Reklam
Reklam
Reklam
DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

[email protected]

NASİP DEĞİLSE NE GELİR ELDEN !

01 Mayıs 2023 - 00:01

   Nasip:Allah'ın yarattığı  tüm mahlukatın önceden belirlediği ilahi iradenin,canlı varlıklara ve eşrefi mahlukat olan insanlara çizmiş olduğu hayat serüveninde elde ettiği kazanımlar, mutluluk paylarıdır.Dini terim olarak da kısmet, Alın yazısı ve kader  gibi eş anlamlı kelimeler de kullanılmaktadır.İnsanoğlu nasibinden  fazlasını  asla elde edemez.Kur'an'da Allah (c.c)buyurur ki:"Hiçbir şey hakkın da,'Ben,bunu yarın muhakkak yaparım' deme."-Ancak,'Allah Dilerse olur' de.Ve unuttuğun zaman Allah'ı zikret  ve de ki; 'Umulur ki Rabbim, beni bundan  daha yakın bir zamanda dosdoğru bir başarıya ulaştırır."(23- 24 ayetler) Dolayısı ile yapılacak işlerimiz ve yaşantımızda' Allah nasip ederse,hayırlıysa olsun,Allah izin verirse,inşallah demeli ve Allah'a tevekkül edilmelidir.Unutmayalım ki, yapılan iyilikler,Allah rızası için iyi niyet ve alınan hayır dualarının nasip ile manevi bağlantısı mevcuttur ve nasip ve kısmeti hayra ve istenilen arzu ve isteklere vesile kılar.Duanın gücü ne inanmak gerekir. Nitekim Allah Resulü:"üzülme eğer Allah sana bir şey nasip ettiyse onu senden almaya kimsenin gücü yetmez.Sabret senin olan mutlaka sana gelecektir." buyurur. Helal ve senin hakkın ise mutlaka sana dönüp gelecektir. Hz.Mevlana'nın:" nasip  istenilen değil hep verilendir. Nasip değilse;senin olsa bile kayar gidermiş elinden."diye ifade eder.Hz.Şems ise şöyle söyler:" Sadece hayırla niyet edin ve yolunuza devam edin.Kader ve Nasip  niyete aşıktır.Çektiğin zahmet bir gün rahmet olur."diyerek her sabır la kazanılacağını  söylemektedir. Atalarımız ne güzel söylemiş:"Su akar çatlağını bulur."diyerek nasibinde varsa mutlaka dönüp dolaşıp sizi bulacaktır.

  Başında ifade ettiğim ata sözünü tamamlamak ve bu atasözünün hikayesi siz okuyucularıma aktarmak istiyorum şöyle ki; Semercilik sanatında çok ileri seviyelere ulaşan Orta Asya İslam yurdu Semerkanta uğrayan bir  kervancı,ünlü ustalardan birinin dükkanına uğrar,ancak usta namaza gitmiştir.Dükkanda çırak vardır.Kervancı uzak yola gideceği için acil semere ihtiyacı olduğunu söyler.Hazır semer olmadığını,sipariş üzerine yapıldığını söylese de çırak, kervancı işinin acil olduğunu tekrar eder.Dükkannın içine telaşla sağa sola bakınırken eski bir semere gözünü diker ve eski de olsa yeni parasıyla bu semeri alacağını söyler.Çırak eski semeri kervancıya satar.Usta namazdan gelince bu alış verişi öğrenir,fakat memnun olmaz. Nedeni ise usta, yıllarca kazanmış olduğu parayı bu eski semerin içine koyduğunu anlatır.Buna çok üzülen çırak günlerce şehir şehir kervancıyı arar ama bulamaz. Üzgün bir şekilde ustasının yanına geri döner. üzüntülerini iletir.Usta çırağın döndüğüne sevinir ve onu teselli etmek için;' Nasip ise gelir Hint'ten Yemen'den, Nasip değilse ne gelir elden.' der ve konuyu  kapatır. Ancak önemli bir olay olur. Altı ay sonra kervancı eski semerle birlikte dükkana çıkagelir. Çırak adamı tanır ve ustasına anlatır. Kervancı,"Oğlum, bu semeri senden satın almıştım ama aklıma takıldı. "Ustasının haberi olmadan bu çocuk bu semeri bana sattı.Ya ustası gelip darılırsa?" diye üzüldüm.Alın eski semeri,bana yenisini yapın."der. Böylece semere koyduğu ve yıllarca biriktirdiği kazancına kavuşmuş olur. Söylediği sözde gerçekleşmiş olur.

 Osmanlı Devleti padişahlarından  Sultan Mahmut, bir yoksulu  görünce onu bu sıkıntılardan kurtarmak ve sevindirmek için  çevresindekilere "Bir tepsi baklava yaptırın her dilimin altına birer tane altın koyun gariban sevinsin"demiş.Adamları denileni yapıp adama padişahımızın hediyesidir diyerek vermişler.Adam baklavayı evine götürürken gözü açık bir lokantacı;" O nedir ahbap! 'padişahımız bir tepsi baklava hediye etti" deyince,' Sen baklavayı ne yapacaksın bana sat diyor. 'Gariban tamam diyerek lokantacıya satıp gidiyor.Lokantacı baklavadan bir dilim alınca ağzına bir şeyler takılır. Bu tesadüf değil deyip hepsinin altına bakarak altınları bulur ve köşeyi dönüyor.Padişah bu garibanı çağırır ne yaptın.der.Gariban efendim baklavayı sattım deyince Padişah neyse diyor ve yanındakilerere,bu adamı altın ambarına götüründe  bir kürek verin doldurabildiği  kadarı   onun olsun."Götürürler  adamı  eline küreği verip, padişahımızın hediyesidir,küreğe doldurduğun senindir, demişler.Gariban küreği alarak heyecanla küreği ters tutup altınlara daldırıp kaldırınca bir tane dahi altın kalmamış Padişaha olayı anlatınca;" Tekrardan yav! bu adama bir şey söylemeyin de araziye götürün bir taş arttırın,taşın gittiği yere kadar araziyi ona tahsis edin demiş.Garibanı araziye götürüp bir taş atmasını söylerler. Adamcağız koskoca bir taş alıp güçlü bir şekilde atayım diye, iki eliyle kafasının üzerine kaldırdığı sırada kafasına düşüp ölmüş.Sultan Mahmut'a gelip anlattıklarında şu sözü söyler:"Vermeyince Mabud, neylesin Sultan Mahmud' demiş. Kısacası nasip olmadı mı olmuyor.
Nasibi hayırlı olanlardan olmak dileğiyle….
 

YORUMLAR

  • 3 Yorum