Merhabalar efendim, hayırlı, uğurlu günler, bol çalışmalı, bol üretimli, bol taşlamalı beklentiler…
Hani o “hiç ölmeyecekmiş gibi” çalıştığımız, hiç durmadan koşturup, “saçımızı süpürge ettiğimiz”, tırnaklarımla geldim ben, “bu saçlarımı değirmende mi ağarttım” diye böbürlendiğimiz, gururlandığımız işimiz, mevkiimiz, evimiz, malımız, mülkümüz ve dahi hayattaki tüm dünyevi kazançlarımız, hatta ailemiz, eşimiz, çoluk çocuğumuz…
Nedir bunlar a dostlar..?
İyi anlayalım…Hepsi birer emanet, hepsi geçici değil mi yani..?
Huzuru mahşerde, ana-baba evladından kaçacak, evlat onlardan!
O mal, mülk dile gelecek, doğru yolda harcamadıysak..!
Elimiz, ayağımız, kulağımız konuşacak dilimiz bağlanıp, kenetlenip..! Gittiğimiz yol, hak yolu değilse, doğru yollar değilse…
Hani o saçımızı süpürge ettiğimiz evimiz, ocağımız, aile efradımız?
Demem o ki dostlar; biz insan olarak, yaratılan olarak, Rabbimizi unutur, O’ndan uzaklaşırsak, O’ndan uzaklaştıracak dünyevi ve şeytani her ne varsa kendimizi tamamen onlara kaptırıp, Allah yolundan, hak yolundan, Kur’an yolundan ayrılırsak..! Halimiz nice olur..? Kime el açar, kimden medet buluruz yüce Allahtan başka..? Gidecek kapımız mı var başka..? Af ve mağfiret isteyeceğimiz, merhameti azabından büyük yüce Allahtan başka…
Gördük ve acı bir şekilde yaşadık hep birlikte. Kaybettiklerimizin acıları daha çok taze malumunuz. Kendimizi hazır tutmadığımız, hazırlamadığımız, hazırlayamadığımız çok basit ve bir o kadar da BÜYÜK bir olay bu biliyoruz, aman ya corona virüs diye basitçe deyip geçmeden…
Etkileri yıllarca, belki yüzyıllarca sürecek bir süreç bu. İnşallah iyi düşünerek, iyiyi düşünerek, iyiyi çağıralım tabi… Çarçabuk atlatalım inşallah, dünyamıza ve insanlara yapmış olduğu bu illetin de zararlı ve olumsuz etkilerini…
Geçen haftaki yazılarımdan da hatırlarsınız sanırım, bu hayatta ve son zamanlarda yaşanan pandemi sürecinde nelerin daha önemli olduğunu, daha iyi anlamış olmalıyız artık. Ki, bu doğrultuda önemini anladığımız her türlü iş ve uygulamaları da bir an önce ve daha fazla vakit kaybetmenin de ötesinde, daha çok canımız yanmadan, daha fazla can kaybı yaşamadan hayata geçiririz, uygulamaya ve uygulatmaya başlarız ülke olarak, millet olarak, dünya olarak, insanlık olarak.
Yoksa…
Bu, tamamen bitmeyen sonsuz ihtiyaçlarımızın, insanı ve benliğini kemiren hatta sömüren esiri olduğumuz dünyanın ve tüketim dünyasının kimseye kalmayacağını bilsekte, anlamamaya devam edeceğiz. Bir gün kalmadığında da anlayacağız hanyayı Konya’yı…
AVM’lerin açık olmasını, “unuttuğumuz” sokağa çıkma yasaklarının olmadığını “fırsat bilerek” hücum edip, yapılan tüm tedbirleri boşa çıkartmayalım Allah aşkına…Ne idik ne olduk, diye düşünüp, iki kere düşünüp, olmadı bir daha düşünüp, hatta takkayı önümüze alıp, bir daha düşünüp TEDBİRSİZLİKLERE meydan vermeyelim!!!
Ey İnsanlık!
Artık ve daha fazla vakit geçmeden, daha fazla can yanmadan gel doğru yollara, hak yola, Allah yoluna…
Yaratan Rabbimizin adıyla okuyup; okuduklarımızla da amel etmeye, dünyayı; insan ve tüm canlılar için daha yaşanır ve daha müreffeh bir duruma yükseltmeye…Aynı zamanda yalnız dünyamızı değil, ahiretimizi de kazanmaya…
Temizlik imandandır hadisinde buyurulduğu gibi maddi ve manevi iki katlı temizliktir imandan sayılan. Gelin hem dünyamızı ve hem de manevi hayatımızı temiz tutalım. Her türlü hastalık elbette ki “pislikle” başlıyor, bulaşıyor...!
Tedbir bizden, takdir Allahtan… Kimseye kalmayacak dünyayı, yaşarken “imar” edelim ki kendimizle birlikte, ahirimiz de imar olsun inşallah…
Akşehir Beyefendisi der ki: “Ya dediklerimizi yapalım, ya yapacaklarımızı diyelim..!”
Demem o ki,
Dünyanın Ortası Akşehir’den, Gülmecenin Başkentinden, Nasreddin Hoca Diyarından,
Hürmetlerimle…
Ya tutarsa…
YORUMLAR