Reklam
Reklam
Reklam
Kürşad TUNCALI

Kürşad TUNCALI

[email protected]

KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ ...

18 Temmuz 2022 - 20:22

Sevgi duyduğunuz bir insandan sevgi beklemek bencillikten, iki yüzlülük ve riyadan başka şey değildir.
          Bencilliği ne anlamda kullandığımız da ayrıştırılmalı. Bencillik de diğer tüm özellikler gibi duruma göre uygun ya da uygunsuz sergilenebilir. Bizler ne yapıyorsak kendimiz için yapıyoruzdur. Bu açıdan bencillikten ziyade bu durumun uygunluğunun anlaşılması daha anlamlı olabilir. Sevgi beklemek son derece anlaşılır bir davranıştır. Sevme ve sevilme ihtiyacı, hepimizin sahip olduğu evrensel ihtiyaçlardır. Bu açıdan böyle bir beklentide olmak çok insani olarak değerlendirilebilir.
          Bununla birlikte birkaç ekleme yapmak isterim:
          Sevgi duyulan insanın size sevgi verecek bir insan olup olmadığını da, onunla olan etkileşiminizden anlayabilmek önemli. Aksi durumda, hiç sevgi gelmeyecek birinden de sevgi bekliyor olunabilir. Bu da, farkında olunup, sorumluluğu alındıktan sonra yine bir bireyin seçtiği tercih olarak yaşayabileceği bir şey. Bununla birlikte, hiç sevgi gelmeyecek bir kişiden sevgi bekleyip, bunu alamadığı için, kişinin karşıdaki kişiyi suçlaması pek uygun sayılmayabilir. Sevgi bir ihtiyaçtır ancak sevgiyi verecek kişi ihtiyaç olarak nitelendirilmez.
           Ve yine başa dönecek ve başlangıçta kurduğum cümleyi destekleyecek olursam eğer insan karşılığını alamayacağı eylemleri gerçekleştirmeyi sürekli bir fiil seyrinde sürdürmez. Gerçekleştirdiği her eylem, her fiil ve her failde kendine dönük bir iç beklenti halindedir. Ben birini seviyorsam o insandan bir sevgi beklentim vardır. Güler yüzlü, nazik ve düşünceli İsem o kişi ya da kişilerden tam da bu fiiilere denk bir beklenti içindeyim demektir.
           Tabi ki sevilmek, sevilmemektense tercih edilesi fakat merak ediyorum neden herkes sevmekten çok sevilmeyi ister ve bekler, yalnızca kendini sevenleri sever? Beklenti içeren her şey bencilliğe girmiyor mu?
          Gerçek sevgide en ufak bir beklenti yoktur, içinde karşılık beklentisi olan bir sevgi tam anlamıyla saf değildir. Bu görüş antik çağ filozoflarının öğretilerinde de bulunmaktadır. Saf bir şekilde, hiçbir karşılık beklentisi olmadan sevmek ideal olandır, ama insan dediğimiz varlık kusursuz olmadığı için pratikte bu mümkün olmamaktadır, ancak doğru bilgiyle ve çabayla ideal olana yaklaşabiliriz.
          Ayrıca modern psikolojide sevilme ihtiyacı, gerçek bir insani ihtiyaç olarak değil bilişsel çarpıtmalardan biri olarak kabul edilmektedir. Kendini tamamlamış, özgüveni yüksek bir insanın sevilme ve onaylanma ihtiyacı ya hiç yoktur ya da çok azdır. Dolayısıyla aslında varılması gereken nokta bellidir, o noktaya giden yollar ise çeşitlidir.
           Yol ne kadar çeşitli ise de yolculuğunu kendi içinde tamamlamamış, tamamlanmamış bir insan ne kadar uzağa gidebilir, ne kadar yol alabilir ki? Önce kendini sevmek, küs olduğun yanlarında barışmak, kendini anlamak ve kendiyle barışmalı insan. Sonra durak durak ilerleyip, yol arkadaşlarını almalı. Köprüden önce son çıkışa girmeden...

YORUMLAR

  • 0 Yorum