Sökün zaman dertlerimden kaç güruhun izleri vardı ve hepsinden neler taşıyordu bilmiyorum, yüzümdeki kesik kesik çizgilere bak ve dinle!
Albenisine vurgun ve kahreden yanılsamaların pişmanlığına iștiyak bir daha geri dönüş yokken katlanmanın acziyeti ne demek, sahi ne demek? Bilmiyorum. Nereden bileceksin yaşadın mı ben gibi yorgun düşlerin sahici dokunuşlarını? He he he sadece yanından geçtim. Öyle mi? Hadi öyle olsun hem yanından, hem dalganı geç!
Nesye ne gerginim ve ne söylesen demlenecek bir atımlık halinden can alıcı koyu düşler. Sakin, evet sakin dinle ve gel, isli alüminyum çaydanlık odun közünde ha kaynadı ha kaynayak ve senin sevgini katmadan tavşan kanı dem tutmaz. Diyelim hiç tutmadı ve diyelim hiçbir zaman tutmayacak, tutmayınca ayaklar yere sağlam basmayacak ve yıldızlara bakmıyor olacak gözlerim. Demsiz yüzüme vuran rüzgarın serinliğini düşün sevdiğini söylemetmeden hiç esecek mi, çünkü mevsim kıș ve aylardan aralık!
Durduk yere durduk dur durak bilmeyen duraklarda, lâkin son bir söz istiyordu, söyledik; “ne denirse ondan!”
Söyler misin ne kadar kaldığını? Ne, ne kadar kaldı ? Bilmez gibi yapsan da bildiğini biliyorum eksiltili soruyu, hadi yine de söyleyeyim, evet vuslatımız? İnan sana bağlı, yani ben bağlıyım sen çözüksün ve șiirden gün alman kadar yakın ve ilk dizede biter! Bu kadar basit öyle mi? O halde soruyorum yüzlerce yazmış olduğum şiirlere ne oldu? Buraya kadar taşıdı akıllım ve yazdıkların demek boşuna değilmiș!
Zamanı geldiğinde söyleyeceğim! Neyi? Zamanın geldiğini. Ve Bu sözleri demiştin bir zamanlar, peki sana sorayım?Evet, geldi ve o gün bugün! Seni sana getiren, yani seni kendine getiren ne var? Tabii ki sen varsın. O halde hak ettiğinsem sabırla bekle!
Göründüğü gibi değildin görünürde lâkin daha fazlası vardı ve çok geçmeden çekip gidiyordu.
Neylersin hayal bu ya!
YORUMLAR