DOĞAN ARISOY

DOĞAN ARISOY

[email protected]

ÇOCUK GÜLÜŞLERİNDEN YÜKSELEN DUA ; ŞİVLİLİK

22 Aralık 2025 - 22:58


Şivlilik… Bir kelimeden ibaret sanılır ama aslında Konya’nın sabah ayazında çocukların avuçlarında ısınan bir sevinçtir. Kandil gecelerinin bereketini, mahalle aralarının kardeşliğini, kapıların yalnızca kilitle değil gönülle de açıldığını hatırlatan kadim bir hatıradır. Şivlilik; paylaşmanın, merhametin ve birlikte sevinmenin adıdır.

Kandil akşamı yaklaştıkça evlerde tatlı bir telaş başlar. Anneler küçük paketler hazırlar; şekerler, bisküviler, kuru yemişler, bazen bir elma, bazen bir portakal… Her biri bir ikramdır ama asıl ikram, kapı aralandığında yüzlere yayılan tebessümdür. Çünkü şivlilikte verilen sadece bir yiyecek değildir; verilen, çocuğun gönlüne düşen sıcak bir hatıradır.

Sabahın erken saatlerinde sokaklar çocuk sesleriyle dolar. “Şivliiiik!” diye yükselen nidalar, soğuğu değil; kalpleri deler geçer. Beton duvarlar değil, gönüller çalınır. Kapıyı açan her büyük bilir ki bu ses masumiyetin sesidir. İçinde hesap yoktur, beklenti yoktur; sadece saf bir sevinç ve karşılıksız bir mutluluk vardır.

Şivlilik, dinî bir iklimin çocuk diliyle anlatımıdır. Kandil gecelerinin maneviyatı, minik ellerde somutlaşır. Büyüklerin camide ettiği dualar, çocukların sokakta taşıdığı neşeyle tamamlanır. Böylece ibadet yalnızca seccadede değil; kapı eşiğinde, avuçta ve bakışta da yaşanır. Din, çocuk zihnine korkuyla değil; sevgiyle yerleşir.

Özellikle 5–10 yaş grubu için şivlilik, bir eğlenceden çok daha fazlasıdır. Bu yaşlarda çocuk; paylaşmayı, teşekkür etmeyi, kapı çalmanın edebini, büyüğün duasını almanın kıymetini öğrenir. Aldığı bir şekerle yetinmeyi, verilenin bereketini bilmeyi fark eder. Şivlilik; ekranla büyüyen değil, sokakla tanışan; yalnızlaşan değil, cemiyet içinde yer bulan bir çocukluk inşa eder.

Bu geleneğin en kıymetli tarafı, zenginle fakiri aynı kapı önünde buluşturmasıdır. Veren de alan da aynı sevinci yaşar. Çocuk, ikramın kıymetini bilir; büyük, verdiğinin bereketini görür. Şivlilik, toplumu birbirine bağlayan görünmez ama sağlam bir bağdır.

Nineler, dedeler kapıya yaklaşan ayak seslerine kulak kesilir; çocukların başı okşanır, dualar edilir. Şivlilik, nesilleri aynı sevinçte buluşturan sessiz bir bayramdır. Bugünün çocukları için belki kısa bir oyun gibidir ama yıllar sonra hatırladıklarında o sabahın soğuğunu değil; kapıların sıcaklığını anımsayacaklardır. Çünkü şivlilik, insanın hafızasına değil; kalbine yazılır.

Bu yönüyle şivlilik, yalnızca Konya’ya özgü bir gelenek olarak görülmemelidir. Türkiye’ye ve İslam âlemine örnek olabilecek derinlikte bir değerdir. İslam’ın ikramı sadaka bilen, komşuluğu ibadet sayan, çocuğu rahmet olarak gören anlayışı bu geleneğin ruhunda canlıdır. Şivlilik; çocukları kuru nasihatle değil, sevinçle ve muhabbetle maneviyatla tanıştırır.

Şivlilik; kandil gecelerinin sokaklara taşan duasıdır. Bir avuç şekerle başlayan, bir ömür süren bir hatıradır. Ve her yıl yeniden hatırlatır bize şu hakikati: İyilik küçükken öğrenilir, paylaşarak çoğalır; yeter ki kapılar kapalı kalmasın.

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum