Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı, düşünür, devlet adamı ve insan hakları savunucusu Aliya İzetbegoviç’i, vefatının 22’nci yıldönümünde rahmetle ve minnetle anıyoruz. Aliya İzetbegoviç, yalnızca Bosna halkının değil, tüm insanlığın vicdanını temsil eden bir liderdi.
Hayatı boyunca adalet, özgürlük ve insan hakları mücadelesinden taviz vermeyen Bilge Kral, bizlere sadece siyasi miras değil, aynı zamanda ahlaki ve entelektüel bir miras da bırakmıştır. Bugün, onun fikirlerine ve duruşuna her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeyiz.
Aliya, savaşın en karanlık günlerinde bile umut olmayı başaran, halkına direnç ve dirayet aşılayan bir liderdi. Gençliğe olan inancı, kitapları ve mücadelesiyle bizlere yol göstermeye devam ediyor. Onun, 'Özgürlüğü olmayan bir insanın ahlaki sorumluluğu da yoktur' sözü, hala kulaklarımızda çınlamaktadır.
Tarihin Sınır Taşlarından Biri
Tarih, adalet uğruna bedel ödemeyi göze alan liderleri nadiren doğurur. Bu liderlerden biri, Bosna’nın çetin topraklarında filizlenen bir fikir adamı, bir dava insanıydı: Aliya İzetbegoviç. Savaşın, zulmün ve umudun iç içe geçtiği bir dönemde, halkına yalnızca liderlik etmedi; onları insan kalmaya davet etti. Onun adı artık yalnızca bir siyasetçinin değil, aynı zamanda bir ahlak pusulasının da adı oldu.
Zindandan Saraya: Mücadelenin Sessiz Çığlığı
Aliya, düşünce suçundan yargılandı, zindanlara atıldı. Fakat o demir parmaklıklar ardında bile kalemini bırakmadı. "Doğu ile Batı Arasında İslam" gibi eserleri, bir medeniyetin köklerini sorgulayan ve onu yeniden diriltmeye çalışan metinlerdi. İslam’ı yalnızca bir inanç sistemi değil, aynı zamanda bir ahlak ve sorumluluk manifestosu olarak gördü.
Savaşın Göbeğinde Bir Vicdan
1992’de başlayan Bosna Savaşı, yalnızca toprakların değil, insanlığın da sınandığı bir dönemdi. Aliya, o yıllarda hem halkının Cumhurbaşkanı hem de vicdanıydı. Katliamlar karşısında öfkeye değil, direnişe çağırdı. Savaşın en karanlık günlerinde bile “Biz savaşmayacağız, ama savunacağız” diyebilen bir cesarete sahipti. O, düşmanını bile insan görmekten vazgeçmeyen bir merhametin temsilcisiydi.
“Liderliği, Bir Uyanış Çağrısıydı”
Aliya'nın sözleri, kurşunlardan daha derin izler bıraktı. "Ölmek kolay, yaşamak zor; ama şerefle yaşamak en zorudur" diyen İzetbegoviç, yaşamayı sadece biyolojik bir süreç değil, bir duruş olarak gördü. Onun liderliği, sadece Bosna için değil, tüm İslam dünyası için bir uyanış çağrısıydı. O, mazlumun yanında durmanın ne anlama geldiğini gösterdi, sadece Bosna'nın değil insanlığın vicdanına seslendi.
Mirası Kime Emanet?
Aliya, arkasında bir servet değil; bir fikir, bir ideal ve sarsılmaz bir duruş bıraktı. Bugün onu anmak, sadece geçmişi hatırlamak değil; geleceğe nasıl bir dünya bırakmak istediğimizi sormaktır. O, bize yalnızca bir ülkenin nasıl savunulacağını değil, bir insanın nasıl onurla yaşaması gerektiğini öğretti.
Yalnızca Bir Lider Değil, Bir Rehber
Aliya İzetbegoviç, mezar taşına yazılan şu sözle hayatını özetledi: "Her şeye kadir olan Allah’a hamdolsun." O, bir dava adamıydı; ama sadece kendi halkı için değil, zulme uğrayan herkes için. Onu anlamak, sadece tarihi değil, insanı anlamaktır.
Halen başkanlık görevini büyük bir onurla yürütmekte olduğum, Aliya İzetbegoviç Kültür, Sanat ve Eğitim Derneği (AKSED), Aliya İzetbegoviç’in hayat felsefesini, düşüncelerini, İslam’a katkılarını, Boşnak halkının önderi olarak örnek alınacak liderlik ruhunu gelecek kuşaklara aktarmak. Buna bağlı olarak kültür, sanat, eğitim, aile, sağlık, sosyal ve yardımlaşma alanlarında sivil toplum faaliyetlerinin etkinleştirilmesi ve geliştirilmesini sağlamak ve bu konuda çalışmalar yapan kişi ve kuruluşlara da destek vermek amacıyla 2016 yılında kuruldu. Amacımız Bilge Kral’ı yıllar geçtikçe düşüncesiyle, dava duruşuyla ve liderliği ile anılmasını sağlamak.
YORUMLAR