PROF.DR.HÜSEYİN MUŞMAL

PROF.DR.HÜSEYİN MUŞMAL

[email protected]

Beyşehir Gölü'nün Güncel Durumu, Sorunları ve Bazı Çözüm Önerileri

17 Haziran 2025 - 00:01

İlk çağlardan itibaren yoğun yerleşmelere sahne olan sulak alanların çevresinde yaşayan insanlar, nüfus artışına paralel olarak bu bölgelerde kontrolsüz bir şekilde yaptıkları saz ve ağaç kesimi, tarımsal faaliyetler, uygunsuz yapılaşmalar sebebiyle zamanla su kaynaklarının doğal dengesinin bozulmasına ve çeşitli çevre sorunları yaşanmasına neden olmuşlardır.

Bu bağlamda benzer müdahalelerin etkisiyle Anadolu’nun en büyük tatlı su kaynağı durumunda olan Beyşehir Gölü de çok ciddi boyutlarda çevre sorunları ile karşı karşıya kalmıştır.

Bu durum Beyşehir Gölü Havzası’nda ekosistemin doğal işleyişini bozmuş, su akışında değişme ve kirlenmeler başlamış, erozyon nedeniyle toprak taşınan gölde başka faktörlerin de etkisiyle su kaybı yaşanmış, neticede Beyşehir Gölü kuruma tehdidiyle yüzleşmeye başlamıştır.

 Beyşehir Gölü’nün çekilmeye başladığı günümüzde, bu çekilmenin çevrede yaşayan insanlar ve canlılar üzerindeki etkileri hakkında çeşitli araştırmalar yapılmaktadır. Coğrafi olarak göller bölgesinde bulunan gölün büyük bir bölümü Konya, küçük bir bölümü de Isparta il sınırlarında yer almaktadır.

Adını güneydoğu kıyısında kurulan Beyşehir’den alan gölün Isparta’ya uzaklığı 140 km iken, Konya il merkezine uzaklığı 96 km’dir. Beyşehir Gölü, Güney ve Batısında Toros Dağları, Doğusunda Erenler, Güneydoğu Kuzeybatı yönünde ise Anamas ve Sultan Dağları ile çevrili tektonik bir çökeltide yer almaktadır.

Bu itibarla Beyşehir Gölü Güney ve Batı yönlerinden Anamas Dağ silsilesi tarafından sınırlandırılmıştır. Kuzeyde ise Sultan Dağları ve volkanik bir oluşum olan Erenler Dağı vasıtasıyla Beyşehir Gölü Havzası İç Anadolu’dan belirgin bir şekilde ayrılmaktadır.
Beyşehir Gölü’nün Batısında kıyı görüntüsü dik ve yüksektir. Bu kesimde dik kıyıların kesintiye uğradığı bölgelerde Yenişar Ovası uzanmaktadır.

Beyşehir Gölü’nü Güney ve Doğudan sınırlayan kıyılar ise alçak kıyılardır.
 Burada hafif eğimli olan kıyıların gerisinde Batı yönünde Yeşildağ ve Doğu yönünde Kıreli ovaları uzanmaktadır. Deniz seviyesinden yüksekliği 1121 m ve yüzölçümü 651 km² olan gölün Kuzeybatı-Güneydoğu doğrultusunda uzunluğu 50 km, buna dik doğrultudaki genişliği ise yaklaşık 18–20 km arasındadır. En geniş yeri Kaşaklı Körfezi ile Çiftlik Köyü arasında olup yaklaşık 26 km dir.

Bununla beraber Kuzeybatıdan Güneydoğuya gidildikçe Akburun ve Gölyaka (Hoyran) köyleri arasında genişlik 14 km’ye kadar düşmektedir. Bazı kaynaklarda, gölün en derin yerinin 12, 14 ve hatta 15 m olduğu ifade edilmektedir.

 Ancak söz konusu kaynaklar ortalama göl derinliğinin 8-9 m civarında olduğu üzerinde müttefiktir. Günümüzde bu derinlik bir-iki metreye kadar düşmüştür.
 Beyşehir Gölü halk arasında “Uluarık” olarak adlandırılan ve kaynaklarda Beyşehir (Çarşamba) Çayı ismi verilen gideğeni vasıtasıyla Güneydoğu istikametinde yaklaşık 60 km kat ederek Suğla (Karaviran) Gölü’ne oradan da Konya Ovası’na ulaşmaktadır.
1908–1914 yılları arasında yapılan Konya Ovası Sulama Projesi kapsamında eşik kotu 1121,03 m olan regülatörün inşası ile Beyşehir Çayı kontrol altına alınmıştır.
Beyşehir Gölü, 4200 km²’lik bir drenaj sahasında yüzey yağışları, dağlara inen kar ve yağmur sularının oluşturduğu dereler ve göl tabanından gelen yeraltı suları tarafından beslenmekteydi. 651 km²’lik bir alana sahip olan Beyşehir Gölü kendi alanından 6-7 kat daha büyük bir alandan su toplayabilmekteydi. Beyşehir ve Suğla göllerini barındıran ve Doğu ve Batıdan yüksek dağlarla çevrili olan su toplama havzasında göle su akışı sağlayan 30’a yakın dere bulunmaktaydı.

 Ancak bu derelerin bir kısmı kurumuş, bir kısmının gölet ve baraj yapımı gibi nedenlerle göle akışı kesilmiştir. Tarihi süreçte elde edilen verilere göre Beyşehir ve çevresinde en fazla yağışlar Aralık ve Ocak aylarında yaşanırken, göl seviyesinde en fazla yükselme Mayıs ayında gerçekleşmiştir. Bu durum Beyşehir Gölü beslenmesinde etkin rolü yalnızca yüzey yağışlarının değil, yeraltı sularının da oynadığını göstermektedir. Neticede yıllara göre değişmekle birlikte göldeki su seviyesinin Mayıs ayı başlarında azami dereceye ulaştığı, bu dönemden itibaren yağışların azalması ve buharlaşmanın artması sebebiyle Ekim ayı sonuna kadar su seviyesinin asgari noktaya gerilediği söylenebilir.
Göldeki su seviyesinin en yüksek noktalara ulaşması gereken Mayıs-Haziran ayları içerisinde bulunmamıza rağmen su seviyesi kritik eşiğin altına düşmüştür.
 Beyşehir Gölü Havzası’nda son yıllarda küresel ısınmaya bağlı olarak ve insan faktörünün etkisiyle gölü besleyen ayakların bent ve barajlarla kesilmesi ve gölden Konya Ovasına gölün ekolojik durumu gözetilmeksizin su gönderilmesine bağlı olarak su seviyesinde düşüşler görülmüştür.

Bu seviye düşüşleri yanında çevre köylerin kanalizasyon atıkları göle akmakta ve gölün kirletilmesinde büyük bir paya sahip olmaktadır. Ayrıca zirai ilaçlar ve gübrelerin yağmurlarla derelerden göle gelmesi de farklı bir kirletici unsur oluşturmaktadır.
 Tüm bu faktörlerin etkisiyle su seviyesinin düşmesine bağlı olarak bu kirletici unsurlar göl kıyı şeridi boyunca oksijensiz bir ortam oluşturmakta ve buna bağlı olarak çevreyi rahatsız edici bir koku da yayılmaktadır.

Ayrıca su seviyesinin çekilmesiyle göl bitkilerinin aşırı derecede çoğalması sonucunda göl çevresinde bataklıklar oluşmakta, otlanmaya, avlanmaya ve erozyona bağlı olarak göl tabanında balçıklar, otlar ve hayalet ağlardan oluşan ciddi bir kirlilik gelişmektedir.
 Dolayısıyla Beyşehir Gölü orta vadede yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu nedenle kısa vadede ilgili bilim adamları tarafından detaylı analizler ve incelemeler yapılarak çok gecikmeden bazı tedbirlerin alınması gerekmektedir.

Âcizane tarihi süreçten günümüze gölün ve adaların durumu ile ilgili çalışmalar yapan bir hemşeriniz olarak ben de aşağıdaki tedbirlerin bir an önce alınması gerektiğini düşünmekteyim.

Beyşehir Gölü Havzası’ndaki Sorunlara Bazı Çözüm Önerileri

 1-Beyşehir Gölü, daima uygun olan su seviyesi kotunda tutulmalı ve bu kot dönemsel olarak güncellenmelidir.
 2-Çiftçilerin mağdur olmaması, Konya Ovası’nda sulama yapılabilmesi ve bunun sürdürülebilmesi için Çarşamba kanalından akan su kontrollü olarak verilmelidir.
 3-Konya Ovasının sulanması için Beyşehir Gölü’ne olan ihtiyaç azaltılmalı ve suyun kullanım önceliklerine göre tahsisi ve alternatif su temin projeleri (Köprü Çay ve Manavgat Çayı’ndan istifade edilmesi gibi) yapılmalıdır.
 4-Beyşehir Gölü’nü besleyen akarsu ve kollarının önüne yapılan bent ve barajlar yeninden değerlendirilmeli, suların arazide kaybolması önlenmelidir.
 5-Beyşehir Gölünü besleyen derelere yerleşim yerlerinden akıtılan evsel (kanalizasyon) ve kimyasal atıklar durdurulmalıdır. Yerleşimlerin kanalizasyon sistemi tamamlanmalı, atıksu arıtma tesisleri yapılmalı ve düzenli olarak çalıştırılmalıdır.
 6- Katı atık aktarma istasyonları ve katı atık düzenli depolama tesisi kurulmalı, düzensiz katı atık depolama tesisleri kapatılmalıdır.
 7-Beyşehir Gölü Havzası’nın arazi ve sosyo-ekonomik vb. özellikleri dikkate alınarak suya ihtiyacı az olan ürünlerin ekimi teşvik edilmelidir.
 8-Organik tarım uygulamaları mümkün olduğunca yaygınlaştırılmalıdır.
 9-Tarımda salma sulama yöntemleri yerine basınçlı sulama sistemlerine geçilmelidir. 
 10- Hayvan gübreleri kontrollü olarak bir depolama alanında toplanmalıdır.
 11-Öncelikle göl çevresinde olmak üzere tarımda kullanılan zirai ilaç ve suni gübrelerin toprak ihtiyacını karşılayacağı kadar kullanılması sağlanmalıdır.
 12-Gölün fauna ve flora yapısının korunması konusunda acilen tedbirler alınmalıdır.
 13-Yağış artışını sağlamak amacıyla göl çevresinde yoğun ağaçlandırma yapılmalıdır.
14-Beyşehir Gölü’nde dip temizliği yapılmalı, balçıklar ve hayalet ağlar toplanmalıdır.
15-Bu çerçevede daha hızlı ve etkili kararlar alabilmek için gölün tek elden bir alan başkanlığı vasıtasıyla yönetimi sağlanmalı ve bunun için “Beyşehir Gölü Alan Başkanlığı” kurulmalıdır. 


 


 

YORUMLAR

  • 0 Yorum