Reklam
Reklam
Reklam
BÜLENT KESKİN

BÜLENT KESKİN

[email protected]

24 Nisan 1915'te Ne Olmuştu?

25 Nisan 2022 - 00:02


Her sene 24 Nisan tarihi yaklaşırken yazılı ve görsel basında ülkemizi ve Türk milletini büyük töhmet altında bırakan asılsız bir iftira ile ilgili haberlere rastlarız. Belki de tarih boyunca hiç ilişkimiz olmayan, coğrafi olarak çok uzak ülkelerin parlamentolarında bile bu günle ilgili kararların oylandığını, kabul veya reddedildiğini duyarız duymasına da ne kadarımız bu konuyla ilgili bilgiye sahiptir bunu pek de konuşmayız.
Yalnızca Osmanlı Devletimizde değil daha önceki devletlerimizin de sahip olduğu topraklarda yaşayan milletlerden olan Ermeniler, 19’uncu asrın sonlarına kadar ‘Millet-i Sadıka’ ismiyle anılacak kadar bize yakın olmuşlardır. Osmanlı Devletimizin gücünün azalması, İngiliz, Fransız ve Rus Devletlerinin de etkileriyle Ermeniler arasında toprak isteğiyle ayaklananlar, isyan çıkaranlar olmuştur. Bu isyanlar bastırılsa da Birinci Cihan Harbi’nin başlamasıyla durum başka bir mahiyet kazanmıştır. Osmanlı’nın seferberlik ilanından sonra özellikle Gregoryan mezhebine mensup Ermenilerden asker olmamak için kaçan, çeteler oluşturan, Rus Ordusundaki Ermeni birliklerine katılanlar azımsanmayacak kadar çoktur. Rusların Doğu Anadolu’ya taarruzuna karşı koyan Türk Ordusu savaşırken cephe gerisindeki Ermeni çeteleri isyanlar çıkarmaya, masum insanları katletmeye başladıklarında öncelikle yerel tedbirler alan devlet yöneticileri durumun vahametinden ötürü yeni kararlar almak zorunda kalmışlardır. Dâhiliye Nezareti, Taşnak, Hınçak, Ramgavar gibi Ermenileri silahlandıran ve isyanlara sevk eden komiteleri kapatmak ve elebaşılarının tutuklanması için 14 vilayet ile 10 mutasarrıflığa 24 Nisan 1915 tarihinde bir genelge yollamıştır. Bu genelgede; komitelerin kapatılması yanında belgelerine el konulması, liderleri ile zararlı faaliyetleri bilinen Ermenilerin tutuklanmaları talimatı verilmiştir. Bu kararla; Ermeni komitacılarının örgütlenmelerini sağlayan, özellikle yabancı devletlerle bağlantılarını yürüten yönetici kadronun etkisiz hâle getirilmesi Ermeni Diasporasını çok etkilemiş olmalı ki bu tarihi “soykırım günü(!)” olarak ilan etmişlerdir. Resmi kayıtlara göre toplam olarak 556 komitacının tutuklandığı tespit edilmiştir. Bu arada şu da çok önemlidir ki Ermenilerin bir kısmı Osmanlı Devletine karşı ayaklanmalar çıkarırken hiçte azımsanmayacak bir sayıda Ermeni de devlet yönetiminde görevlerine devam etmişlerdir. Bunu göz ardı etmemek gerekir.    
Bu karar alınsa da Ruslarla savaşan Türk Ordusunun gerisindeki Ermeni çetecilerin zulümleri, katliamları azalmadığından, sadece güvenlik sebebiyle; 27 Mayıs 1915 tarihinde “Tehcir” olarak nitelendirilen “Sevk ve İskân Kanunu” çıkarılmıştır. Tarihçi Justin McCarthy, ‘Osmanlı’ya Veda, İmparatorluk Çökerken Osmanlı Halkları’ kitabında bu süreci şöyle ifade etmektedir: “I.Dünya Savaşı öncesi hükümetin askere alma işlemleri dolayısıyla başlayan ilk Ermeni ayaklanmaları, asker kaçaklarının Ermeni asilere katılma kararı almasıyla daha da şiddetlenecektir. Van’ın işgali ve özellikle savaş sırasında Ermeni çetecilerinin askeri açıdan stratejik noktalarda tehditler oluşturması, karakolların basılması, mahalli devlet memurlarının öldürülmesi gibi olaylar ve özellikle de Rus birliklerinin öncü hücum birlikleri olarak görev yapmaları, cephe gerisinde tacizler de bulunmaları, iletişim hatlarını kesmeleri tehciri hazırlayan şartlar olmuştur.”       
Bu kanun çerçevesinde özellikle bazı bölgelerdeki Ermeni nüfusun bir kısmı gerekli tedbirler alınarak, ülkenin güneyine sevk edilmiştir. 18 Nisan 1918 tarihinde Osmanlı Hükümeti yeni bir karar daha alarak sevk edilen Ermenilerin geri dönüşüne izin vermiş ve bütçeden bunun için de önemli bir miktarda para ayırmıştır.  
Bu yazımı daha fazla uzatmadan şunu belirtmemin önemli olduğunu düşünüyorum: Ermeni Diasporasının asılsız iddia ve iftirasını kabul ettirmeye çalışması üç nokta açısından önemlidir. Öncelikle ‘tanınma’sından sonra ‘tazminat’ ve arkasından da ‘toprak’ isteğini amaçladıkları çok açık ve aşikârdır. Ülkemizi yönetenlerin ve milletimizin bugüne kadar bu oyuna düşmediğini ve bugünden sonra da düşmemesi gerektiğini düşünüyorum.
 
   
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum