Yavrularına hem ana hem baba olan sen hayatımın onurlu kadını. O gün hastalanıp hastaneye yattığında, benim gara oğlan dediğin Konya Şehir Hastanesi doktorun sayın Selçuk Öztürk ,teyzenin kalbine pil takılacak dediğinde, hayat gözümde ne kadar anlamsızlaşmıştı. Sen içerde yoğun bakımda, ben dışarda ağır yaralı. Yok dedim, yok, bu kadar mıydı ömür, bu kadar yalan mıydı hayat. Bir taraftan senin korkunu yenmeni sağlayacak sözler söylerken, diğer taraftan içimdeki kara bulutlar gibi dolaşan acıyı kundaklara beleyip sallamaya çalışıyordum. Hadi uyu dedim içimdeki acıya, şimdi zamanı değil, şimdi güçlü olma zamanı. Sen evin büyüğüsün, sen böyle yıkılırsan nasıl toplanacaksınız.
Senin güçlü bir anne olduğunu biliyordum, dedim hiçbir şey olmaz, sağ salim çıkar ameliyattan ama diğer bir iç sesim de bu son görüşün olabilir diyordu. Son bir yıl içinde insan tekrar tekrar sınavdan geçer mi geçiyor işte. Birincisi seni doktora götürdüğümde teyzenin kalbi durmak üzere, ambülansla hastaneye gitmelisiniz dediğinde, İkincisi ise doktoran risk var elbet, her ameliyat risklidir dediğinde. Her ikisinde de hayat gözümde sıfıra düştü. Ne kadar anlam yüklediysem hayata, kendi tezimi kendim çürüttüm.
Sedye de çaresiz gözlerle guzularına bakışın hiç gözlerimin önünden gitmiyor. Hele o bana bakışın, üzgün müyüm diye. Yine her zaman ki rolümü oynamıştım sana gülümseyerek. Anne korkma basit bir ameliyatmış, deri altına pil yerleştirecekler, risk yok. Şöyle başını çevirip bir baktın ki, o bakış sanki son bakış gibi geldi. Baktın ben gülümsüyorum, sanki için bir ferahladı gibi geldi bana. O saatler nasıl geldi nasıl geçti bilmiyorum, bir de baktım sedyede geliyorsun.
Benim gara oğlan dediğin Şehir Hastanesi de sayın Doktor Selçuk Öztürk , gülümseyerek anneniz iyi maşallah dediğin de ,Ah dedim, çok şükür Allah’ım çok şükür. Şimdi her ay seni gara oğluna doktoruna götürüyorum, gara oğlun iyisin teyze dediğinde daha iyi oluyorsun. Doktorumuz Selçuk Öztürk ' den ve senden Allah razı olsun, ömrünüz uzun olsun. Tedavinin yarısı iyi yürekli bir doktora denk gelmekmiş.
Pilli kalbinle değişen bir şey yok yine evlatlarım diye atıyor. Kanatlarını kocaman açıyorsun hepimizi kanatlarının altına topluyorsun. Öyle ya sen hem ana kanadı hem baba kanadı taşıyorsun. Seni yoran, üzen bir hayatı taşıyan kalbin, pil takılınca değişmeyecek elbet. Hassasiyetlerin, içine çöreklenip kalan acıların, gurbetteki guzuların, ölenlerin, kalanların, duaların hiç bitmeyecek.
Yirmi sekiz yaşında baba evine geri dönüp evlatlarına saçını süpürge yapan bir annesin. Sen benim hiç kapanmayacak yaramsın. Aile hasarı almış çocukların kalbi yamalı olurmuş, olsun varsın .
Anneler günün kutlu olsun. Pilli kalbinden, ak alnından, kınalı ellerinden öpüyorum.
Ana başta taç imiş, her derde ilaç imiş, bir evlat ne kadar pir olsa da anaya muhtaç imiş……
Pilli kalbin güneşi bize taşısın, pencere çiçekleri gibi senin korunaklı kollarında kalalım, duan üstümüzden hiç çekilmesin, sen hep bizim başımızda ol olur mu.
Tik tak, tik tak, nasıl da evlatlarım diye atıyor bak. Zaman bir çocukluğumuza, bir şimdiye, bir sonraya sarıyor. sonrasına dayan, sonrasına diren. Bir evin anası gitti mi, o evin her şeyi arkasından ayaklanır gider. Sen de gitme bizden olur mu…..
YORUMLAR