DOĞAN ARISOY

DOĞAN ARISOY

[email protected]

İNSAN BİLDİĞİNİN ÂLİMİ, BİLMEDİĞİNİN TÂLİBİDİR

17 Kasım 2025 - 23:08


İnsan, yaratılışı gereği öğrenmeye meyilli bir varlıktır. Bilgi, ona sadece akıl değil, aynı zamanda yön verir. “İnsan bildiğinin âlimi, bilmediğinin tâlibidir” sözü, bu gerçeği sade ama derin bir şekilde anlatır. Çünkü insan, neyi bildiğini fark ettiği anda olgunlaşır; neyi bilmediğini fark ettiği anda ise yola çıkar.

Âlim olmak sadece bilmek değil, bildiğinin hakkını vermektir. Zira bilgi, eğer hayata dokunmuyorsa, yalnızca zihinde bir yüktür. Gerçek âlim, öğrendiklerini hayatına taşır; bilgisini gösteriş için değil, fayda için kullanır. Fakat insanın kemali burada bitmez  bilmediğini bilmek, daha büyük bir kapı açar. O kapı, tâlib olma kapısıdır.

Tâlib, yani arayış içinde olan insan… Bilginin, hikmetin, hatta hakikatin peşine düşer. Çünkü bilir ki, öğrenmek bitmeyen bir yolculuktur. Her yeni bilgi, bir öncekini aşar; her fark ediş, yeni bir merak doğurur.

Tasavvuf ehli, bu sözü kalbin aynasında yorumlar: “Âlim, kalbinde yer etmiş bilgidir; tâlib, o bilgiyi hakikate dönüştürmek için yola koyulandır.” İnsan, hem âlimdir hem tâlib. Bildiğiyle yaşar, bilmediğiyle yaşlanır.

Aslında hayatın güzelliği de buradadır: Bildiklerinden sorumlu olmak, bilmediklerinin peşine düşmek. Çünkü insan, bilginin sonuna asla varamaz; ama arayışın içinde olgunlaşır.
Kısacası, insanın değeri, sahip olduğu bilgiyle değil; bilmediğini öğrenme iştiyakıyla ölçülür. Gerçek bilgelik, “biliyorum” demekte değil; “öğrenmeye devam ediyorum” diyebilmekte saklıdır.

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum