Su, canlı yaşamının temel taşı ve şah damarıdır. Dünyanın ve insan vücudunun yaklaşık %70’i, sudan oluşmaktadır. Fuzuli’nin Su kasidesinde, medeniyeti tek kelime ile tarifi yapılsa, sadece su denebilir, denilmiştir. İnsanoğlu, 60 gün aç, 6 gün susuz, 6 dk. nefessiz kalabilir ve daha sonra ölür. Soda ve ayran su yerine geçer, ancak, çay, kahve, meyve ve sebze suları suyun yerini tutmaz.
Hayatımızı idame ettirmemiz için can damarımız olan su, dolaşım ve sindirim sistemlerinin çalışmasında ana unsurudur. İnsan vücudunun dengesini sağlar, Vücudumuzda bulunan artık ve zehirli maddelerin atılmasında çok önemli bir görevi yerine getirir. Böbreklerin temizlenmesi, kan hacmini artırması, kalp ve damarların sağlıklı çalışmasına katkı sağlar. Cildi besler, solunum yollarını rahatlatır ve metabolizmayı hızlandırır. Ödemin atılması sağlar. Canlılar, bitkiler, hayvanlar ve ekosistemlerinin tamamı suya bağımlıdır. Su olmasaydı canlılar, insanlar, bitkiler ve hayvanlar yok olurdu. Onlar için yaşam da olmazdı.
Ancak su, hayati kaynağın önemi sadece biyolojik değil aynı zamanda, ekonomik, sosyal ve stratejiktir. Su, tarımdan sanayiye, şehirleşmeden enerji üretimine kadar pek çok alanın merkezindedir. Dünya çapında tatlı suyun %70’inden fazlası tarımda kullanılmaktadır. Sanayi ve enerji üretimde yüksek miktarda suya ihtiyaç duyar. Aynı zamanda su, hem doğal hem de stratejiktir
.
Ülkemiz sanılanın aksine su zengini bir ülke değildir. Kişi başına düşen yıllık su miktarı yaklaşık 1300 m3 civarındadır. Buda Ülkemizi su stresi yaşayan ülkeler kategorisine sokmaktadır.1700 m3’ten fazla su zengini, 1000 – 1700 m3 su stresi, 1000m3’den az su fakiri olunmaktadır. Yeraltı sularının aşırı derecede kullanımı özellikle Konya ovası olan bölgelerde obruklar oluşmakta yeraltı suları hızla tükenmektedir. Sulardaki kirlenmeler, endüstriyel atıklar, tarım ilaçları, yüzey ve yeraltı sularını kirletmektedir. Yaklaşık 2030 yılına kadar özellikle İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu su krizinin yaşanma riski yüksektir. Buna bağlı olarak, göç hareketleri ile sosyal huzursuzluklar artabilir.Bu sebeple, saniyede bir damla su, israfı, yılda 6 ton su kaybına neden olmaktadır. Bu itibarla damla sulama gibi su tasarrufu sistemlerinin yaygınlaştırılması, su havzalarının barajların, göletlerin anayasal güvence altına alınması gerekir.
Yerel yönetimler arası suların paylaşımlarına dair net yasalar geliştirilmeli, su havzalarının korunması hususu anayasal güvenceye alınması gerekir.Her seviyedeki kişilere su hakkında, çekirdek ailede, okulda su tasarrufu eğitimi verilmelidir.Her binada yağmur suyu toplama sistemleri teşvik edilmeli, lavabo ve banyo sularını kullanırken tasarrufa riayet edilmelidir.
Sonuç olarak; su geleceğin petrolüdür. Ülkemiz gibi su stresi yaşayan ülkelerde, bu konu sadece çevresel değil, aynı zamanda ulusal güvenlik meselesidir. Suyu korumak sadece devletin görevi değil, her bireyin olmazsa olmaz vazifesidir.
ABD’de, Rusya’da, İsviçre’de, Çin’de nehirler ile ayrıca Kur’an-ı Kerim de, Rahman suresinin 19-20, Furkan suresinin 53.ayetlerinde açıklandığı üzere, Cebelitarık boğazında, Akdeniz ile Atlas okyanusun suları birbirine temas etmesine rağmen karışmaması, bilim insanı olan, Kaptan Cousteau’yu hayrete düşüren ve Müslüman olmasına vesile olan da sudur.
Dünyada yaklaşık 263 nehir, devletlerin sınırlarını çizmektedir. ,İnsan beyninin %70’i, kemiklerimizin de, %31’i, sudur .Su, Dünyanın sıcaklığını düzenler., Gelecekte suyu yöneten, yaşamı yönetir. , Her damla su, bir neslin umudu olabilir dostlar…
YORUMLAR