Telefondaki kişi yorgundu, yılgındı, çaresizdi. Çeşitli görüşmeler yaptığı anlaşılıyor, Alzheimer hastalığına yakalanmış babasını bir bakımevine yerleştirmeye çalışıyordu. Güncel sorunlar – 1 başlığıyla yayınladığımız yazımızda da sözünü ettiğim gibi; benim telefonum internette kolay ulaşılabilir bir yerde duruyor. Sorunu olan, “kusura bakmayın telefonunuzu …” diye başlayarak bana ulaşıyor. Ücretsiz danışmanlık yani, ya da bir Deniz Feneri deyin siz bana, gelene geçene yol yön gösteren. “Daha biz çocukken boşadı annemi babam, yani babalık da yapmadı ama, bir işletme içinde bir odada yaşıyor. Alzheimer oldu, kendisini idare edemiyor. Kayıtsız kalamıyorum. Sizin kuruluş …”
- Devlete ait huzurevi ve bakım evleri var baş vurdunuz mu?
- Evet ama onlar şu evrakları tamamlayıp getirin, şu anda boş yer yok, sıraya alacağız diyorlar
-Haklısınız epey yığılma var huzurevlerinde. Peki özel huzurevi ve bakımevleri var
- 60 – 70.000 tl diyorlar hahu ağabey!
Gerçekten de bu alanda yani yaşlı hizmetleri konusunda çok büyük eksiklikler var. Özel huzurevi ücretleri Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerinin koordinasyonunda taban-tavan olarak belirleniyor ama, kuruluşlar tavan ücretten aşağıya inmiyor genellikle. Bu sorun önemli ve devletin mutlaka bu alanda bolca kuruluş açması ve kişilerin imkanları göz önünde bulundurularak yararlanabilmeleri sağlanmalıdır. Alzheimer üzerine biraz konuşalım diyorum:
A. ALZHEİMER LI HASTA YAKINI OLMAK
Sevgili okuyucularım insan, hayatta bir çok şeyde olduğu gibi, Alzheimer hasta yakını olmanın ne kadar zor olduğunu da, maalesef Alzheimer lı bir hasta yakını olduğunda anlayabilmektedir. Böyle olunca da yani önceden hazır olunmadığı için de, hasta yakınları özellikle ilk zamanlarda, bir anlamda şok yaşamaktadırlar. Alzheimer hastalığına yakalanmış olan yakınının davranışlarını, düşünce ve tutumlarını kabul edememektedirler. Özellikle karı koca olan hasta yakınları, hastanın kasıtlı olarak davrandığını iddia edebilmekte ve hastalığın doğal bir sonucu olduğunu görememektedirler. Şöyle ki kocası Alzheimer lı karısını, ya da karısı Alzheimer hastalığına yakalanmış olan kocasını “hınzırlık” la suçlayabilmektedir. Gerçekten de Alzheimer hasta davranışları öyle ilginçtir ki, hani bazılarında “İşine geleni anlıyor, işine gelmeyeni anlamıyor, /İşine gelirse hatırlıyor, İşine gelmezse hatırlamıyor/İşine geldiğini unutuyor, işine gelmediğini unutmuyor” şeklindeki düşüncelere hak verircesine gelişim gösterebilmektedir. Hastadan hastaya, kişiden kişiye farklılıklar gösterebilmektedir.
Bir çok hasta yakınının; “hiçbir hastalık bu kadar kötü değildir. En ağır, en acımasız hastalık budur. Kanserden daha kötüdür.” Diye isyan ettiklerine tanığım. Nedir Alzheimer hasta yakınlarını bu kadar kötümserleştiren, karamsarlaştıran şey? Sanırım ilk önce; “çok değer verilen, gözünde büyütülmüş, hayranı olunmuş, model alınmış kişilerin, bir anda anlaşılamaz hale gelmeleri, “saçmalamaya başlamaları” dır. En basit şeyleri yapamaz, kardeşini hatırlayamaz, evinin yolunu bile bulamaz hale gelmeleri, inatçı-suçlayıcı, söz dinlemez bir kişiliğe bürünmeleri, yani yükseltildikleri yerden aşağılara inmeye başlamalarıdır.” Diye düşünmekteyiz. Hepsi için aynı olmamakla birlikte, Alzheimer hasta yakınlarında gözlemlediğim, kendilerinden dinlediğim, tanık olduğum bazı düşünce, tutum ve davranış değişiklikleri şöyledir:
1. Hastalığı kabullenememe: Hastalık kendini yeni yeni göstermektedir. Olamaz, bu bir tesadüftür, bu gördüğüm, duyduğum gerçek olamaz, bunlar herkeste görülebilir gibi düşünce süreçleri yaşanır. Doktora gitme gereği de duyulmayabilmektedir.
2. Çevreden saklama eğilimleri: Yine hastalığın ilk ortaya çıktığı zamanlardır. Genelde çevreye açılmaz, kimseyle paylaşılmaz, ne derler, ne düşünürler vb. soruların cevapsız kaldığı psiko sosyal bir süreçtir.
3. Hastalığı kabullenme, tedavisi için çareler arama: Hastalığın ciddi olduğunu, aile ilişkilerine ve günlük yaşantılarına olumsuz etkileri olduğunu görüp çözüm üretmek üzere harekete geçme evresidir.
4. Bilgi edinme, kendini yetkinleştirme, diğerlerini arama: Alzheimer hastalığı üzerine gerekli donanım ihtiyacı vardır. Bu yönde bir kez hareket edilince yol açılmakta ve bu alanda faaliyet gösteren kurumlar, gönüllü kuruluşlar, guruplar ziyaret edilmekte, bir çok kaynağa ulaşılabilmektedir. Genetik olup olmadığı bu evrede gündeme getirilmekte genellikle. Kendisi veya yakınları için neler yapılabileceği de bu dönemde araştırılmaktadır.
5. Hastasına sahip çıkma, kendini adama: Alzheimer lı hasta genelde yalnız bırakılmakta, tanıdıklar, akrabalar, eş-dost, arkadaşlar “yaaa onu o vaziyette görmeye dayanamıyorum” gibi nedenler göstererek veya da göstermeden uzaklaşmaktalar. Bakım işi kardeşler arasında sorun olmakta yine de genelde, bir kişinin üstünde kalmaktadır. O kişi hem diğer kardeşlerini suçlamakta, acizlenmekte ancak zamanla da bakım işinden vazgeçemez duruma gelmektedir. Yani hasta yakınlarından birisi kendini hastasına adama eğilimine girmektedir. Bu kişiler, hastanın vefatından sonra boşlukta kalmakta, o sürekli şikayet ederek mızmızlandıkları koşulları yani hastasını yeniden aramaktadırlar…
Alzheimer yakını olmak zordur. Alzheimer bakımını üstlenen kişinin sürekli bakım vermesi imkansız gibidir. Mutlaka arada kendisine boş zaman yaratılması, dinlendirilmesi zorunluluğu vardır.
Alzheimer lı hastalarımıza daha iyi bakım, hizmet veya yardım yapabilmemiz için, bu konuda da bilgi sahibi olunması gerekmektedir. Belki Alzheimer hastalığının kitabını yazamayacağız ama genelde gözlemlediğimiz davranışlardan, hasta dosyalarına düşülen notlardan, diğer hasta yakınları ile olan iletişimlerimizden, bire bir çalıştığımız Alzheimer lı hastalardan edindiğimiz bilgilerden de bir fikir sahibi olabiliriz. Şöyle diyelim: Alzheimer li bir hasta nasıl davranır? Bu düşünce, tutum ve davranışları öğrenmeliyiz. Bu bilgiler hastalarımızı anlamamızı, hastamızla iletişimlerimizi ve doğal olarak da yardımcı olma işimizi kolaylaştıracaktır. Bilmez isek çözemeyiz. Bilir isek çözüm daha kolay olur.
Hasta yakınlarına önerilerimiz bitmemiştir. Ancak öncesinde Alzheimer lı hastalarda gördüğümüz tutum ve davranışları özetleyelim ki daha kolay anlatıp anlayabilelim. Ama bir başka yazıda görüşmek dileklerimle....
YORUMLAR