DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

[email protected]

VEFA  VE MERHAMET

05 Ağustos 2025 - 00:00

           Kıymetli okurlarım.! Allah Resulü; 8 yaşına girince çok sevdiği dedesi Abdulmuttalip vefat etti. Ancak vefat etmeden önce bu güzel torunu Hz. Muhammed'i emanet edeceği, evlatlarının hepsinin karakterini düşündükten sonra en yoksul olmasına rağmen en merhametli olan oğlu Ebu Talib’e torununu emanet etmişti. Ebu Talip vefatına kadar emanete sımsıkı sahip çıkmış, onu etrafındaki çakal karakterli insanlardan korumuş    ve kollamıştır. Özellikle eşi Fatıma hatun, kendi evlatlarından önce  itina ile bakımını yapar. İlk önce onun karnını doyururdu. Mahzun olmasını asla istemezdi. Allah Resulü de eve katkı olması hasebiyle, evin hayvanlarını otlatır, çobanlık yapardı. Ve hak vaki olup Fatıma hatun vefat edince Allah Resulü(s.a.v); “Bugün Annem öldü.” demiş. Sonrada gömleğini çıkarıp   ona kefen yapmış ve beraberinde kabre inerek bir müddet mezarında uzanmıştı. Sahabe bu duruma şahit olunca sorduklarında: “Ebu Talip’ten sonra bana iyilik eden bundan başka hiçbir kadın yoktur. Ahirette cennet elbiselerinden elbise giymesi için, ona gömleğimi kefen yaptım.. Kabre ısınması için de oraya kendisiyle birlikte uzandım.” Bu vefaya güzel bir örnektir.

        Hz. Ömer(r.a.) arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girer, derler ki, “ey halife bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü. Ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin.” Bu söz üzerine Hz. Ömer, suçlanan gence dönerek: “Söyledikleri doğru mu?" diye sorar. Suçlanan genç "Evet doğru" der. Bu söz üzerine Hz. Ömer: “Anlat bakalım nasıl oldu.?” diye sordu. Bunun üzerine genç anlatmaya başlar, der ki : “Ben bulunduğum yerde hali vakti yerinde olan bir insanım. Ailemle beraber gezmeye çıktım. Kader bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki, gören bir defa daha bakıyor. Hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım. Arkadaşların babası içerden hışımla çıktı. Atıma bir taş attı, atım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi. Bende bir taş attım babası öldü. Kaçmak istedim. Fakat maktülün çocukları beni yakaladı. Durum bundan ibaret.” dedi. Bu söz üzerine, Hz. Ömer; “Söyleyecek bir şey yok bu suçun cezası idam, madem suçunu da kabul ettin.” der. Bu sözden sonra delikanlı söz alarak: "Efendim bir özrüm var, ben memleketimde zengin bir insanım. Babam rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı. Buraya gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım. Şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için, Allah(c.c) indinde sorumlu olursunuz. Bana üç gün izin verirseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim. Bu üç gün için de yerime birini bulurum" der. Hz. Ömer dayanamaz der ki: “Bu topluluğa yabancısın  senin yerine kim kalır ki?" Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar der ki,"Bu zat benim yerime kalır. O zat, Hz. Peygamberin en iyi arkadaşlarından, Ebu Zer’den  başkası değildir.” Hz. Ömer Ebu Zer'e dönerek, "Ey Ebu Zer delikanlıyı duydun" der. O yüce sahabe "Evet, ben kefilim" der ve genç adam serbest bırakılır ve köyüne döner.

        Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur. Medine'nin ileri gelenleri Hz. Ömer'e çıkarak gencin gelmeyeceğini, dolayısıyla Ebu Zer'e verilecek idamın yerine, maktulün diyetinin verilmesini teklif ederler. Fakat gençler razı olmaz ve "Babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz" derler. Hz. Ömer kendinden beklenen cevabı verir ve der ki; “Bu kefil babam olsa fark etmez, cezayı infaz ederim."

Ebu Zer ise tam bir teslimiyet içerisinde der ki; “Biz de sözümüzün arkasındayız. ”Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür. Hz. Ömer gence dönerek der ki: “Evladım gelmeme gibi önemli bir fırsatın vardı neden geldin. Genç vakarla başını kaldırır; “Ahde vefasızlık etti demesinler diye geldim .”der. Hz. Ömer başını bu defa çevirir ve Ebu Zer'e der ki, “Ey Ebu Zer sen bu delikanlıyı tanımıyorsun, nasıl oldu da onun yerine kefil oldun? ”Ebu Zer ise, “Bu kadar insanın içerisinden beni seçti, insanlık öldü dedirtmemek için kabul ettim" der. Sıra davacı gençlere gelir ve "Biz bu davadan vazgeçiyoruz. ”derler. Bu sözün üzerine Hz. Ömer şöyle sorar: “Ne oldu biraz evvel babamızın kanı yerde kalmasın diyordunuz ne oldu da vazgeçiyorsunuz? ”Gençlerin cevabı muhteşemdir: “Merhametsiz insan kalmadı demesinler” diye. Ahde vefaya, sözünde durmaya  ve merhametli olmaya güzel bir örnektir.

        “Vefa; arkanda bıraktığını, giderken yabana atmamandır. Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet etmemendir.  Vefa; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almamandır.  Uhrevi  güzellikleri dünyaya satmamandır.”( Hz. Mevlana) Sevgi, dostluk ve bağlılıkta sebat etmek, sözünde durmak. Vefa, tutmak değil, dik durmaktır .Vefaya veda etmeyin, iyilik gördüğünüz insanları ve olayları unutmayın. Sizi yetiştiren; Anne-Baba dostlarına, öğretmen ve hocalarınıza vefanızı gösterin. Size iyilik yapan her kim olursa ona vefanızı gösterin. Hayvanlar dünyasına bakıldığı zaman birçok hayvanda vefa örneklerini bariz bir şekilde görürüz. Bazı İnsanlara  örnek olacak bir çok vakayı görebiliyoruz.

     Vefa, samimiyetin, imanın  ta kendisidir. Hatta eşi benzeri görülmemiş bir nankörlüğün içinde olanlar bile vefadan dem vurabilir. Vefa, kendini bilmektir. Dönüp bakmaktır. Unutmamaktır. Üzerimizde hakkı ve hukuku olan insanların zor zamanlarında, onların yanında olmaktır. Emeklerden, iyiliklerden ve sözlerden kurtulmanın en kestirme yolu, maalesef, vefasız olmaktır. Vefasız kimse, kıymetleri ve emanetleri, değerleri yok ederek ilerler. Oysa dünya taşınmaz maldır ve buradan götüreceğimiz şeyler; imanımız, yapılan amel, samimiyet dürüstlük ve ahlaktır. Kusur aramaya başlayan  kusursuz insan olmadığını algılayarak yaşamaktır. Kusuru vefasızlık olanın kusurunu örtmemek gerekir. Önce kendimizden başlamak sonra dalga dalga etrafa yaymaktır. Çünkü ahlaksıza, yaptığı ahlaksızlığı söylemezseniz, size ahlak dersi vermeye cüret edecektir. Kalbinde kin, kibir ve fesatlık olan kişi vefasızlığa da meyilli olur.

      Vefayı baş tacı yaparak hayatı yaşamak dilek ve temennisiyle. Selam ve Dua ile Kalın..

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum