KAMİL BAYSAL

KAMİL BAYSAL

[email protected]

KENDİNİ BİLMEK – 8

12 Mayıs 2025 - 00:01

          Evrendeki her şey, dolayısıyla da insan eksi ve artının bileşkesidir diyebiliriz. Sanırım Mevlana bu durumu şöyle açıklıyor bir şiirinde:
“İnsanı öğrendim/
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu/
Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük olduğunu öğrendim/” (Mevlana Celaleddin Rumi, “Sufinin Yolu”, Panama yayınları, arka kapak)

          Her şeyin ham maddesi atomda, elektron eksi, proton artı, nötron nötürdür. Döngüler sistemi dahil her şey bu temele dayanmaktadır. Atomdan en uzak gök adalarına kadar bütün yapılarda artı eksi çelişkisi görülmektedir. Bu kötü bir şey değildir
“Bilir misin ‘denge’ nedir?
Eksi(k) eksi(k) yi iter
Eksi(k) artı(k) yı çeker
Eksi(k) ile artı(k) bir birini bütünler
Böylece güzelleşir her şey
Evrende denge böyle kurulur
Adı mutluluk olur” (Kamil Baysal, “Bana Bir Şiir Çiz” SKY yayınları, sayfa, 65)        
    
       Eksi ile artının varlığı evrenin temelidir diyebiliriz. Bu çelişki ya da zıtların birliği, aşk denilen cinsellik sorunlarının yaşanmasına neden olmaktadır.

    “Doğal seçilim, milyarlarca yıllık süreç içinde, genleri yaymak için, hayret uyandırıcı hassaslıkta makineler üretmiştir. Ama özlerinde bundan başka bir şey değildirler. İster fil, ister fok, ister mikrop, ister antilop, ister yılan isterse insan olsun, bunların hepsi aslında, birer gen yayma makinesidir. Samuel Butler’in ifadesiyle; “tavuk, yumurtanın yeni bir yumurta yapma yöntemidir, o kadar.” (…) “İngiliz biyolog Richard Dawkins, 1986 da yayımlanan Kör Saatçi kitabında, çağrışımlarla yüklü güzel bir tablo sunar: “Dışarda DNA yağıyor” diye yazar Dawkins. Oxford kanalının kıyısında, bahçemin dibindeki koca söğüt ağacı, havaya tüylü tohumlarını pompalıyor… Dışarıda talimat yağıyor, program yağıyor; ağaç nasıl büyütülür, pamukçuklar nasıl etrafa saçılır algoritmaları yağıyor.” (“Dünyanın Tüm Dertleri” Marcus Chown, Çev: Zeynep Arık Tozar, Domingo Yayınları s.43-44)

      İnsan nesli de diğer bitkiler ve hayvanlar gibi, gen yayma makinesi olarak görev yapmış, dünyanın bir noktasından yayılarak bütün dünyaya dağılmıştır. Homo sapiens denilen günümüz insanı bir çok insan türünden evrimleşmiş ve hatta bazı türlerle aynı mekan ve zamanda da yaşamış, onlarla etkileşim halinde olmuştur. Bu durum doğal olarak insanın genetik kodunu da etkilemiş olmalıdır.

      “2 milyon yıl önce evrimleşen homo cinsi şimdiye dek, on iki civarında türü barındırır. Bizim mensubu olduğumuz homo sapiens türü, Afrika’daki anayurtlarından çıkıp, dünyaya dağıldığı, son 60.000 yıl içinde, Homo cinsine mensup olan, başka türlerle de çiftleşti. Avrupa’lı, Asya’lı ya da Yeni Gineli iseniz, %2.5 kadar Neandartal DNA’sına sahipsiniz.” (Hayal Bile Edemeyeceğimiz Varlıklar Kitabı, Caspar Henderson, Metis Yayınları, Çeviri:Deniz Keskin s.417)

       “On iki insan türü” azımsanacak bir rakam değil. Kedi, köpek, kurt, aslan, leopar, vaşak gibi kedi gillerden on iki türü düşünün ve bunların birbirleriyle çiftleştiklerini. Hatta bu kadar değişik türlerin ortaya çıkmasını sağlayan şeyin, farklı türlerin birbiriyle çiftleşmesiyle arttığını da düşünebiliriz. Örneğin At ile eşeğin çiftleştirilmesinden katır elde edilmesi gibi.  Casper Henderson’un söylediklerini hiç yabana atmamak gerektiği fikrindeyim. Elbette başka faktörler olsa da, aynı mekan ve zaman diliminde yaşayıp çok farklı zeka düzeyinde olan (farklı zihinsel süreçleri yaşayan) insanları anlamanın başka yolu yoktur diye düşünüyorum

            “Sokrates’e göre, iyi ve ahlaklı insan, tanrıya en çok benzeyen insandı. Zaman zaman kendisine, adalet tanrıçası Dike’den vahiy geldiğini ima ediyor, dünyadaki görevini de, Dike’nin bir zamanlar insanları ikaz ettiği gibi, çevresini uyarmak olarak görüyordu.” (Şengör, Celal, “Bilgiyle Sohbet” Popüler Bilim yazıları, Türkiye İş Bankası Kültür yayınları s.28-29)

        Sokrates’in yöntemini kullanıp soru – cevapla açıklamaya çalışalım;
 Yaratan yalancıyı, sahtekarı, düzenbazı, acımasız katili, hırsızı vb. kötü insanı sever mi, cennetine gönderir mi?
Sevmez, göndermez
 Peki kötü insan kimdir?
Kalbini ve beynini temizleyememiş insandır.
İyi insan kimdir?
Kimsenin kötülüğünü acı çekmesini istemeyen, insanlara, canlılara, doğaya sevgi ve şefkatle yaklaşan insandır. İyi insan bırakın birisine kötülük yapmayı, acı vermeyi, acı içindeki bir insana karşı kayıtsız kalamayan, onun acısını kendi bedeninde hissedebilen insandır. Bu nedenle de yaradana yönelip bir başkası için; “Allahım onu kahhar ismin hürmetine kahru perişan eyle!” diye beddua edemez. O kirli bir kalbin ifadesidir ki, tanrı o kirli kalbi de onun sahibini de sevmez diye düşünüyorum.

       “Ancak bizim dışımızdaki yaşamın da önemli olduğunu düşünerek, hareket ettiğimiz takdirde, tam anlamıyla insan olabiliriz” (Ya Ben Yoksam, Anil Ananthaswamy, Çeviren: Duygu Akın, Yapı Kredi Yayınları, s. 413)

       İnsan denildiğinde, kötü olma şansı olmayan varlık anlaşılmalıdır diye düşünüyorum. Tanrı tarafından yaratılmışsak, kötü olma şansımız ve hakkımız yoktur. Üzgünüm ki insanlık o düzeye gelmek için daha milyonlarca yıllık bir gelişim dönemine ihtiyaç duymaktadır.
                                                                                     

YORUMLAR

  • 0 Yorum