Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz değerli yazarlarımızdan Zeki Oğuz ‘’KİTAPLARA YOLCULUK İNSANA YOLCULUKTUR ‘’ Diyor. Kitaplara yolculuğu masallarla başladığını söyleyen yazar. Anadolu’nun güzel insanlarından etkilendiği,anlattıkları ve aktardıkları her şeyi dikkatle dinlediğini yazıyor. Masalları sadece dinlemezdik bizler adeta yaşardık anlatılan masalları, hayal dünyamız bazen Kaf dağı bazen saray olurdu bizde,diyor.
İlkokul üçüncü sınıfta öğretmeninin getirdiği dergi ile tanışan yazar,dergileri bazen para karşılığında bazen de yumurta karşılığında öğretmenden alıp okurduk,diyor. Sonra öğretmen köye sekiz kilometre uzaklığındaki Sille de ki kütüphane ile tanıştırmış. Haftada bir gün okuyabileceğim kitapların hepsini okudum ,hem de yürüyerek giderek diye de ekliyor.
Yaz tatilinde babamla birlikte harman işlerini görüyorduk, şehre inen babama her seferinde kitap almasını söylüyordum ama eli boş dönüyordu .Babamla amcam dedemden habersiz saman satıp kendilerine harçlık yapıyorlardı bunu biliyordum. Babama dedim ki, eğer bana gelirken kitap alıp gelmezsen sizi dedeme söyleyeceğim. şantaj yapmak ayıp belki ama başka şansım yoktu. Babam eve dönerken elinde kitaplarla geldi. Hz. Ali’nin cenkleri “Kan Kalesi”, “Şiir ve Resimlerle Köroğlu”, “Billür Köşk Hikayesi ‘’ sahip olduğum ilk kitaplar bunlardı.
Gazi lisesine başladığında kitapçıdan kitap alıp değiş tokuş yaparak okuyan yazar, İnce Memet,Yılanların Öcü ve dergiler okumaya başladığını anlatıyor. Rus ve Fransız klasiklerini de keşfettim,çizgi romanlarıda ihmal etmedim diye aktarıyor.
Yıl 12 Mar 1971 de kitap okumanın suç olduğunu öğrendim. Köye gelen jandarma eve geldiklerinde iki suç unsuru vardı ellerinde biri ‘’Ahmet Arif’in ‘’Hasretinden prangalar eskittim,diğeri Gogol'un ‘’ Bir Delinin Hatıra Defteri ‘’ Yazar gerisini şöyle anlatıyor.Bir köylü çocuğunun kitap okuyacağına hele hele bu tür kitaplar okuyacağını tahmin etmiyorlardı.
Asker ocağında kütüphanede görevliydim,hemen hemen bütün kitapları okudum.Askerden döndükten sonra 1968 de Yeni Konya Gazetesinde muhabir olarak çalışmaya başladığını yazıyor. Ufak ufak hikayeler yazmaya başlayan yazar 1980 de ilk kitabını yayınlıyor. Başlangıçta hikaye ve şiir yazmaya başlayan Zeki Oğuz,sonrası halk kültürüne fotoğraf sanatına merak sardığını yazıyor.fotoğraf çektikten sonra o fotoğraf orda bitmiyor,ne zaman görsem hepsinin ayrı ayrı hikayesi var diyor. Üstelikte beni fotoğrafçı değil de aileden biri olarak gördükleri için dostluklarımız devam etti diyor.
Yolculukları severim ama kitaba yolculuk beni insana götürdü diyor. Selçukya Sanat Derneği üyesi olan yazarımız Zeki Oğuz, her karşılaştığımızda,sanattan aralaşma,üzerinde yazarlık kumaşı var,uzaklaşırsan körelirsin diye sıkı sıkı tembihlerdi beni.
Sanat konusunda hayli dertli olan yazar,emek verdiğimiz her şeyin bir karşılığı yok,yazmayı ve fotoğraf çekmeyi seviyorum diyordu. Kültür taşıyıcımız gezgin yürek Zeki Oğuz dağları,yolları,şiirleri,fotoğrafları,kitapları,şiirleri bizlere yadigar kaldı. Verilmiş onca emek üzerine bizden yana hakkımız helal olsun ,Allah gani gani rahmet eylesin. Kitaplığımda yerini alan Zeki Oğuz Kitapları ‘’ Miço, Konya Bozkırında Bir Gezgin, Cadılarıma Türküler, Sarıkeçililer, Parsana, Toprak Ve Gelenek,Seçme Öyküler. 20 kitabı bulunan yazarımızın kendi çıkarmış olduğu Çalı Dergisi de unutmamak lazım. bazı sayıları elimde severek okumuştum.Güle Gezgin Yürek.
YORUMLAR