medyum
Reklam
Reklam
Reklam
SEVİL KÖSE

SEVİL KÖSE

ZEYTİN KELİMELER
[email protected]

Yurttan Sesler Korosu

25 Temmuz 2022 - 00:01

Bu yıl kümes doğum salonu gibi. İlk önce kara kız kuluçkaya yattı, sonra çilli kız, daha sonra sarı kız. Elbet çoğalacaklar da sıkıntı şöyle çıkıyor. Üç tavuğun üçü de birden gurk olup civcivleri çıkınca, kümeste kıyamet kopuyor. Aynı kümeste yaşayıp dururken,   civcivleri olunca bir evde geçinemeyen üç elti gibi birbirlerini kırıp geçiriyorlar.
 Bu durumda benim yapacağım, en kaliteli anneyi bulup, tüm civcivleri onun kanatları altına toplamak oluyor. Diğer anneleri çocuklarını yatılı okula göndermiş gibi ya da kreşe göndermiş gibi diğer odaya alıyorum. Bazen bunu yapmak zorunda olduğum için vicdanım da sızlamıyor değil fakat, birlikte yaşarlarsa birbirlerinin civcivlerini de  öldürecekler. Nasıl olsa nihayetinde altı ay kadar sonra hepsi bir arada yaşamaya mecbur kalacaklar.
Yirmi bir gün de çıkan civcivlerin hepsi aynı gün çıkmıyor. Telaşa düşmeden iki gün bekliyorum, zira bir gün önce çıkan civcivler çıkarken kendi sarı sıvısını yediği için yirmi dört saat aç kalabiliyorlar. Cıvıl cıvıl sarı, siyah, karışık renklerde annesinin kanatlarının altında büyümeye başlıyorlar.
Çilli kız yumurtlayınca  kümesi bir gürültü kaplıyor. Sanırsınız ki  kümesteki bütün hayvanlar birleşti onu dövüyor. Yani bu tavuklar neden yumurtlayınca bağırma gereği duyarlar onu bilmiyorum.  Ben yaptım, ben yaptım, eeeeeee zaten yumurtlamak senin görevin, sen bir tavuksun, abartma istersen. Hayır yani biri bağırmaya başladığında diğerleride başlıyor, alın size yurttan sesler,Türk halk müziği çok sesli korosu. Ü ürü üüüüü, gıdak gıdak gıdak,cik cik cik, god god god.
Horozlara ne demeli ya bilmem ki. Nihayetinde civcivlerden horoz da olan var tavukda olan var. Haliyle tavuklarda çoğalıyor, horozlarda çoğalıyor. Başlıyor bir kavga kümeste. Gücü yeten yetene. Bizim kümes meclisteki vekillerin kavgasına dönüyor. ‘’Horozu çok olan köyün,sabahı geç olurmuş’’ biri diyor sabah o ötsün, diğeri diyor bana ne ben ötmem bu ötsün. O ötsün, bu ötsün sabah oluyor horozlardan gık yok. Biri diğerlerine illede üstünlük yapacak. Tamam yapsın da benim ona yapacaklarımdan haberi yok. Kim güçyetenlik yaparsa kelle gider, benden söylemesi.
Her şeyimiz hormonlu, bari yumurtamız organik olsun diyoruz. Hazır satılan tavuklarda da yumurtalarda da ne tat var ne koku. Basıyorlar yumurta yemini, basıyorlar et yemini şişiriyorlar tavuğu. Tavuk besleyen bile tavuk yemiyor, neymiş efendim kokuyormuş. Kokacak elbet. Derisini yeme, gerisini yeme al sana bir dünya hastalık vücutta.
Bir dafasında bizim Rambo, yani köpeğimiz kapısı açık kalan kümesten çıkan civcivleri pati atarak oyun oynadığını sanmış. Bir bağlık koptu koştum  buladalara pati attığı için derileri sallanıyor.  Önce Ramboyu yerine bağladım, sonra tam tavuk olmamış buladaların sallanan derilerini kolanya döküp düzelterek kestim, naylon iplikle diktim. Sekiz tane bulada böylelikle yeniden yaşama tutunmuş oldu. Bazen arkadaşlardan soruyorlar, elinle beslediğin civcivleri büyüyünce kesip nasıl yiyorsun. Bu da başka bir saçmalık. Yani tavuk bu yüz yaşına kadar yaşayacak değil ki. Elbet kesilip insan kursağına gidecekler.
Yaşamın döngüsü bu.
Beş altı yıl önce de gelincik tırmalayarak kırdığı kümes camından içeri girip, on beş  tavuğumun sadece boğazından kanını emip kaçmış gitmişti. Ne çok üzülmüştüm. Dedem de demişti ki bu da onların döngüsü. Gelincik tavuk, yılan yer, yılan fareyi. Kışın uykusundaki yılanı fare denk getirirse hiç affetmez, fare de yılanı yer.
Kimse kusura bakmasın, kendi yetiştirdiğimiz tavukları kesip yiyoruz diye. Salyangozu yüzüne süren, karıncanın yağını çıkarıp medet uman, tilkiyi avlayıp derisini sırtına kürk diye giyen, filin canlı canlı dişlerini söküp tarak, süs yapan, timsahı öldürüp ayakkabı çanta yapan insanların içinde benim yaşını doldurmuş, yumurtlamayan kendi yetiştirdiğim tavuğu kesip yemem kimseyi ilgilendirmez.  İnsan vücudu için protein gerekli.
Tavuk sever tilkileri de unutmayalım. Kümesin yolunu en iyi onlar bilir. Şakayla sormuşlar tilkiye “Gel seni kümese müdür yapalım, kaç para istersin?” Tilki  de demiş ki, “Para mühüm değil, ben dava adamıyım…” Geçen kış kar tipi demeden bahçeye kadar gelip, saklandığı yerden bana bakıp gidiyormuş gibi yapıp geri dönen tilkinin de ömrü uzun olsun.
Tilki de sonuçta karnını doyuracak elbet. Onun da kendini korumaya ihtiyacı var. Tavuklar nasıl civcivlerini koruyorsa, tilkilerde kendi yavrularını korumaya almak için şöyle tembihlermiş. “Yavrularım, her evin kümesine girebilirsiniz ama sakın köyün hocasının kümesine girmeyin. Gider cemaata bir fetva verir ‘’tilki eti yemek caizdir ‘’ diye alimallah neslimiz tükenir.” Kümesten başlayıp,tilkiye kadar uzanan hikayemiz bu kadarla bitsin, belki sonra yine kaldığımız yerden devam ederiz.

YORUMLAR

  • 0 Yorum