SEN ÇAĞLARI
Kim okudu ve kim yazdı, söz izleri var fazladan gülen yüzünde? Süzülür alt alta sıralı cümleler yanaklarından gamzene. Okumak mı dedin? İlk göz göze gelmeye gör...
Hak edilmişliğim nasıl? Nasıl olsun yüzün cümlesine pekişmiș gözlerin ve gözlerinden gözlerime bir yol ve bazen geçit vermez. Geçit vermeyen nedir, kendine yasaklı bir cümle kursam aynı mı bilmiyorum belki hoşuna gider. Yüreğin dolu ve ayakta gidecek kadar yer yok, bilmem yüz üstü sürünmen gerek! Sürünmek nereye kadar desem? Dikenli teller bitene kadar ve sonrası mayınlı! Afilli sözlerinle uç ve basmadan geç. Kanatlı kanatsız olur mu yüreğine uçmak? Ne âlâ yapabiliyorsan. Söz uçar, kalır aşk; iki adım benden, bir adım senden...
Dilhanem hasret prangalarından kurtulmaz ve dahi demir parmaklıkları ellerimle sıktıkça sen çağrıları düşer ahvâlime! Ne sen gelirsin ne de hâyâlin... Bu böyle mi devam edecek? Evet, bu böyle devam edecek ve sürgün yıllarım son nefesime kadar! Şimdi söyle, yılların yollara bölündüğü mü yoksa dağıldığı vakitte miyiz?
Senin şehrine gitmek cümle cümle kolay olsaydı keşke! Gidişim mi? Birkaç cümlede oradaydım. Gel demek kolay değil, gelme demek de... Biliyor musun, çağrılar başka çağrışımlar başka! Düğümlenir boğazına söyleyemezsin, mevzuyu biliyorum diyen biri çıkar uzaklardan ve ertelenir gene zaman suskuları. Doğrudur şair diyorlar bana, seninde şiirden kalır yanın yok Asena... Böyle sözler geçiyordu bir şiirimde lâkin kozmik randevular bitti şiirden gün alan vaktim yok, artık duygular akıyor kendi mecrasına șerha șerha.
Uzak düşlerin uzayan vaktine vaktinden önce gel deme lüksün var mı? Yok diyeceksin, belki de hiç gelme diyeceksin! Ne desen de hâyâline sarıldım; biri açık, iki bardak çayın!
Yüksel Köker
YORUMLAR