Reklam
Reklam
Reklam
DERVİŞ PAŞAZADE

DERVİŞ PAŞAZADE

NALINA- MIHINA
[email protected]

YUH OLSUN ERVAHINIZA!

06 Eylül 2021 - 00:11

Yazmak, konuşmanın yazıyla tespit edilmesidir. Yazmak tıpkı konuşmak gibi bir ihtiyaçtır. “Kendi kendine konuşana” toplum deli diyor. O halde kendi kendinize konuşamazsınız. Ama dolusunuz. Dolu gönlünüze, dışarıdan yeni damlalar da hiç durmadan damlıyor.Taşmak mecburiyetindesiniz. Çünkü her dolu taşarak yeniye yer açar. Buna deşarj olmak da diyebilirsiniz. Şarj olan deşarj olur. Boşalmak şart, bunca doluş sonrası. Öyleyse... Çare yazmak. Kendi kendine yazanlara da deli diyemezler ya.
Yazmak bu çağda, bu toplumda, bu mekânda bir ihtiyaçtır. Vazgeçilmez bir ihtiyaç. Mademki yaşıyoruz, mademki bu toplumun fertleriyiz. Bizim de söyleme hakkımız var. İçinizde bir acı var, yok edebilir misiniz? Aydınlığı tanımışsınız ama karanlığa mahkûm edilmişsiniz. Özgürlüğü biliyorsunuz ama tutsak etmişler düşünceyi, eylemi, yazmayı.Bunlar var olan gerçekler. Teneffüs ettiğiniz dünya… Bu dünyada yaşamaktasınız. Bu çelişkiler dünyasında. Eylem yapmak istiyorsunuz. Rahatsızlığınızı haykırmak istiyorsunuz. Duyurabilir misiniz onca kalabalık içinde sesinizi? Hayır. Öyleyse... Çare yazmak.
Konuşurken bazı sözlerini, işine gelmeyen cümlelerini gargaraya getirebilir, hiç kimseye çaktırmadan sümen altı edebilirsin kolayca; söylediklerini…Ancak, yazarken durum çok farklıdır. Her söylediğin apaçık ortadadır. Ve artık ” Ben böyle söylememiştim! ” diye kıvıramazsın. O yüzden, geri adım atmak zorunda kalmamak için, her yazdığını çok iyi ölçüp, biçip görücüye çıkarmalısın. Bu işin şakası, dönüşü olmaz çünkü …
Yazdıkça sen, insanların seni etiketleme, eleştirme, yargılama süreci de hızlanır; sen ne söylersen söyle…Yazmak, duygunu, düşünceni, tavrını, siyasi duruşunu, dünya görüşünü sonsuza kazımaktır. Yazdıklarınla, en önce kendini bağlar, insanların sana sıkmaları için,silahı kendi ellerinle verirsin, karşında bekleşip duran, binbir insan çeşidine…
    Bizi tanıyanlar bizim kalemimizin  nasıl yazdığını iyi bilir,tanımayanlara da gelin bir kıssa ile  anlatalım ahvalimizi ;
    Vaktiyle Konya’da  meczûbândan YUH BABA diye anılan bir kundura tamircisi  yaşarmış
    Bu zât, dükkanının önünden bir cenâze geçerken ölenin kim olduğunu sorar, ismi söylenince de, eğer ölen iyi bir insan  ise yüksek sesle :
- “Mevlâ rahmet eyleye!...Menzili mübârek ola!..” diye uğurlarmış... Eğer ölen kişi kötülükleriyle nâm salmış, âsî ve günâhkâr biriyse veya dindar göründüğü halde, gizli gizli günâh işleyen bir riyâkâr ise, yine yüksek sesle :
- “Yuh olsun  onun ervâhına!..” diye uğurlarmış... Bu yüzden de asıl adı unutulmuş ve lakabı YUH BABA olarak kalmış...
    Birgün şehrin ileri gelenlerinden birisi vefât etmiş...Cenâze kalabalık bir cemaatle Yuh Baba’nın dükkânının önünden geçerken, Hazret âdeti olduğu üzere, yine ölenin kim olduğunu sormuş ve kim olduğunu öğrenince de korkunç bir na’ra atarak :
- “Yuuuh olsun onun ervâhına!..” diye haykırmış...
    Cenâze sâhipleri fenâ halde sinirlenip Hazret’in üstüne yürümüşler fakat cemâatden Yuh Baba’yı tanıyan akıllı uslu kimseler araya girmiş ve O’’nun bir meczûb olduğunu, sözlerine aldırış edilmemesi gerektiğini. söyleyerek ortalığı yatıştırmışlar.
    Fakat ölen adamın küçük oğlu kendi kendine ahdetmiş ve :
- “Şu eski kundura tamircisinin geberdiğini duyunca ben de onun tabutunun arkasından bir yuh çeker ve babamın intikâmını alırım” diye içinden geçirmiş...
    Her fânî gibi Yuh Baba da bir gün Hakk’a yürümüş... Cenâzesini kabre götürürlerken, vaktiyle babasının cenâzesinde Yuh Baba’ya kinlenerek intikam almağa ahdeden delikanlı ortaya çıkıp, bütün gücüyle :
- “Yuh onun ervâhına!..” diye bağırmış...
    Herkes kim bu bağıran diye bakarken birdenbire tabutun kapağı kalkmış ve tabutun içinde doğrulan YUH BABA delikanlıya hitâben şöyle demiş :
- “Huzûr-ı Hakk’a baban gibi gidiyorsam, yuh olsun benim ervâhıma! Ama ben senin baban gibi gitmiyorum..
Yuh sizin ervâhınıza!...”

Kıssadan hisse alınması 
temennisi ile

Sevgi,saygı dostlukla … !

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Burhan YILMAZ
    2 yıl önce
    Yuh Baba'ya selâm olsun. Yuh Baba'yı bize hatırlattığın için sana da selâm olsun. Salı günü Ahmet Özdemir'i anma programında buluşalım.