Müşteri her zaman haklıdır politikası, doğu medeniyeti ve batı medeniyetini birbirine bağlayan ticaretin en önemli merkezlerinden olan bu verimli topraklarda, Anadolu da her zaman önemli bir satış ilkesi olmuştur. İstenilen müşteri potansiyelini elde etmek amacıyla bu ilkeye sadık kalma düşüncesi ticaretle uğraşan her bireyin beynine ilmek ilmek işlenmiştir. Haksız durumda olan müşterilerin diğer müşterileri etkileme olasılığı bulunduğundan bu ilkenin benimsenmesi ticaretin yürütülmesi faydalı olacaktır düşüncesi yıllar yılı müşteri ile teması olan herkesin kafasına yerleştirilmiştir.
Fakat çok yanlış bir politikadır çünkü bu işteki bilir kişi bu işin eğitimini almış kişiler işletme sahibi ya da müşterinin karşısındaki insandır. Uzun zamandır yürütülen bu politika yüzünden insanlar sınırlarını aşmaya başlamıştır. Şöyle örnek vermek gerekirse kumaştan anlayan tekstil firmasına veyahut mağazasına sahip birine sen bu kumaşı bilmiyorsun, bu kumaşın özelliği şöyledir böyledir demek yanlıştır. Çünkü mağaza sahibi muhakkak bu işe yıllarını vermiş, bu işi anlayan kimsedir. Müşteriye bu konuda ben bilir kişiyim sen anlamıyorsun demekte yanlış olacaktır. Burada ki çözüm unsuru ise müşteri her zaman haklıdır prensibi yerine müşteriyi daima haklı hissettir prensibini benimsemektir. Şimdi bu prensibi açıklayalım. İlk olarak ikili ilişkilerde en önemli faktör muhakkak güler yüzdür. Sabrımızda sınansa, öfkelensek de güler yüzümüzden asla ödün vermemeliyiz. Ve tabi ki dinlemek. Sorunu iyice kavrayana kadar dinlemeli sıra bize geldiğinde konuşmalıyız. Müşterinin haksız olduğunu sert bir dille ifade etmek yerine haklı/haksız durumunu bırakıp sorunu çözüme kavuşturmalıyız. Bundan sonrası ise müşteri mutlu bizler mutlu… :)
YORUMLAR