DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

[email protected]

HİLFUL-FÜDUL CEMİYETİ 

30 Eylül 2025 - 00:00

             Peygamberimiz (s.a.v) daha risalet görevi verilmemiş, henüz 20 yaşlarındaydı. Mekke’de kabileler arasında sürekli çatışma ve savaşlar olurdu. Yüzlerce insan telef olup giderdi. Bu savaşlara verilen ficar sonuncusunda da  bir çok kişi  hayatını kaybetmişti. Bu savaşa  bizzat Hz. Muhammed katılmış, savaş alanında tarafında olan kabile savaşçılarına ok taşımıştır. İleriki tarihlerde kendileri bu ficar harbinden bahsetmiştir. Her an basit bir olay karşısında kabileler çatışmaya  hazır teyakkuz halinde olurdu. Toplumda ki bu karmaşık düzende, Mekke'ye dışarıdan gelen yabancı ve yerli olan masum, sahipsiz insanların can, mal ve namus emniyeti diye bir şey kalmamıştı. İsteyen istediğinin  malını alıyor bir kuruş ödemiyordu. Aciz ve güçsüz olan çevresi olmayan her an zulme maruz kalıyordu .Karşı koyma cesaretini gösteremiyorlardı. Bu vahşi manzaraya bir çare bulunması gerekiyordu. Namus ehli ve haksızlık karşısında vicdanları ızdırap duyanları ve fazilet sahibi insanların halletmesi gereken bu meseleleri düşünmeye sevketti. Bu konular istişare edilirken, bardağı taşıran son damla Yemenli Zebid  kabilesinden bir kimsenin bir deve yükü malının, şehrin ileri  gelenlerinden Aş. b. Vail tarafından gasp edilmese olayı oldu. Zebid’linin  yardım istemek amacıyla çaldığı  her kapı yüzüne kapatılıyor, fayda göremiyordu. Ebu Kubeys  Dağına çıkıp, tepesinden, uğradığı zulmü ve hakareti Mekke halkına yüksek sesle bağırarak yardım istedi. Daha önce bu konuların hallolması için kafa yoranlar, bu nidayı duyar duymaz. İleri gelenleri bir araya toplayan kişi Hz. Muhammed’in amcası Zübeyr oldu.
 
       Haşim, Muttalip, Zühre, Esed, Haris ve Teym oğullarının ileri gelenlerinden bir çoğunun iştiraki ile, zengin itibarlı ve en yaşlı olan Abdullah b. Cud'anın evinde  toplanarak Hilfu’l-Füdul Cemiyetini  kurdular. 
Toplantıda:
1.Mekke’de oturan veya dışından olsun zulme uğramış olmayacak. 
2.Mekke’de zulme asla meydan verilmeyecek. Zalime asla meydan bırakılmayacak. Müsamaha ve fırsat tanınmayacak. 
3.Mazlumlar,zalimlerden haklarını alıncaya kadar, mazlumlarla beraber hareket edilecek. 
Cemiyet üyeleri bu Ahit üzerine yemin ederek imza attılar.

      Hilfu'l Füdul  adını koymaları ise daha önceleri Mekke’de oturan Cürmüm kabilesinden Fazl isminde iki kişi ile Katüra  kabilesinden Fudayl’ın hadisesini “şehirde, zulme ve tecavüze meydan vermemek hususunda yeminde bulunmuşlardı. İsmini bu Fazl isminden yola çıkarak koymuşlardır. Cemiyet,ifa ettiği ilk iş Yemenli Zebid’linin ticaret maksadıyla getirdiği malı gasp  eden As b. Vail den geri alınması olmuştur. Bu ahlaki cemiyet o dönemlerde yazılı olarak kayda geçen anlaşmaların ilklerindendir. 

       Allah Resulü, yaşlılardan oluşan bu cemiyete amcaları ile birlikte genç yaşında üye olmuştur. Çünkü o, “güzel ahlakı tamamlamak” maksadıyla gönderildiği için güzel ahlaka vasıta olan her gayrete kendisi de katılmıştır. Allah Resulüne risalet geldikten sonra bu  cemiyete katılmış olmaktan duyduğu memnuniyeti şu ifadelerle beyan eder. “Abdullah b. Cuda’nın   evinde yapılan yeminleşme' de  bende bulundum. Bence o yemin kırmızı tüylü develere sahip olmaktan daha sevimlidir! Ben ona İslamiyet devrinde bile çağrılsam icabet ederim.”Hz. Peygamberimizin bu sözü günümüz Müslümanları içinde muhteşem bir ölçüdür. Zulme ve haksızlığın her türlüsüne karşı ırk, renk, dil, din ayrımı yapmadan mücadele etmek ve mücadele eden insanlara yardımcı olmak bir insanı görevdir. 

Kısacası mazlumlara karşı önce insan sonra Müslüman olarak ne yapmamız gerekiyorsa onu yapalım. Elbette “Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste.’Bu çıkacak aheste de bulunmamak dileği ve temennisiyle Selam ve Dua ile Kalın…

YORUMLAR

  • 0 Yorum