Reklam
Reklam
Reklam
BÜLENT KESKİN

BÜLENT KESKİN

[email protected]

KİFAYETSİZ MUHTERİS

14 Şubat 2022 - 00:33

Bu dikkat çekici başlığı okuduktan sonra bazı okurların anlamını bildiklerinden dolayı dudaklarında bir tebessüm, bazı okurlarınsa yanılmamak için sözlüğe başvurduklarını görür gibi oluyorum! Biraz şiirle aşina olanların aklına ise doğrudan Orhan Veli’nin gönlünden dökülen şu dizeler gelmiş olabilir:
            “Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel
              Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
              Bu derde düşmeden önce...”
            En kısa ve net anlaşılır karşılığı; ‘yetersiz’ demektir, kifayetsiz kelimesinin! Muhteris’e gelince o da ‘hırslı’ manasına gelir. Hangi sözlüğe bakarsanız bu anlamları ile karşılaşırsınız. Yani iki kelime yan yana geldiğinde çıkan mana; yetersizlikle birleşen hırsın doğurduğu, halkımızın asırlardır kullandığı ve kullanmaya devam edeceği ‘Cahil Cesareti’ nitelemesidir.
JustinKruger ve David Dunning isimli psikologlar 2000 yılında Nobel Ödülünü “Dunning-Kruger Etkisi” adıyla literatüre geçecek bir akademik çalışmayla kazanıyorlar. Bulguları değerlendirmeleriyle ortaya koydukları teorileri dilimize çevrilince özetle şu cümle ile ifade ediliyor:
“Cehalet, bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır!”
            Birbirinden farklı alanlarda yaptıkları analizler sonucunda; niteliksiz insanların, ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemedikleri, kendilerini abartma eğiliminde oldukları, gerçekten nitelikli olan insanların sahip oldukları nitelikleri görüp, anlayabilmekten de aciz oldukları, eğer belli bir eğitim sürecinden geçirildikleri takdirde ise kendi niteliksizliklerinin de farkına varmaya başladıkları sonucuna ulaşmışlar. Teste tabi tuttukları öğrencilerin başarı ve başarısızlıkları hakkındaki fikirlerini de değerlendirmişler,testte en başarısız olanların testin yüzde altmışına, en başarılı olanların ise soruların yüzde yetmişine doğru cevap verdiklerini düşündüğünü tespit etmişlerdir. Buna göre insanların kendi kapasitelerini değerlendirmekte, eksiklerini fark edebilmekte yeterli olmadıkları sonucuna varmışlar. Dolayısıyla yetersiz olanların;işlerini daha iyi yaptıkları algısına sahip oldukları, bunun da karşı konulmaz bir biçimde isteklerinin artmasına sebep olduğunu tespit etmişlerdir. Yetersiz olanların, kendilerini ve yaptıklarını övmekten, her işte ön plana çıkmak arzusundan ve haddi olmayan işlere talip olmaktan çekinmeyip bunu hak olarak gördükleri kanısına varmışlar. Bu arada gerçekten nitelikli olanların ise alçakgönüllü davranarak aslında kendilerine kötülük yaptıkları, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmadıkları için ve kifayetsiz muhterislerin bu görevlere gelmeleri yüzünden hem kıymetlerinin bilinmediği hem de bu bekleyiş içerisinde gönüllerinin kırıldığı ve atıl biçimde kenara çekilmek zorunda kaldıklarını da tespit etmişler. Aslında kifayetsiz muhterislerin nitelikli olanları seçme ihtimali oldukça azdır. Çünkü kendileri de niteliksiz olarak bir yere gelenler, nitelikli olanların değil daha çok niteliksiz olanların farkına varırlar. Kendileri de aynı yollardan geçmişlerdir. İş görüşmelerinde kendine güvenen kişilerin daha çok tercih edilmesi bu açıdan bakıldığında kafaları karıştırabilir. Belki de BertrandRussell “Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.”sözünü böyle durumlar için söylemiştir!
            Bir de meşhur Peter Prensibi var ki o da: “Her çalışan, iş ortamında yetersiz olduğu noktaya kadar yükselir”diye ifade edilir. Birbirleriyle sanki göbekten bağlıymış gibiler!
            Kıymetli okurlar, yukarıdaki satırları gözlerinden geçirirken muhakkak çevrelerindeki birtakım kişiler akıllarından hızlıca geçivermiştir. İnsanız, bir nefsimiz var sonuçta ve her zaman yanılma ihtimalimiz de mevcut!
            Niteliklerimizin farkında, nitelikli olanların niteliklerini, niteliksizlerin niteliksizliklerini fark ederek yaşayacağımız güzel bir dünyada hayatınızı sürdürmen(m)izi temenni ediyorum.
            Sağlıcakla kalın…
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum