B'AŞK'ALAŞIM

Kürşad TUNCALI pozitifenerjim@gmail.com

Biliyor musun? Rüzgarda bile yanmayı sürdüren bir mumsun sen, yüreğimin orta yerine sürgün edilmiş, orada öylece unutulmuş ama asla terkedilmemiş bir aşka kiracı. Yüreğimin tam ortasının gönderine çekilmiş bir bayrak gibisin, fetihçi sevdanla dalgalanan bu işgalci devrim senin eserin. Durma haydi kalbimin ve ruhumun fatihi beni hırpala yine uzun uzun, beni değiştir, talan et, yağmala, sen saçlarımı her gece saçlarıyla kızıla boyayan kösnül çingenem. Belki avuç içinden öperken beni sen bereketli günahlarımdan arındırabilirsin. Yıldırımım, şimşeğim, gök gürültüm, beni şaşkınlıklara çevirenim...
          Yolumu kaubediyorum. Biliyorum bunu bu gidişat iyi değil. Ben kelimeleri çok ağlıyorum, gözlerimde ikindi bulutları, boyuna içime içime atıyorum yağmurları. O yüzden gök yüzümü öpüp saks mavisine gözlerinle boyadığın arşıma bir kısrak gibi şahlan ve göğümü öp ve tıkalı bir yağmur oluğu gibi sesinin nefesiyle öptüğün dağ rüzgarlarını sal peşime ve beni defalarca yeniden öldür ve yeniden çağılt. İçimdeki o parıldayan madeni sen buldun al onu işle ve göz alıcı motiflerle bezeyerek tak yanık tenli gerdanına gururla sevdanı ve adımı haykır kör kuyulara, beni defalarca çağır dönüşü olmayan yolculuklardan. 
          Derin bir nefes al ve beni de içine al o sardunya kokulu nefesinle, buna bilsen ne kadar ihtiyacım var. Eğer tuzlu denizinde kaybolursam, dibe vurursam ya da vurgun yersem sünger çıkarırken kıyılarına mercanlardan, resiflerden. beni teknemize götürecek olan sensin. Yine senin o hırsız ellerin. Buradayım ben, öyle çok uzaklara dalarak uzun uzun bakma. senin durduğun yerdeyim. İhtiyacın olan benim, senin ben'im. Dudağının kenarında utangaç bir kız çocuğu gibi duran benin benim. O ağlak akşamlarda ürkek bir ceylan gibi huzursuz ve kuşkulu, içine bir yerlere gömdüğün ve gömdüğün yeri unuttuğun o kız benim. Saklama beni ondan, onu benden, kara kavruk bedenin benim.
          Şefkatimi zayıflık olarak gördüler, iyi niyetlerimi zaafım. Bunu biliyorum. Her şeyi mahvettim bunun farkındayım. Zaman dar ve kelimeler aciz, dönüşü olmayan bir yanlışa girdim bu yüzden böyle esrik ve başına buyrukluğum ama bir başıma değilim sen varsın. Olsun bak nasıl da kalabağılım seninle, seninle nasıl da fütursuz. Şımarık bir yavru çardak kuşuyum bahar bahçende. Anı yakalayıp her saniyenin tadını çıkar perim. Düşün karanlığı, düşünsene derinliği, algıyı. Beni ben yaparken beni sen yapan ve seni ben yaparken bizi biz yapan bütün şeyleri. Ve ben insanların değişebileceğine inanmayan biriyim üstelik. ama sen beni değiştirdin. Sırf bu yüzden herkes konuşurken direnebilirim. Direnirken ben sen aban surlarıma, zorla beni koşulsuz ve şartsız bir teslimiyete. 
          Karanlıklarda bile hissedebiliyorum manidar suskunluğunu, inip çıkarken boğazını baştan uca yutkunuşun susma konuş ve durma savaş benimle. Kaçıncı bozgunsa bozgun bu, bu kaçıncı talan edilişi bağımızın, bahçemizin. Öyle yanıyor ki sana; kalbimin ateşini uzaktan bile görebilirsin sevgilim. Görebilirisn çünkü buna ancak sen dayanabilirsin. Her ateş yakmaz, her su söndürmez, her yara öldürmez, her yalan her yerde söylenir de, her doğru her yerde söylenmez bilirim. Yolumu kaybediyorum elimi tut eğer denizinde kaybolursam. Beni tekrar teknene götür, bütün kürekleri suya at ve dudaklarımın rehberliğine bırak kendini. 
          İhtiyacın olan benim, ihtiyacım olanım benim. Yıldırım benim, yıldırımım benim. Şimşeğin benim, şimşeğim benim. Gök gürültüm benim, gök gürültün benim. Bu bardaktan boşanan yağmur benim, bu rüzgarda savrulan aleviyle yana yana eriyip sana mum olan benim. ateş benim, alev benim, köz benim, kıvılcım benim, kül benim, snmüş külün altında çağıldamaya bekleyen gürül gürül kıvılcımda ateşi saklayan da besleyen de benim, yitikliğim benim. Çık uzaklara bakma işte durduğun yer benim aşkım benim, kavgam benim. Baksana nasılda tepeden tırnağa kadar sen'im...