Reklam
Reklam
Reklam
DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

[email protected]

TOPLUMSAL DAYANIŞMA: 'İMECE'

09 Ocak 2023 - 00:01

   Dini bir terim olan ülfet, kelime olarak;Tanışma, kaynaşma, görüşme ve toplumun içerisinde yaşamaya alışma anlamındadır.Sosyal hayatta insanlarla muhabbet kurma,insanlar arasında diyaloğu geliştirme,özellikle iyilik ve sehavet koridorunda yol alma olarak düşünülebilir.Asıl konumuz olan İmece kelimesi;Anadolu'nun Müslüman Türk milleti, başka hiçbir dilde karşılığı olmayan dünya kültürüne armağan ettiği yardımlaşma geleneğidir.Herkesin kendi isteğiyle eşit bir şekilde dahil olduğu elbirliğiyle meselelere çözüm arandığı, işlerin  hep beraber yapıldığı,imanın, ahlakın ve milli kültürümüzün kazandırdığı toplumsal  dayanışma  örneğidir.
Özellikle kırsal kesimde köylerde ve kasabalarda, zorda kalan, yardıma ihtiyacı olan insanların ve hanelerin işine yardım ederek hep birlikte işleri halletme yöntemidir.Köyün içme suyundan tutun da atık su  hattının yapılmasına, yolların yapım ve temizlenmesine kadar pek çok konuda elbirliğiyle işlerin yapılmasıdır.Yalnız olan, yakını ve çevresi olmayan kişilerin ve hanelerin tarlasını sürme, ekinleri biçme, harmanını kaldırma gibi işleri hep beraber veya (keşik) sırayla yaparak yardımcı olmalarıdır.Kimi su taşıma, kimi yük taşıma, kimi orakla ekin işleme gibi iş paylaşımları yapılırdı. Düğünler yapılırken yemekler yardımlaşarak yapılır. Kap kacak köylülerden toplanır. İş bitimi tekrar kimden alındıysa verilirdi. Bayramlarda,herkes yemeğini yapar veya kestiği kurbanın bir kısmını getirir,Köylüler hep birlikte yemekleri pişirirler beraberce yemekler yenilirdi.Köye gelen misafirler köy odasında ağırlanır, ihtiyaçları sırasıyla karşılanırdı.Okulların ve camilerin kışlık yakacakları olan odunları köylüler, ormandan toplar ve ihtiyaçları giderilirdi. Bazen de öğrenciler okula giderken her gün odun götürürlerdi. Yani sizin anlayacağınız herkes elini taşın altına koyarak "Bir elin nesi var iki elin sesi var' Atasözüne uygun, birlik ve beraberlik içinde hareket edilirdi. Bu güzel adetlerimiz Anadolu'nun her bölgesine yayılmış ve insanlar tarafından uygulanmıştır.
 İmece usulü olan bu yardımlaşmayı güncelleyerek yaşadığımız zamana uyarlama yoluna gidilmelidir.Toplumun içinde yaşanan ve birlikte yapılması gereken pek çok olay mevcuttur. Kentlerde ve şehirlerde, menfaat dünyasının arttığı şu çağda, yaşlı ve kimsesiz olan, engelli olan, mazlum, miskin, garip olan  insanlara, zorda ve darda kalmışlara yardım etmek hem dini hem insani görevimizdir. Evet!yardımlaşma dernekleri, iyilik kervanları bu hizmeti çok güzel sürdürmektedir. Ancak toplum olarak duyarlı olmak zorundayız. Düşeni kaldırmak  ve el uzatmak mecburiyetindeyiz. millete ait yani kamuya ait ortak kullanım yerlerini ve  araçlarını korumak temiz tutmak,çöpleri araziye değil,çöp kutularına atmak ve attırmak, tarihi  mekanların ve vakfa ait binaların korunması ve duvarlarına ve başka yerlere yazı yazan ve karalayanlara ve harabeye çevirenlere  karşı, toplu şekilde karşı durmak veya korumak, elbirliği yapılarak halledilir.Şu kış şartlarında dağlar da veya yaşadığımız alanlarda yiyecek ve içecek bulmada zorlanan  can dostu her çeşit hayvanlara yiyecek ve içecek temin etmek gerekir. Bir suçu veya suçluyu gördüğünüz zaman hep birlikte suçluya karşı durmak gerekir. Kötü ve Kötülüklerden insanları korumak. Kötü ahlak ve kötü alışkanlıklardan uzak tutmak boynumuzun borcu olmalıdır Toplum olarak imece usulünü modernize ederek "Bana dokunmayan yılan binyıl yaşasın" safsatasından uzak bir şekilde  hep birlikte yanlışları engellemek,iyiliği tavsiye etmek  ancak bu şekliyle insanlık görevini yapmış oluruz.
  Allah(c.c) ayetine "Topyekün Allah'ın ipine sımsıkı sarılın parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani Sizler birbirinize düşmandınız da, O kalplerinizi birleştirmişti. Işte onun bu nimeti sayesinde kardeş olmuştunuz.Yine Siz bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurtarmıştı.İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz."(Al-i imran 103)  kulak verelim. Millet olarak darmadağın olmadan tek yürek olalım.
 Allah Resulü(s.a.v)'de der ki; "Allah için sığınan kimseyi barındırın.Allah için isteyen kimseye verin. Sizi davet edene icabet edin. Size bir iyilik yapana karşılığını verin.Eğer onun karşılığını verecek bir şey Bulamazsanız karşılıkta bulunduğunuza kanaat getirinceye kadar ona dua edin." Allah Resulü devam eder ve şöyle tavsiye eder;" Her kim İslam'da güzel bir gelenek başlatırsa hem yaptığın ecrini, hem de kendisinden sonra aynı şeyi yapanların ecrini kazanır. Onu yapanların kendi ecirlerinden de bir şey eksilmez.Her kimde İslam'da kötü bir gelenek başlatırsa hem yaptığının günahını hem de kendisinden sonra onu yapanların günahını yüklenir.Onların günahlarından da hiçbir şey eksilmez buyurur."
  Allah resulü insanlarla ilişkilerinde statüsü ne olursa olsun kimseyi kınamayan, ayıplamayan ve başkalarının gizli hallerini öğrenmeye çalışmayan,ama çevresinde olup bitenlere de duyarsız kalmayan bir tavır sergilemiştir. Yaşadığı topluma hatta bütün dünyaya karşı sorumluluk sahibi olan Müslüman gördüğü olumsuzluklara gücü nispetinde müdahale etmeli ve onları ortadan kaldırmak için çaba sarf etmelidir. Müslüman bütün dünyadaki aç açık zulme uğrayan ya da muhtaç olanları görmek, gözetmek ve elinden geldiği kadar herkesin derdine derman  olmak yükümlülüğündedir. İslam Allah'ın emrini yüceltmek ve Allah'ın yarattıklarına şefkat ve merhamet göstermektir.Müslüman mahlukata sevgi ve merhamet ekseninde davranmalıdır. Düşmanları dost eden bir kardeşlik anlayışı temelinde yükselen İslam toplumu ve Medeniyeti, sadece Müslümanlara değil  bütün insanlara huzur ve saadet getirmiştir.
  Allah Resulü;"Kendisi cehennem ateşine ve cehennem ateşi de kendisine haram olan kişiyi size bildireyim mi.?Cana yakın, yumuşak huylu ve kolaylaştırıcı kimsedir." Müslüman imanın bir gereği olarak toplumda huzursuzluğa ve zarara  neden olacak Her türlü Davranıştan uzak kalmalıdır. Sadece kendi rahatını düşünen bencilce bir hayat tarzından kaçınmalıyız.Mümin kardeşinizin ihtiyacını gözetmek ve sıkıntılı gününde onun yanında olmak hayat tarzımız olmalıdır. Toplumsal hayat kişiye çeşitli haklarla birlikte sorumluluklar da yükler. Dolayısıyla İnsanın kendisi kadar başkalarını dikkate alması sınırlarının farkında olması ve toplum içerisinde ona göre hareket etmek mecburiyetindedir. Toplumdaki sorumluluklar katı bir vazife ahlak anlayışına değil,imandan kaynaklanan Ülfet ünsiyet ve muhabbete dayanmalı, ayrıca yardımlaşma ruhu canlı tutulmalı, yardıma koşamı yorsa, yardıma koşanları engelleyici ve soğutucu davranışlardan uzak durmalıdır.
    Değerli okur kardeşlerim.!Millet olarak ecdadımızın kazandırdığı güzel adetlerimizi unutmamak ve iyilik yolunda yürümek dilek ve temennisiyle…
 

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Şevket
    1 yıl önce
    Hocam Nerede o eski günler şimdi herşeyi bir kenara bıraktık Maddiyati ön plana çıkardık.Malesef