2025 yılında, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) 24. kuruluş yıldönümünü kutlarken, Türk siyasi tarihi için benzersiz bir dönüm noktasına işaret ediyor: 22 yıl aralıksız iktidar. Bu, cumhuriyetin çok partili hayata geçişinden bu yana hiçbir partinin erişemediği, hatta yaklaşamadığı bir başarı. Bu uzun soluklu iktidar, sadece bir partinin zaferi değil, aynı zamanda Türkiye'nin son yirmi yılını şekillendiren, siyasi, ekonomik ve toplumsal dönüşümlere damgasını vuran bir sürecin de özeti niteliğinde.
AK Parti'nin bu başarısı, kuşkusuz sadece tesadüflere dayanan bir durum değil. Partinin ilk yıllarında, Türkiye'nin o dönemde içinde bulunduğu derin krizlerden çıkış arayışına cevap vermesi, siyasi istikrar vaadi, ekonomik reformlar ve Avrupa Birliği'ne (AB) tam üyelik hedefi gibi söylemler, geniş kitlelerde karşılık buldu. Özellikle 2002 yılında, koalisyon hükümetlerinin getirdiği istikrarsızlık ve ekonomik darboğazlardan bıkmış bir toplum, AK Parti'nin "yeni siyaset" ve "istikrar" söylemine büyük bir umutla sarıldı.
Bu uzun iktidar, elbette ki Türkiye'nin çehresini kökten değiştirdi. Ekonomi alanında önemli altyapı projeleri, sağlıkta dönüşüm programları, sosyal yardımların artırılması gibi somut adımlar, partinin tabanını genişletti ve ona sadık bir seçmen kitlesi oluşturdu. Ancak, 22 yıllık bir iktidar, kaçınılmaz olarak eleştirileri ve tartışmaları da beraberinde getirdi. Güçler ayrılığı ilkesinin zayıflaması, demokratik normlardan sapmalar, ifade özgürlüğü üzerindeki baskılar ve kutuplaşmanın artması gibi konular, partinin iktidarının ikinci yarısında daha sık gündeme geldi.
22 yıl, siyasi bir ömür için çok uzun bir süre. Bu süre zarfında AK Parti de, liderlik ve kadrolar açısından önemli değişimler yaşadı. Kurucu lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın partiyi dönüştürme ve yeni bir siyasi dil oluşturma yeteneği, bu başarının en temel unsurlarından biri olarak kabul ediliyor. Erdoğan'ın karizmatik liderliği ve hitabet gücü, partinin en zorlu dönemlerinde bile seçmenle kurduğu bağı korumasını sağladı.
AK Parti'nin 22 yıllık iktidarı, Türkiye'nin siyasi haritasını yeniden çizdi. Merkez sağın egemen olduğu siyasi yapıyı değiştirdi, muhafazakâr-demokrat bir kimlik inşa etti ve siyasi söylemi dönüştürdü. Bu süreç, Türkiye'de siyaset yapma biçimlerini, partilerin işleyişini ve seçmen-parti ilişkilerini kökten etkiledi.
Geleceğe Dair Bir Soru: Uzun İktidarın Mirası Ne Olacak?
22 yıllık iktidar, Türk siyasi tarihine "istikrar" ve "dönüşüm" kavramlarıyla damgasını vurdu. Ancak, bu uzun sürecin bıraktığı miras, sadece başarılarla değil, aynı zamanda çözülmesi gereken sorunlarla ve aşılması gereken zorluklarla dolu. AK Parti'nin bu süreçte elde ettiği kazanımları koruyabilmesi, ancak eleştirilere kulak vermesi, toplumsal kutuplaşmayı azaltacak adımlar atması ve demokratik değerleri güçlendirmesiyle mümkün olacak.
Bu tarihi rekor, aynı zamanda Türkiye'nin gelecekte nasıl bir siyasi sisteme sahip olacağı sorusunu da beraberinde getiriyor. AK Parti sonrası dönemde Türk siyaseti nasıl bir yol izleyecek? Yeni bir denge mi kurulacak, yoksa mevcut kutuplaşma daha da mı derinleşecek? Bu soruların cevabı, sadece AK Parti'nin değil, tüm siyasi aktörlerin alacağı tavırlara ve atacağı adımlara bağlı olacak.
AK Parti'nin 24. yıldönümü, sadece bir kutlama değil, aynı zamanda Türkiye'nin yakın tarihini anlamak, bugünü değerlendirmek ve geleceğe dair öngörülerde bulunmak için önemli bir fırsat sunuyor. Bu süreç, sadece AK Parti için değil, tüm Türkiye için bir muhasebe dönemi olmalı.
Konya Siyasetine Yeni Dinamizm
Konya’ya gelirsek, siyaset sadece meydanlarda atılan nutuklardan ya da kürsülerden yapılan açıklamalardan ibaret değildir. Asıl siyaset, sahadaki o görünmez çabadır; kapı kapı dolaşarak vatandaşa dokunan, sorunları dinleyen ve çözüm arayan bir gayrettir. Bu bağlamda, AK Parti Konya İl Başkanı Fatih Özgökçen'in yürüttüğü çalışmalar, Konya siyasetine yeni bir dinamizm ve genç bir soluk getirmiştir.
Özgökçen, siyasi kariyerine gençlik kollarından başlayan, teşkilatın her kademesinde görev almış bir isim. Bu durum, onun hem siyasetin mutfağını iyi bilmesini hem de tabanın beklentilerini doğru okumasını sağlıyor. Başta hukukçu kimliği olmak üzere, spor yöneticiliği gibi farklı alanlardaki tecrübeleri, onun sadece parti içi meselelerle değil, şehrin sosyal ve kültürel dinamikleriyle de yakından ilgili olduğunu gösteriyor.
Görev süresi boyunca, partisinin genel siyasetini Konya'ya yansıtmakla kalmayıp, şehrin kendine özgü ihtiyaçlarını da merkeze alan bir yaklaşım sergiledi. Konyaspor'un yönetimi sırasında sergilediği kararlı duruş ve kulübün ekonomik sorunlarına çözüm arayışları, onun sadece siyasi değil, aynı zamanda şehrin ortak değerlerine sahip çıkan bir lider olduğunu kanıtladı. Bu, sadece bir futbol kulübünün değil, aynı zamanda tüm bir şehrin moral ve motivasyonunun yükselmesi anlamına geliyordu.
Koltuk Siyaseti Yerine Halkla İç İçe
Özgökçen'in çalışmaları, yerel düzeyde vatandaşla kurduğu doğrudan iletişimle öne çıkıyor. Mahalle ziyaretleri, sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelmeler ve esnaf buluşmaları, onun koltuk siyaseti yerine halkla iç içe olmayı tercih ettiğini gösteriyor. Bu yaklaşım, siyaset kurumuna olan güveni tazelemeye ve vatandaşın sesinin duyulduğu hissini pekiştirmeye hizmet ediyor.
Ancak siyasi bir liderin en büyük sınavı, karşılaşılan zorluklar karşısındaki duruşudur. Fatih Özgökçen, hem ülkenin hem de Konya'nın gündemindeki kritik meselelerde parti duruşunu net bir şekilde ortaya koyarken, bunu yapıcı ve birleştirici bir dille yapmaya gayret ediyor. Partisinin "Türkiye Yüzyılı" vizyonunu benimseyerek, Konya'nın bu büyük dönüşümdeki rolünü vurguluyor.
Davaya Tutkuyla Adanmışlık
Özetle, Fatih Özgökçen'in AK Parti Konya İl Başkanı olarak yürüttüğü çalışmalar, siyasetin sadece bir görev değil, aynı zamanda bir tutku ve adanmışlık meselesi olduğunu gösteriyor. Genç, dinamik ve birleştirici kimliğiyle, Konya'nın geleceğine ışık tutmaya devam ediyor. Şehrin potansiyelini harekete geçiren bu enerji, önümüzdeki dönemde de önemli projelere ve gelişmelere zemin hazırlayacak gibi görünüyor.
YORUMLAR