler.

          Atlar sayıklayıcı bir örneklendirme olmaya mı başladı? Pekala develere geçelim mi? Hani ata benzer ama hörgüçleri vardır. Evet develer. Yalnız bu geçiş tutsaklıktan özgürlüğe bedellenecek ve işler biraz daha karışacak bu konuda uyarmalıyım. Mesela Livaneli'nin Huzursuzluk kitabından alıntılayalım bu kez başlarken.

          "Harese nedir bilir misin oğlum? Arapça eski bir kelimedir. Bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. Harese şudur evladım: develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür; o kadar dayanıklıdır yani. Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır. Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar. Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. Tuzlu kan dikenle karışınca bu tat devenin daha çok hoşuna gider. Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve. Bunun adı haresedir. Demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir. Bütün Ortadoğu’nun âdeti budur oğlum, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz."

           Görülüyor ki dozunda ve tadında bırakılmayan her şey zarar. Özgürlük ve tutsaklık, siyah ve beyaz gibi birbirine zıt anlamlar da olsa bir manada bir araya gelebilir mi? Evet. gelebilirler. Hırs beyazı kirletirken, siyahı ağartabilirde pekala. Neden olmasın?  Libyalı bir okültist Apsethus'da Tanrı olmak istiyordu mesela. Hayallerin gemi, dizgini yoktur olmaz denilen olur, olur denilen olmaz bilemezsiniz. İnsanlara Tanrı olduğunu anlatıp ispatlamaya çalışıyordu Apsethus. İnsanlar inanmıyorlardı. Bir plan yaptı ve yakaladığı yüzlerce papağanı bir kafese koyup onlara ''Apsethus bir Tanrıdır.'' demeyi öğretti. Özgürlüğü ellerinden alınan tutsaklar kendilerine öğretilenlerle özgürleştiğine inanırlar. Apsethusa inanmayan insanlar papağanlara inandılar bir şey diyemezsin.  Atlar, develer derken Papağanlara mı geçtik biz? Hayda.

          Neyse şimdi gazetemizin imtiyaz sahibi ve  yazı işleri müdürü Devriş Bey kardeşim yine çok uzun yazmışsın ben bunu sayfanın neresine sığdıracağım diyecek. Son olarak diyorum ki; adaletin varlığına ve herkes için eşit olduğuna ve hukukun üstünlüğüne değil belki ama, aidiyetin iyileştiriciliğine, iyi bir yazının kötü bir yazara sonunda bir sigara yaktırabileceğine, evrende ki ve dünyada ki bütün soruların içimizde bir yerlerde bir yanıtı mutlak olduğuna, sevgi, aşk ve yaşama güdüsünün bir gün hepimizi kurtaracağına (ki kurtarmak istiyor) ve ilk görüşte lahmacuna inanıyorum. Evet böyledir bu.

           Her şeye rağmen son cümlemde ki lahmacuna inandın değil mi? İlk olarak neyi gördün? Öznel başlığı mı, yüklemsel lahmacunu mu? Başlıkta ki kokoreçi unuttun bile. Oysa evet lahmacunu da seviyorum ama kokoreçi daha çok seviyorum. Klasik koşullamaya bir örnekte benden olabilir mi bu? Hal böyleyse eğer iyi ki, Apsethus bir Tanrıdır dememişim..
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum