Seyyid Harun Veli’nin hayatı, kardeşi Seyyid Bedreddin’in dokuzuncu kuşaktan torunu Abdülkerim b. Şeyh Musa’nın h.962 m.1555 yılında kaleme aldığı Makalat-ı Seyyid Harun adında yazmış olduğu eserden öğrenilmektedir. Abdülkerim b. Şeyh Musa eserini Seyyid Harun hakkında pirlerden, salihlerden ve azizlerden duyduğu bilgilerden derleyerek oluşturduğu Farsça evrakı Türkçe’ye çevirmek suretiyle yazdığını belirtmektedir. Seyyid Harun’un baba tarafından İmam Musa el-Kazım’ın (imam Ca’fer es-Sadık’ın oğlu ve Şia kolunun, 12 imam sıralamasında 7. İmam, Şia’nın ehli sünnete yakın bir kolu), anne tarafından Veysel Karani (Hz. Muhammed (s.a.v)’in hırkasını hediye ettiği, peygamber aşığı Yemenli’nin) soyundan geldiği ifade edilir. Eserde anlatıldığına göre Seyyid Harun; Horasan civarında adil bir hükümdar iken atalarının mezarını ziyareti sırasında gaipten gelen bir ses tarafından kendisine Anadolu’ya giderek Küpe dağı civarında bir şehir kurulmasının emredilmesi üzerine, hükümdarlığını terk ederek yanında kırk dervişi ve kardeşi ile birlikte yollara düşer.Bir bulutun rehberliğinde Bağdat’a gelir ve burada Anne tarafından Veysel Karani, baba tarafından İmam Ca‘fer es-Sadık soyuna mensup Şeyh Emir Alaaddin’in misafiri olur. Kırk gün Bağdat’ta kaldıktan sonra Konya’ya gitmek için yola çıkar. Yol boyunca Türkmen nüfusun yoğun olduğu bölgelerde pek çok köy ve bu köylerde tekkeler kurar. Nihayet h. 702 m. 1302 yılında Konya’ya gelir. Ahmed Fakih’in türbesini ziyaret eder(Horasan Türkmenlerinden şair ve Derviş) Yaklaşık iki yıl Konya’da kalıp H.705,m.1305 yılının ilkbaharında Küpe dağı civarına ulaşır. Elite (Vervelit) isimli antik bir şehrin kalıntılarını kullanarak halifelerinin ve bölge halkının yardımıyla Seydişehir ilçesini kurar.
Seydişehir’e geldiği sırada bölgede Eşrefoğlu Hükümdarı Mübari züddin Mehmed Bey m. 1302-1320 hüküm sürmekteydi. Şehrin kuruluşu ayrıntılı biçimde anlatılır. Seyyid Harun şehrin ilk inşası olarak kale, mescid, medrese, zaviye, hamam ve bazı evler inşa eder .Seydişehir’in fiziki yapısının Seyyid Harun Külliyesi’ nin etrafında gelişmiş olması ve Anadolu Selçukluları döneminde bu bölgede bir şehrin mevcut olmaması şehrin onun tarafından kurulduğunun bir göstergesidir. Seyyid Harun’un şehrin kuruluşundan sonra inzivaya çekildiği, namazlarını cemaatle tekkesinde eda ettiği, hiç kimseyle konuşmayıp tefekkür içerisinde ömrünün kalan kısmını burada geçirdiği belirtilmektedir. Türbe kitabesinden anlaşıldığına göre Seyyid Harun, h. 23 Rebiülevvel 720 m. 3 Mayıs 1320 tarihinde vefat etmiştir.Türbesi muhtemelen aynı yıl içerisinde vasiyeti üzerine tekkesinin bulunduğu yere inşa edilmiştir. Bulunduğu türbe Seyyid Harun veli Cami müştemilatında bulunmaktadır. Anadolu’nun en eski Seyyid ailelerinden birinin atası olan Seyyid Harun’un bir tarikat mensubu olup olmadığı konusunda bilgi bulunmamaktadır. Ancak Allah Resulünün yolundan gittiği anlatılmaktadır.Maya (may)ismi verilen köyü kurduğunda buranın halkına sütten nasıl yoğurt ve peynir yapıldığını öğrettiğine dair verilen bilgi oldukça ilginçtir. Seyyid Harun’un bir diğer özelliği bölgedeki gayri müslimlere karşı savaşan bir gazi-derviş olmasıdır. Gerek Seydişehir’e ilk geldiğinde gerek şehri kurduktan sonra kafirlerle savaşmış, halifelerine de onlarla savaşmayı istemiştir. Eşrefoğlu Mübarizeddin Mehmed Bey, başlangıçta Seyyid Harun’dan çekinip düşmanca bir tavır takınmasına rağmen sonradan onun iktidar hırsı içinde olmayıp dervişlikten başka gayesi bulunmadığını görünce en büyük destekçisi olmuştur. Seydişehir’ de kurulan külliye için Seydişehir ve Beyşehir’ de vakıflar tahsis etmiştir. Seyyid Harun’un Turgutoğulları ile de yakın ilişki içerisinde olduğu görülmektedir. Bu ailenin pek çok ferdinin Seyyid Harun Türbesi’nde gömülü olması bu yakınlığın siyasi olmaktan ziyade manevi olabileceğini düşündürmektedir.
Karamanoğlu II. İbrahim Bey’in Ulu kilise köyündeki arazileri, İbrahim Bey’in azatlı kölesi Bahadır Ağa’nın Seydişehir Yenice köyündeki bir çiftliği Seyyid Harun Tekkesine vakfetmesi (Erdoğru, VII [1992], s. 84) onun bu beylik nezdinde de itibar sahibi olduğunu göstermektedir. Seyyid Harun’un çevredeki diğer sufilerle de münasebet kurduğu anlaşılmaktadır. Bunlardan biri Ilgın ilçesine bağlı Mahmud Hisar köyünde tekkesi bulunan Didiği Sultan’dır. Didiği Sultan menakıbına göre kendisi Anadolu’ya geldiğinde Seyyid Harun ile karşılaşmış, Seyyid Harun ile Didiği Sultan arasında yakın bir dostluk oluştuğu, Didiği Sultan’ın ölümünü duyunca çok üzülen Seyyid Harun’un, gıyabında onun cenaze namazını kıldığı belirtilmektedir. Seyyid Harun’un yanından ayrılmayan, Seydişehir’i kurduğu sırada kendisine yardım eden dervişlerin “baba” unvanı taşımaları bunların daha ziyade kalenderi bir anlayışa sahip oldukları izlenimini uyandırmaktadır. Seyyid Harun ölümüne yakın bu halifelerini irşad için değişik bölgelere göndermiştir. Mahmud Seydi’yi Alaiye’ye (Alanya),Zekeriyya Baba’yı Manavgat’a, Ali Baba, Gök Seydi, Kilimpuş ve Siyah Derviş’i Teke-ili’ne. (doğu Akdeniz,de eski bir şehir), Akça Baba’yı Germiyan’a, Nasibli Baba’yı Aydın’a, Gök Demir’i Adalar’a, Haydar Baba’yı Rumeli’ye yollarken gittikleri yerlerde hak yolundan ayrılma malarını, cihad etmelerini ve yoksulu gözetmelerini tavsiye etmiştir. Halifelerin gönderildiği merkezler dikkate alındığında Seyyid Harun’un Akdeniz ve Ege bölgelerinin İslamlaşma sürecindeki etkisi açık biçimde ortaya çıkar. Makalatta belirtildiğine göre,Seyyid Harun’un Halife Sultan adlı bir kızı babasından sonra müritler arasında yapılan oylamayla tekkenin şeyhi olmuş ve bu görevi yaklaşık kırk yıl sürdürmüştür.Seyyid Harun’un kardeşi Seyyid Bedreddin onunla birlikte Anadolu’ya gelmiş ve Konya’da Hatunsaray yakınlarında vefat etmiştir. Tekkenin idaresi Halife Sultan’ın ardından kitabın yazarı Abdülkerim’in büyük dedesi Şeyh Musa’ya geçmiş, Şeyh Musa’dan sonra bu aile tarafından sürdürülmüştür.
Osmanlı Devleti Seyyid Harun’un evlatlarına büyük saygı göstermiş, Eşrefoğulları ve Karamanoğulları döneminden beri mevcut olan vakıfları onayladığı gibi yeni vakıflar tahsis etmiştir. Seyyid Harun Zaviyesi 16. yüzyılda Seydişehir ve Bozkır bölgesinin en zengin vakfıydı. Seydişehir’in merkezindeki derici, fırıncı, değirmenci vb. esnafın kontrolü bu ailenin eline verilmişti. Aile fertleri her türlü vergiden muaftı.(Osmanlı Yönetiminde Beyşehir sancağı, s. 98-99). Seyyid Harun’un Seydişehir’de kurduğu medrese de ailenin önemli faaliyet merkezlerinden biriydi; Seyyid Harun neslinden gelenlerin ders verdiği bu medrese bölgenin meşhur bir eğitim kurumuydu. Seyyid Harun’un ailesinden bir ikinci kolun Seydişehir dışında Konya sahrasındaki konar göçer Atçeken oymakları arasında yaşadığı görülmektedir. Tahrir defterlerinde “cemaat-i evlad-ı Seyyid Harun” şeklinde kayıtlı olan bu grup şimdiki Yunak ilçesine bağlı, İstasyon Haber Gazetesi ve Gönül Gözü Derneği Başkanı olan,aynı zamanda yazar ve şair olan Derviş Ahmet Şahin beyinde köyü olan Turgut köyü ve civar köylerde yaşamaktadırlar.
SELAM VE DUA İLE KALIN..
KAYNAK:) Konya’nın Velileri Alimleri ve Hocaları Adlı Kitap
YORUMLAR