Değerli okur kardeşlerim! İstemek talep etmesini bilmek bir kabiliyet ve hünerdir. Dinlemek, sabretmek, anlatılanları anlayabilmek bir sanat ve zerafettir. Anlatılanı bilir olsanız dahi karşı tarafın anlatmasına izin vermek marifettir. Bu anlamda anlatılan güzel bir hikayeyi sizlerle paylaşmak istiyorum…
Padişahın biri veziriyle birlikte gezintiye çıkmış. Gezi sırasında bir köye gelmişler. Küçük, şirin bir evin önünde oturmuş, örgü ören bir genç kız görmüşler. Padişah kızın yanına yaklaşıp sormuş: “Merhaba kızım. Baban evde mi? ”Kız:“ Babam evde yok! Azı çok etmeye gitti. ”Padişah: “Annen evde mi? ”Kız: “Annem de evde yok! O da biri iki etmeye gitti.” Padişah: “Kızım eviniz çok güzel ama bacası eğri. ”Kız: “Bacası eğridir ama dumanı doğru tüter. ”Padişah :“Sana bir kaz yollasam yolar mısın?” Kız: “İzninizle en ince tüylerine kadar yolarım! ”Padişah kıza “Öyleyse selametle kal!” deyip, veziriyle tekrar yola koyulmuş.
Saraya varınca padişah vezirine sormuş :“Kız ile ne konuştuğumuzu anladın mı?” Vezir :“Doğruyu söylemek gerekirse anlamadım padişahım, demiş. Padişah: “O halde tez vakitte git öğren! Yoksa seni vezirlikten azlederim!” demiş. Vezir telaşla fırlamış. “Nasıl öğrenirim?” diye düşünürken, en iyisi ilk ağızdan bilgi almak deyip, gitmiş padişahın konuştuğu kızı bulmuş. Vezir:“ Aman kız, hanım kız!…Biz bu gün yanımda biriyle senin yanına gelmiştik. Yanımdaki kişi seninle sohbet etmişti. O sohbette konuştuklarınız ne anlama geliyordu? Onları bana bir anlatıver. Sonra benden ne dilersen dile” Kız: “Konuştuklarımızı açıklarım ama her cevap için on altın isterim.” der. Vezir kabul eder ve Kız anlatmaya başlamış: “O amca bana babamı sorduğunda “Azı çok etmeye gitti” demekle; babamın çiftçi olduğunu, tarlaya tohum ekmeye gittiğini anlatmak istedim. ”Bunun üzerine Vezir on altını verir, kız devam eder.“O amca annemi sorduğunda “Annem biri iki etmeye gitti” demekle; annemin ebe olduğunu, doğum yaptırmaya gittiğini anlatmak istedim.” Kız vezirden on altın daha alır ve devam eder. “Amca “Eviniz çok güzel ama bacası eğri” demekle; benim güzel olduğumu ama gözlerimin şaşı olduğunu söyledi. Ben de “Bacası eğridir ama dumanı doğru tüter” diyerek; şaşıyım ama gözlerim iyi görür demek istedim. ”Vezir kıza on altınını verir hemen lafa girer. “Peki o zaman “Sana bir kaz yollasam yolar mısın? demekle ne söylemek istedi.
Kız bunun üzerine tebessüm edip devam eder. “O kazda sizsiniz.” der. öğrenmek için bana onlarca altın verdiniz!…
Diğer bir hikayede ise insanlığın yaşadığı tüm zamanlarda, maalesef tarımda ekonomide iktisadi ve sosyal hayatta olan zincirleme işlerin bir çoğunda aktaracağım hikayede yanlışlar yanlışları beraberinde getirir. Buna bir örnek teşkil etmektedir. Şöyle ki:
Kral tahtta iken, açık olan pencereden bir ses gelir: “Güzel elmalarım vaaaaaar!” İhtiyar bir kimse at arabasında elma satıyor. Etrafında kalabalık müşteriler. Kral pencereden bakar canı ema çeker ve Vezirini çağırır: “Al sana beş altın der koş bana elma al getir. ”Vezir, yardımcısını çağırır: “Al sana dört altın, koş elma al getir. ”Yardımcı, saray sorumlusunu çağırır: “Al sana üç altın, koş elma al getir. ”Saray Sorumlusu muhafız komutanını çağırır: “Al sana iki altın, koş elma al getir. ”Komutan nöbetçiyi çağırır: “Al sana bir altın, koş elma al getir.” Nöbetçi ihtiyarı yakasından tutar ve:“Hey sen, ne bağırıyorsun? Burası han mı? Yoksa saray mı? Defol buradan. Arabana da elmalara da el koyuyorum!” der. Nöbetçi, muhafız komutanına döner: “Amirim al, bir altına yarım araba elma. ”Komutan, Saray Sorumlusuna döner: “İşte, iki altına bir çuval elma.” Sorumlu, Vezir Yardımcısı'na döner: “İşte, üç altına bir torba elma. ”Vezir Yardımcısı, Vezir’e döner: “İşte, dört altına yarım torba elma. ”Vezir, Kralın huzuruna çıkar: “İşte Kralım, buyurun, beş elma getirdim ”Kral tahtına oturur ve düşünür :“Beş elma-beş altın. Bir elma, bir altın ve halk elmalara hücum ediyor...! Demekki vatandaşın durumu çok iyi. Bu halkın vergilerini hemen arttırmam lazım!'' diye düşünmüş…
Selam ve Dua ile Kalın…..
-
YORUMLAR