Bir dilek hakkınız olsa ne isterdiniz? Ya da şöyle sorayım. Mutlu olmanız için size ne lazım? Hepimiz zaman zaman halimizden şikâyet ederiz. Elbette, çünkü insanız. Küçük şeylerden mutlu olabildiğimiz gibi küçük şeylerden yıkıldığımız, karamsarlığa kapıldığımız da olur. Her birinin geçici olduğunu bile bile üzüntümüzde boğuluruz. Biz dram seven bir toplumuz. Bazen üzülmek için yer ararız. Hâlbuki ki mutlu olmak için etrafımızdaki duvarların hepsini gözden geçirmemiz gerekir. Belki de dışarıyı gösteren, bakış açımızı değiştiren başka taraflardan bakmayı beceremiyoruz.
Aslında belki de meselemiz dünyanın geçici olmasını kabul etmeyişimiz. Yaşamak güzel ama zor iş, mutlu yaşamak daha da zor iş.
Size şişirilmiş bir balon verilse ardından iğneyle delinse ve “Havası bitene kadar bir dilek dile,” dense ilk neyi isterdiniz acaba? Hazırda bir dileğiniz, hayaliniz var mı? Günlük mü ömürlük mü peki?
Geçenlerde bir söyleşide gençlere şöyle dedim;
“Arkadaşlar, şu anda üç şeyin kıymetini çok iyi bilin; gençliğin, sağlığın ve zamanın. Bunlar geri gelmeyecek. İyi değerlendirmek lazım. Yirmi yaşına kadar ağır ağır ilerleyen zaman yirmiden sonra su gibi akıp geçiyor. Ne çabuk geçti diye hayıflanmayacağınız şekilde iyi planlama yapın.”
Zamanında bana bunları söyleyen oldu mu bilmiyorum. Söyledilerse de o yaşta elbette ciddiye almamışımdır. Ali Fuat Başgil’in “Gençlerle Başbaşa” kitabını genç iken okumamış olsam belki de yirmisinden önce bu kadar da planlama yapamayacaktım. İnsan büyüdükçe anlıyor bazı şeylerin kıymetini, yaşlandıkça anlıyor gidenlerin değerini.
Bir filozof demiş ki “Saçımı tararken sadece başımı düşünürüm,” işte bunu yapmak hayli zor. Hepimizin sorunları, kaygıları var ama sürekli bunu düşünmek başta beden ve zihin sağlığımıza ardından da gelecek planlarımıza zarar veriyor.
Şunu bilin ki üzerimize kimsenin mutluluk tozu serpeceği yok. O halde ne yapacağız? Yapmak isteyip yapamadıklarımız için çaba harcarken geçmişin pişmanlığına, geleceğin endişesine zihnimizi yormadan o ana odaklanacağız.
İnsan kendisinde olmayanı ister ya da olanın daha fazlasını. Bize küçüklükten beri kendinden aşağı olanlara bakıp mutlu olmayı öğretmeye çalıştılar. Oysa hayallere kavuşmak ancak tam tersiyle mümkün olabiliyor. Peki ya kavuştuğunuzda mutlu olabilecek misiniz? Yoksa o süreci de mi atlayacaksınız? Asıl mesele o yolda mutlu olabilmek.
Bugün hayata olumlu bakasım geldi. Bilmem size de hissettirebildim mi?
O halde ben dileğimi dileyeyim, sizin de size göredir dileğiniz. Balonun havası sönmeden zamanı değerlendirmek lazım.
Mutlu olun, mutlu kalın, selametle....
YORUMLAR