Reklam
Reklam
Reklam
BÜLENT KESKİN

BÜLENT KESKİN

[email protected]

ÇANAKKALE'NİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ!

21 Mart 2022 - 00:22

Takvimler 18 Mart gününü gösterdiğinde aklımıza geliveren yegâne vaka; Birinci Cihan Harbi'nin en çetin cephelerinden biri olan Çanakkale Cephesindeki deniz zaferimizdir.  Bu yıl bu kutlu zaferin 107'nci yıldönümünü idrak ediyoruz. Anne tarafımdan benim büyük dedem de Çanakkale’de şehit olmuş, inanıyorum ki bu yazıyı okuyan birçok kişinin en az bir yakını da orada veya başka cephelerde şahadet şerbetinden içmiştir. Allah’tan bizleri onlarla gerçek âlemde kavuşmayı nasip eylemesini niyaz ederim.

Sadece bu zaferimiz için değil tarih boyunca yaptıklarımızla ilgili anma ve kutlama törenlerinin birçoğunda olduğu gibi bu yıl da yine öncekiler gibi hamaset içeren yığınla sözler söylendi ve bunlar daha akşam olmadan havaya karıştı gitti. Muhtemelen gelecek sene de ya bunların aynısı ya da benzerleri yeniden söylenecek. Yani değişen birşey olmayacak! Mesela dönemin Harbiye Nazırı’nın adının söylendiği bir kutlama mesajı okumadım. Balkan Harbi’nde dağılan orduyu iki sene gibi çok kısa sayılabilecek sürede toparlayan, Harbiye kökenli genç subayların önünü açarak bu büyük zaferin kazanılmasının müsebbibi olan Başkomutan Vekili ve Harbiye Nazırı olan Enver Paşa’nın adı hiç anılmayıpo tarihte farklı cephelerde savaşanların isimlerinden sitayişle bahsedilmeye devam edildi. 18 Mart 1915 günü İtilaf Devletleri Birleşik Donanmasına ait büyük zırhlı gemilerin üçünün batırıldığı, dördünün ağır yaralar alıp savaşamayacak duruma getirildiği, onların tabiriyle “Yenilmez Birleşik Armada”nın boğazın soğuk sularına gömüldüğü gündür. “Bu zaferde Cevat Paşa'nın rolü ne olmuştur?Diye sorsam; “O da kimmiş?” diyecek çok kişinin olduğunu, onun kim olduğunu bilen kişilerinise olup olmadığını şuan tahayyül bile edemiyorum! Ne kadar acı değil mi?

18 Mart 1915’de denizde yenilen İtilaf Kuvvetleri daha sonraki tarihlerde karadan çıkarma yaptılar. Uzun süren bu cephe savaşında kahraman Türk Ordusu, subaylarıyla, neferleriyle cansiperane biçimde topraklarımızı savundular. Esat Paşa’yı, Mustafa Kemal Paşa’yı, Liman Paşa’yı ve diğer subaylarımızı da anmadan geçmemek gerekir! İtilaf güçleri en sonunda karadan da Çanakkale’yi geçemeyeceklerini anlayıp geri çekildiler. Bu şekilde payitahtın işgali önlendiği gibi birkaç yıl içerisinde de Rusya’da devrim oldu. Çanakkale Deniz ve Kara Savaşlarındaki Zaferimizin ne kadar değerli olduğunu anlamak için sadece yukarıda yazdığım birkaç cümleyi bile okumak yeterli gelecektir. Kahraman Türk Ordusunun bu başarısını küçültmek için uydurulduklarını düşündüğüm “hoşaf konusu, kıyafet konusu ve bulut masalları” gibi konulara hiç girmek istemiyorum.Kıymetli okurların da bunlara takılmaması gerektiğini düşünüyorum. Türk çocukları şunu da bilmelidir ki o gün Çanakkale’de geçirmediğimiz düşman Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra Çanakkale’yi geçmiş, Payitaht İstanbul’u 1918’in Kasım’ından 1923’ün Ekim’ine kadar işgal altında tutmuştur.
Bazen insanlarla oturup sohbet ederken birçoğunun bu bahsettiklerimden haberdar olmadığını gördüğümde şaşırıyorum. Eskiden okullarda biraz tarih okutulduğunu sanıyordum ama ne yazık kibuna dair bir kanaatim bile kalmadı. Geçen gün; Çanakkale Cephesinin Kurtuluş Savaşında olduğunu sanan ve ülkemizin böyle kurtarıldığından bahseden üniversite mezunlarının olduğunu görünce bu durumdan ziyadesiyle müteessir oldum. Bu yazıyı yazma sebebim sadece bu duruma üzülmem ve içimin sızlamasıdır. Başka bir sebebi yok…

Türk yurdu için canını ortaya koyanların ruhları şad olsun...

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum