medyum
Reklam
Reklam
Reklam
DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

[email protected]

KUDÜS VE MESCİD-İ AKSA

16 Ekim 2023 - 00:01

 Asıl adı Aramice Beth makdeşa, İbranice Beth ha-Mikdaş ve Arapça Beytülmakdis olup 'mukaddes 'ev' demektir.İlk kuruluşundan beri taşıdığı bu ad sonradan şehrin tamamını kapsamına almıştır. Şehir için Müslümanların benimsediği Kudüs adı da aynı kökten gelmekte ve aslında şehri değil mabedi ifade etmektedir. Mabedin on yedi kadar adı olduğu söylenir.İslam alimleri, Kur’an-ı Kerim'de el-Mescidü'l-Aksa adıyla anılan ve çevresinin mübarek kılındığı belirtilen yerin (İsra suresi 1) Beytülmakdis olduğu konusunda ittifak halindedir (Nevevi,III,327). Kudüs' ün anlamı kutsal tapınak anlamındadır. Arapça,aksa,'uzak' anlamındadır ve Mescid-i Aksa'nın Mekke'ye uzaklığından dolayı bu ad verilmiştir(Taberi,Camiu'l,beyan,15,5

    Bir Hadis-i Şerife göre burası, Mescid-i Haram’dan sonra içinde insanların Allah’a ibadet etmeleri amacıyla yapılan en eski ikinci mabeddir.(Buhari,'Enbiya',10,40) Bugün Kabe’ye çevresiyle birlikte Mescid-i Haram denildiği gibi Mescid-i Aksa'ya da çevresiyle birlikte Harem-i Şerif denilmekte ve bununla eski Kudüs'teki kuzeyi 321, güneyi 283, doğusu 474 ve batısı 490 m. uzunlukta olan ve yer yer 30-40 m. yüksekliğe ulaşan surlarla çevrili bulunan, içinde Kubbetü's-Sahra'nın de yer aldığı kutsal mekan kastedilmektedir. Mescid-i Aksa'nın yerinin tespiti ve planlanması Hz. Davud ile başlar. Çeşitli tamirlerden sonra tekrardan Hz. İsa'nın doğumundan yirmi yıl kadar önce başka bir tamir başlamış ve onun zamanında da sürmüştür. Günümüzde Yahudilerin ilk Süleyman Mabedi’nin bir bölümü olduğu düşüncesiyle önünde dua ettikleri ağlama duvarı bu mabedin çevre duvarının batıya düşen kısmının kalıntısıdır. Kur’an’da geçen, Hz. Zekeriya'nın ve Meryem'in ibadete çekildikleri odalar da (Al-i İmran suresi 37,39) (Meryem suresi 19/11) bu binada olmalıdır. Ahd-i Cedid de verilen bilgilerden Hz. İsa'nın yaşadığı dönemde Yahudilerin mabede gereken saygıyı göstermedikleri anlaşılmaktadır. Hz.İsa Kudüs'e geldiğinde mabedin pazar yerine çevrilmiş olduğunu görmüş ve bunu engellemeye çalışarak insanlara, Ahdi Atik’te mabedin yapılış amacının bütün milletler için dua evi olduğuna (İşaya,56/7) ve geçmişte 'haydut ini' ne çevrildiğine dair (Yeremya, 7/11) yer alan cümleleri hatırlatmıştır. (Markos,11/15-17).Yine Ahd-i Cedid de mevcut bilgilerden Hz. İsa'nın orada İncil’i öğretmeye çalıştığı, fakat Yahudi kahin, yazıcı ve ihtiyarlarının buna karşı çıktıkları anlaşılmaktadır (Luka,20/1-2). Milattan sonra 70 yılında Hz. Peygamberimizin  Mirac yolculuğuna çıkmadan önce Müslümanların kıblesi olan Mescid-i Aksa'ya getirildiği İsra suresinin ilk ayetinde açıkça belirtilmektedir. Hicretin ardından buranın kıble oluşu on altı - on yedi ay kadar sürmüş,daha sonra;Bakara suresi 144. ayetiyle kıble olarak Kabe’ye(mescidi Harama) yönelmişlerdir. Bu durum İslam’da Mescid-i Aksa'ya verilen değeri göstermekte ve Kudüs’ün ele geçirilmesinden yıllar önce Resul'i Ekrem’in söylediği, ibadet ve ziyaret maksadıyla gidilmesi gereken üç mescidden birinin Mescid-i Aksa, Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi olduğunu bildirmektedir.(Buhari, 'Fażlü's-salat fi mescidi Mekke ve'l -Medine',1,6) Ağustos 1969 tarihinde fanatik bir yahudi tarafından çıkarılan yangında kısmen tahribat gören mescidde Nureddin Mahmud Zengi'nin yaptırdığı nefis ahşap minber de yanmıştır. Yangından kurtarılmış olan minberin birkaç tahtası İslam Müzesi'nde teşhir edilmektedir. Yapı sonraki yıllarda aslına uygun biçimde imar edilmişse de Yahudilerin Filistinli Müslümanlara ve Mescidi aksaya yaptıkları baskılar, kışkırtmalar çatışmalar sebebiyle zaman zaman yine saldırı ve tahriplere maruz kalmaktadır. Mescid-i Aksa diğer mescidlerde olduğu gibi medrese hizmeti de vermiştir. Kütüphanesi Selahaddin'i Eyyubi'nin Kudüs'ü tekrar fethinin ardından daha da zenginleştirilmiştir.

      Üç semavi dinin kutsalı olan Kudüs ve içindeki Mescid-i Aksa'da  bir türlü  huzurun gelmediği ve sürekli kan ve gözyaşının döküldüğü yer oldu.Mescid-i Aksa mahsun ve hüzünlü.Müslümanların sahip çıkmasını beklemektedir. Mazlum Filistin halkı güya insan hakları çağı dedikleri zamanda ne haklarını bıraktılar, ne can, ne mal ve ne de  topraklarını.Müslümanların hükmü altında iken huzur ve sükunet şehri olan Kudüs. Ne zaman gayri islami yönetimlerin elinde olduğu zaman sürekli bu zulümler ve yıldırma politikaları devam etmiştir. Müslümanlar  olarak ilk defa Hz Ömer tarafından fethedildikten sonra bir kaç kez işgal edilmiş, Sonrasında Selahaddin Eyyubi yeniden fethetmiş ve huzuru geri getirmiştir. Bir kaç kez Haçlı seferleri yapılsa da özellikle Müslüman Türk devletleri tarafından püskürtülmüştür.Osmanlı Devleti 400 yıla yakın bir zamanda bir manga asker ile huzur içerisinde yönetmiştir. İngilizlerin oyunlarıyla, yerel halktan da bazı kesimlerin bu oyuna gelmesiyle, Filistin'de Yahudi devletini kurmak için 1.Dünya savaşını bilinçli bir şekilde çıkartmışlar ve bu amaçları için 80 milyon Yahudi ve Hıristiyan ve diğer dinlerden, 30 milyon da Müslüman kanı döküp yok etmişlerdir. Savaş sonucunda Türkler oradan çekilmek zorunda bırakılmıştır.O günden sonra hiç gözyaşı ve kan durmadığı görülmektedir. Bu da gösteriyor ki;(Yahudiler ne zaman zor durumda kalsa, Hazar Türklerinden tutun Osmanlı'nın 1492 de ispanya'dan, 1497 de Portekiz'den kaçan yüzbinlerce Yahudi ll. Beyazıt döneminde Osmanlı topraklarına yerleştirildi. Türklerin bu iyiliklerine rağmen Osmanlı Devletini yıkanların başını Yahudiler çekmiştir.) Filistin’de  İngilizler manda yönetimini  kurdular. Filistin halkına öyle vergiler koydular ki, ellerindeki gayri menkulleri vergilerin çok çok altında olduğu için ödeyemediler ve halkın mallarına zorla haciz koyarak Yahudi devletinin kurulmasına altyapı oluşturdular. Şunu da hatırlamakta fayda görüyorum; Almanya’dan  Hitler’in   ( O da Yahudi) zulmünden(Yahudiler Filistin’e gitsinler zulmü) kurtulan Yahudiler Filistinlilere sığınmışlardır. sonuç itibariyle 1949'da İsrail devletini kurmuşlardır. Dünyadaki 57 Müslüman ülkesinden; ilk kıblemiz olan Mescid-Aksa’yı  en güçlü sesle savunan yine tek Müslüman ülke Türk devleti ve Türk milletidir. Diğerlerinden cılız kınama haricinde sesleri çıkmamaktadır. Allah kuranda özellikle Bakara suresinde Yahudilere güvenilmemesini, hain olduklarını ve kibir abidesi olduklarını müteakip ayetlerde sık sık uyarmaktadır. Yahudiler kendilerini efendi, diğer tüm yaratılmışları köleleri olarak gördükleri bir zihin dünyasına sahiptirler. Mezopotamya ve Ortadoğu’yu da içine alan Arzı Mev'ud (vadedilmiş topraklar) ülkelerini kurma peşindedirler. Buna rağmen, İslam devletleri yöneticileri ve halkı Hıristiyan olan ülke yöneticileri oyunlarına gelmekte ve bir köle gibi hizmetlerine devam etmektedirler. Bu da düşündürücüdür. Bir gün bu zulüm ve zalimliğin  kendilerine de döneceğini tahmin ediyorum biliyorlardır.

    Atalarımız ne güzel demiş. "Ayıdan post düşmandan dost olmaz." diye. Savaşların olmayacağı, İnsanlık adına tüm dünya da barışın tesis edilmesi dileğiyle.
 

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Mehmet Mete
    6 ay önce
    Allah (cc) siyonist İsraillilerin kahreylesin.Müslümanlara yardım eylesin. Kaleminize sağlık hocam.