Öyle olsaydı, böyle olmazdı; ötesinde ne ise berisinde aynısı ve ötesi berisi yok, anla işte!
İnan neyin ne olduğunu bilen yok ve bilen de hiç oralı değil sanki! Nasıl bir dünyada mı yaşıyoruz? Sakıncalı ruhların, hoşuna giden ve ruhunu okşayan ne varsa onları besleyerek ve canlı tutarak istediğini elde ettiği bir dünyada!
Senden görünen ve ölümüne bizden sayılan gerçeğin, zaman tahlillerinde zehrin ta kendisi olduğu anlaşılıyor. İşte bundan sonra gerçek ile hakikatın aynı olmadığını anlıyorsun! Anlasan bile, iş işten çoktan geçmiş ve değiştirmek istediğin kaderin değişmez kısmı ile bir başınasın! Bu hep böyle mi olmuştur? Evet, tarih boyunca zayıflamaya yüz tutmuş, adaletten ve medeniyetten uzak toplumlarda böyle olmuştur. Birileri geliyor seni evire çevire işine geldiği gibi düzene sokuyor. Bunu nasıl yapıyor? Kirli siyaset oyunları, kirli istihbarat oyunları ve kirli algılar ile! Buna dış güçlerin oyunu ve dış güçlerin kötü niyeti diyebilir miyiz, diyemeyiz. Dersek kolaya kaçmış oluruz. Kendi bünyesini canlı tutamayan için dışarıda ne varsa onun için dış güçtür. Mesela zemheride sıkı giyinmeden yazlık kıyafeti ile dışarı çıkana soğuk hava dıș güçtür.
Burada ironik bir durum söz konusu. Sakıncalı ruhlar neden besliyor senin ruhunu okşayan ve hoşuna giden şeyleri? Kendini temsil ettiğini sandığın ideolojin veya inancın, büyük bir ihtimal sakıncalı ruhların sana altın tepside sunduğu kiși veya kişilerdir ve halk tarafından büyük bir desteğe ihtiyacı vardır. Evet, sakıncalı ruhların seçtiği kişilerin bilinçli bir desteği olmadan ayakta kalması imkansız. O halde kaynak nereye aktarılmalı? Elbette, desteği vereceklerin ruhunu okșayan ve hoşuna giden şeylere aktarılması gerek! Bunu nasıl anladın dersen, basit düşün derim, çünkü senin sosyal dokunu ve kültürel kodlarını çözmüșler.
YORUMLAR