medyum
Reklam
Reklam
Reklam
SEVİL KÖSE

SEVİL KÖSE

ZEYTİN KELİMELER
[email protected]

Dil Söylemez Yüreğin Harbini

04 Temmuz 2022 - 00:01

Kuş Dili, Duman Dili, İşaret Dili, Göz  Dili, Islık Dili. Sanmayın ki sadece insanlar dilleriyle konuşur anlaşır. Anlaşmanın, konuşmanın, hatta yazmanın bile bin bir çeşidi var. Yüreğin dilini konuşmadan anlamak gerek. Elinizi kalbinize götürerek işaret ettiğiniz yer. Kuş gibi ötüşerek, turna gibi kanat vurarak anlattığınız dil. Yaktığınız ateşin dumanında boğulmak mesela. Baktığınız bir gözde uçurumun kıyısına gelmek gibi. Bu terimler edebiyat dilinde kullandığımız mecaz ve teşbih dili. Konu insan olunca her dil de anlaşmalı, anlaşılmalıdır.

Kuş Dili, Konuştuğunuz her neyse eğer diğer insanlar tarafından anlaşılmasını istemiyorsanız, sadece Kuş Dilini bilenler anlasın diye, konuştuğunuz kelimelerin sonlarına ‘’ge’’ekini koyarak ve ardı ardına ulayarak, hızla söylediğiniz kelimelerden oluşur. Örneğin’’ Ben şiir seven biriyim’’ diyeceksiniz. Bunu şöyle yazıyorsunuz’’ Begen şigiriği çogok segevigiyogorugum’’ Bu cümleleri ardı sıra hızlı hızlı söyleyince sadece kuş dili bilenler anlıyor. Edebiyat dilinde kuş dilinin tanımı bazen, güzel öten kuş, ya da karşılıklı ötüşen kuş anlamında kullanılır.

Duman Dili. Bu dili en çok Kızılderililer kullanıyormuş. Saldırı anlarında, hastalık zamanlarında, diğer kabilelere davet gibi zamanlarda. Dumanın yoğunluğu, azlığı, hatta dumanın üzerine dağıtmak için salladıkları bir yelpaze ile diğer kabilelere ulaşabiliyorlarmış.

Duman Dili demişken, bir hikaye var onu yazmadan geçmeyelim. Adamın biri bir gemi yolculuğuna çıkar. Gemi batar, batan gemiden bir tek kendisi kurtulur. Gözünü açtığında bir adada bulur kendini. Ottur, çöptür, meyvedir, balıktır hayatının devamı için yemeye başlar. Hava  soğumaya başlayınca kendine bir barınak yapar. Geceleri soğuk olduğunda taşı taşa sürterek ateş yakar. Yiyecek aramaya çıktığı bir gün, zor zahmet yaptığı barınağın yandığını görür, koşarak yaptığı barınağa gelir. Bu adada başıma gelebilecek en kötü şey geldi, nereden çıktı şimdi bu yangın diye söylenerek yangını söndürmeye çalışırken, uzaktan geminin düdük çalarak adaya geldiğini görür. Kurtuluyorum, kurtuluyorum diye bağırmaya başlar. Gemi tayfalarından biri kayıkla gelir adamın yanına ve şöyle söyler. “Uzaktan yaktığınız ateşin dumanı gördük,sizi kurtarmaya geldik. “Duman deyip geçmemek lazım, her türlü tehlike anında kullanılabilir.Siz olaya aksilik diye bakarken,kurtuşunuz olabilir.

İşaret Dili. Konuşamayanların ve duymayanların kullandığı dil. El, kol ve beden diliyle hareketlerin kullanılmasıyla oluşuyor. Özellikle iletişim için aynı hareketlerin, konuşamayan ve duymayan insanların, ailenin bu dili öğrenmesi sağlıklı ilişkiler için şart. İşaret dilinde sevgi sözcüğünü işaret ile gösterirlerken, ellerini kalplerine götürmeleri ne çok duygulandırır ne çok sevindirir beni. Her dile sevginin yolu kalbe uğrar işte.

Göz Dili.  Yok böyle bir dil dediğinizi duyar gibiyim. Olur mu hiç. 
En geveze dil gözlerdir. Dili susturabilirsiniz mesela ama gözleri asla. Ağlıyorsa bilirsiniz, gülüyorsa bilirsiniz, sevinirse bilirsiniz, üzülürse bilirsiniz, kızıyorsa bilirsiniz.
 ‘’Gözler kalbin aynasıdır ‘’ diye de boşuna dememişler. Bana göre gözler, dilden daha çok konuşur. ‘’Kalbin gözleri,vücudun gözlerinden daha iyi görür’’ diyor Reşat Nuri Güntekin. Gözlerden anlayana da yürekten alt yazı geçmeye luzum yoktur. Susan bir göz, en geveze dilden bile daha çok konuşur. Kuyu gibi gözler vardır,mesela ,bakracı sarkıttığınızda  kuyuya bakracın içi şiir dolar su gibi.

Islık Dili . Bu dil uzaktaki insana seslenme dilidir. Özellikle dağlık bölgede yaşayan Karadeniz li ler arasında kullanılır.  Dağ başında bir çobanda koyunlarına, köpeğine ıslıkla seslenir. Islık dilinin tonlama ayarları vardır. Acil çağrı gibi, geliyorum, gidiyorum ya da gel buraya gibi.  Özellikle Doğu Karadeniz de yaşayan insanlarımızın kullandığı ıslık dili Unesco tarafından korunma altına alınmış. Çay toplayan insanların uzakta olana seslenişinin dili . Çuval getir, yemek yiyoruz, suyumuz bitti, misafirliğe geliyorum gibi. Güzelim insanlarım benim, her şekilde anlaşmanın, kaynaşmanın bir yolunu bulmuşlar. İyi ki de bulmuşlar.  Beş yüz yıldır ıslıkla konuşan, anlaşan insanlarımızı ayakta alkışlıyorum.

Dervişin biri mürutlerinden birini yanına çağırır. Git şu kestiğimiz kurbanın en pis yerini getir. Mürut gider kesilen kurbanın dilini getirir. Derviş bu sefer de,kestiğimiz kurbanın en temiz yerini getir der. Mürut gider yine dilini getirir. Etrafındaki insanlar hayretle bakarlar ve sorarlar. “Birinde pis dediniz,diğerinde temiz ama her ikisinde de mürut size kurbanın dilini getirdi,bu nasıl olur.“ Derviş “Doğru yaptı mürut ,zira insanında,hayvanında en pis yeride,en temiz yeride dilidir. İyi niyetle kullanılmadığında kesinlikle maraz doğar.”

Dünya da kullanılan, kullanılmayan, unutulmaya yüz tutmuş  7000 dil varmış. Hangi dilde olursa olsun, ana diliniz hep sevgiyle olsun. İnsanlar konuşa konuşa anlaşır. İster işaret dili ister kuş dili, ister duman dili, ister göz dili olsun yeter ki içten, samimiyetli bir dil olsun. Samimiyet öyle bir dildir ki;kör de görür, sağır da duyar..." diyor Cemil Meriç

‘’Dil söylemez,yüreğin harbini’’ siz söyleyin hadi, kuş dilini, duman dilini, göz dilini, işaret dilini…
Kuş dilinde şiirler yazın,duman dilinde ateşler yakın, kara kara bakan gözün üstüne dökülmüş saça çiçekler takın, işaret dilinde elinizi kalbinize götürüp asın.

YORUMLAR

  • 0 Yorum