OKURU İÇİN BİR ''YAZ'' YAZISI

Kürşad TUNCALI pozitifenerjim@gmail.com

Malum yaz mevsimi son bir kaç gün içinde iyiden iyiye birden bire hissettirmeye başladı kendini sevgili okurlarım. Uzun, soğuk ve çetin bir kıştı geride bıraktığımız. Bir ara handiyse hepimiz hiç bitmeyecek, yaz; o sıcak, içimizi ısıtacak yaz günleri ise hiç gelmeycek sanmıştık. ''-Bu sene Kış erken geldi be!'' diye espiriler bile dönmeye başlamıştı dost meclislerinde. Derken apansız, alıştırmadan ve birden bire geliverdi. Ama ne gelmek. Sanki yalnız biz o'nu değil, o'da bizi çok özlemiş gibi sıcacık geliverdi.
          Evet Türkiye'miz dünya üzerinde dört mevsimi birden görüp geçiren nadir güzel cennet bir ülke velhasıl gel gör ki bölge bölge her mevsimi adil ve eşit yaşayabilen bir ülke değil. Kimi bölgemiz kışı, kimi bölgemiz yazı daha uzun görürken, kimi bölge ve illerimizde kıyıya olan yakınlığı, uzaklığı, dağlara olan mesafeleri vs itibarıyle ise ya daha ziyadesiyle sıcağı, ya da soğuğu bol olan bir coğrafya. Akşehir'imiz de karasal iklimin hakimiyetinde olan, Sultan Dağlarının eteklerine yer etmiş bir yer olarak karasal iklimin özellikleri ve dağlık etkilerle gündüz başka, gece bambaşka oluveren bir yer. Denize kıyısı olan ve yakınlığı ile havada nem olmaması sebebiyle kuru bir iklim. Nem olmadığı için gündüz sıcağı tutup geceye de yayacak bir özelliği yok. Bu sebepledir ki; gündüz yanarken, güneş battığında sabah kadar soğuk ya da serin olabiliyor, üşünebiliyor. Öyle ki; akşamları balkonlarda, dışarda bile oturamadığımız zamanlar oluyor.
          Öyle ya da böyle payımıza düşeni kadarı ile de benim için Yaz en sevdiğim, çok güzel bir mevsim. Hele baharla yazı buluşturan Haziran gibi aylar. Erken doğan pırıl pırıl güneşle birlikte sabah erken saatlerde kuş sesleri, cıvıltıları, her yönden esen farklı yel ve rüzgarlarla ve yağmurlarla birlikte her yönden de gelen farklı farklı birbirinden güzel ağaç ve çiçek kokuları. İğde ağaçları, leylaklar, sümbüller, menekşeler... Türlü türlü açan meyve ve sebzeler...  Yeşilin, doğanın ve hayatın onlarca güzel tonu...
 ''sıcak haziran geceleri,
aydınlık bir liman önünde,
vinçlerin, mavnaların gürültüsü duyulurdu.
hafif bir mehtap dolardı vitrinlere.
her günkü saadetini düşünürdü insanlar.
bir ara köprünün üstünde
ışıklara bakarken görürdüm.
şüphesiz yalnızlığımı bilirdi.
martılar uçardı, bir tuhaf olurdum.
yosun kokuları yakardı içimi.'' 
(Sıcak Haziran Geceleri/Edip Cansever)
*
''Uyanıp kış uykularından
Şubat’la Mart arasında
Eylül’le Ekim arasında
Yaz sularından kıyıya çıkan
İki adım arası bir zaman
Gözgöze geldikse geçerken
Günlük güneşlik bir kaldırımdan
Aşktı uçup giden üstümüzden
Aşktı değip geçen yanımızdan

Aşktı görmedik bilmedikse
Kimbilir hangi Eylül bir daha
Hangi uzak Haziran''
(Uzak Haziran/Necati Cumalı)
*
''Bir yaz yağmuru yağdı içime
Ezildi iri üzüm taneleri camlarımda
Gözleri kamaştı yapraklarımın…''
(Nazım Hikmet)
*
          Şiirleri de vardır yazların, şairlerine dize dize yaz'dıran. Şarkılarıda;
''Başlamam
Gideceğini bile bile bu aşka başlamam
Ne seni ne de kendimi ateşe atamam
Anla beni yaz aşkım'' Ege, Yaz Aşkım gibi,
*
''Çocuk kalbimize dolan gamla
Oturup ağlamıştık sessiz çardakta
Çaresiz erken inen akşamla
Veda edip ayrıldık biterken o yaz
Sen bana ben sana komşu evlerde
Kök sarmaşıklar gibi sarıldık o yaz''  Teoman gibi,
*
''Belki de saklarız onu
Kalbimizde bir delik açar gibi
Belki denize ulaşır, içimizdeki nehirler bir gün
Yine yazı bekleriz'' TNK gibi...
          Meşhurdur yaş aşkları neredeyse her kalbi hayatta bir ısıtan, bir çöl gibi kavuran. Yazdır. Hazirandır. Güzelliği ile ilham olmuş şiirleri de vardır, şarkıları da.  Bir Pazartesi sabahı şu an elinizde bir gazetede ya da internet sayfamızda okuduğunuz hasbelkader bendenizin yazdığı böyle bir yazısı da..