Bundan 5-6 yıl önce ( Konya )Zafer’deki Camlı Köşk’de arkadaşlar ile akşam serinliğinde oturur çay eşliğinde muhabbet ederdik.Bu muhabbetlere zaman zaman Konya Adliyesinin emektar isimlerinden meslekte yarım asırı devirmiş avukat dostlarımızda katılırdı. Bir gün yine bir muhabbet esnasında bir zamanlar Adliye’de şoförlük yapmış Bayram adlı bir arkadaş da katıldı. Tabi ki muhabbet koyulaştı eski günler yad edilmeye başlayınca bu Bayram adlı arkadaş tabir yerindeyse sazı aldı eline anlatıyor da anlatıyor sanırsın adliyede şoförlük değil ağır ceza reisliği yapmış en sonunda kıdemli avukat Nezir Abi dayanamadı ve seslendi ; Akıllı ol Bayram diye ! ve Bayram işi pişkinliğe vurarak sözlerine devam etti .Nezir Abi bu kez biraz daha yüksek bir sesle Akıllı ol Bayram ! diyerek seslenince susmak zorunda kaldı ve sonrasında işim var diyerek masadan gitti.
Meğerse bu Bayram işe garajda ayakçılıkla başlamış,sonra muavin olmuş en sonda firmada şoförlüğe kadar yükselmiş bir zaman ama onun çalımına baksan firma babasından kalmış sanırsın yada kısa süreli adliye şoförlüğünü dinlesen Ağır Ceza Reisliğinden emekli dersin ! Sanırım bu da Bayram’lara has bir özellik olsa gerek !
Maalesef günümüz insanları arasında böyle amansız hastalığa yakalanan tiplerin sayısı da epeyce fazla. Hasbelkader bir koltuğa oturmuş ait olmadığı kalitenin havasını atan bu tipler nedense hazımsız oluyor.Mesela senin düzenlemiş olduğun bir etkinlikte seni yok sayacak kadar il ke siz le şi yor. Ya da Nasreddin Hoca’nın Parayı veren Düdüğü çalar sözünü kişisel çıkarlarına göre yorumlayıp dün sövdüklerini bugün övebiliyor yahut bugün övdüklerine yarın sövebiliyorlar!
Nezir abi olsa kesinlikle yine Akıllı ol Bayram ! ya da İlkeli ol Bayram derdi !
Bende bu yazımı kendime ait bir dörtlükle bitirmek isterim ;
Çok ince bir çizgi var inan ikisinin arasında
Adamları ademlerden ayırmak zor zanaat
Ki insanın yegane sınavıdır hayat arenasında
Bir yanda onur ve şeref, öte yanda menfaat…
YORUMLAR