DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA

[email protected]

EBU LEHEB'İN İBRETLİK SONU.-1-

24 Kasım 2025 - 22:44

  Peygamber efendimiz (s.a.v)’in amcalarından. Müslümanların azılı düşmanı olan, asıl adı Abdüluzza bin Abdulmuttalib  künyesi ise (Ebu’l-Utbe’dir.) Yeğeni Hz. Muhammed'e çok eziyet edip, kin beslemesi ve onunla alay etmesi sebebiyle  alev babası, yani cehennemlik manasına, Ebu  Leheb lakabıyla bilinir. Bu lakabı, Kur’an-ı kerimde zikredilir. Peygamber efendimiz, Kur’an-ı kerim okuyarak, insanları Müslüman olmaya çağırırken, Ebu  Leheb arkasından dolaşır; “Sakın O’na aldanmayınız, sözüne inanmayınız” deyip onların Müslüman olmalarını engellemeye çalışırdı. Bedir muharebesine katılmadı. Müşriklerin Bedir’de yenilmelerine üzüldüğünden dolayı, Adese denilen çiçek hastalığına yakalandı. Yedi gün sonra kimse yanına yaklaşamadı ve koktu. Çok feci bir şekilde Mekke’de öldü. Evlatları Mekke dışına çıkararak üzerini taşlarla kapattılar.

      Abdülmuttalib’in on iki oğlundan birisi olan Ebu Leheb’e, Resulullah efendimizin dünyaya geldiğini, cariyesi Süveybe; “Kardeşin Abdullah’ın bir oğlu oldu” diyerek müjdeledi. Bu habere sevinen Ebu Leheb; “O’na süt vermek şartıyla seni azad ettim” dedi. Böylece Resulullah’ın ilk süt annesi Süveybe oldu. Bunun için Ebu Leheb’in azabı her Mevlid gecesinde biraz hafifletildiği  rivayet edilir. Mevlid gecesine sevinen, o geceye kıymet veren müminlere pek çok sevap verileceği buradan anlaşılmaktadır. Ebu Leheb,  Müslüman olmamış, akrabalarının da Müslüman olmalarına mani oluyor ve inananlara zulmediyordu. Risaletin 4.yılında, Hicr suresi 94.ayette Allah(c.c)“(Ey Habibim!) Sana emrolunan şeyi (emir ve yasakları) açıkla, hak ile batılın arasını ayır. Müşriklerden yüz çevir (onların sözlerine iltifat etme.” ayeti nazil olunca, sevgili Peygamberimiz, Mekkelileri açıktan İslam’a davet etmeye başladı. Bir gün Safa tepesine çıkıp; “Ey Kureyşliler!  Buraya geliniz, toplanınız.  Size mühim bir haberim var” diye seslendi. Bu davet üzerine, kabileler koşarak toplandılar. Hayret ve merak içinde beklemeye başladılar. Gelemeyenler de adamlarını göndererek niçin toplanıldığını öğrenmek istediler. Gelenlerden bir grup; “Ey Muhammed’ül-Emin! Bizi buraya niçin topladın, neyi haber vereceksin?” diye sormaya başladılar. Peygamber efendimiz; “Ey Kureyş kabileleri!” hitabıyla konuşmaya başladı. Herkes dikkatle dinliyordu. “Benimle sizin haliniz, düşmanı görünce, ailesine haber vermek üzere koşan ve düşmanın kendisinden önce ailesine ulaşıp zarar vermesinden korkarak, ya sabahah (düşman tarafından kuşatıldık,  sarıldık. Sabah vakti gelip çattı. Hemen çarpışmaya hazırlanın) diye haykıran bir kimsenin haline benzer. Ey Kureyş topluluğu! Ben size, şu dağın ardında bir düşman ordusu var, üzerinize hücum etmek üzeredir desem bana inanır mısınız?” buyurdu. “Evet inanırız. Çünkü senden şimdiye kadar doğruluktan başka şeye şahid olmadık. Senin yalan söylediğini hiç görmedik” dediler. Bunun üzerine Peygamber efendimiz, bütün Kureyş kabilelerinin ismini sayarak; “Ben, size geleceği muhakkak olan şiddetli azabın bildiricisiyim. Allah  bana en yakın akrabalarımı ahıret azabı ile korkutmamı emretti. Sizi, La ilahe illallahü vahdehu la şerikeleh (Allah birdir. O’ndan başka ilah yoktur) diyerek iman etmeye davet ediyorum. Ben de O’nun kulu ve Resulüyüm. Eğer buna iman ederseniz, Cennete  gideceksiniz. Siz; “La ilahe illallah” demedikçe, ben size ne dünyada bir fayda, ne de ahırette bir nasib sağlayabilirim” buyurdu.
 Dinleyenler  arasında bulunan Ebu Leheb; “Tebben leke (yazıklar olsun, bizi bunun için mi topladın)” diyerek yerden aldığı taşı sevgili Peygamberimize fırlattı. Çevresindekilere de; “Eğer Muhammed’in dediği doğruysa, ben mal ve evladımı feda edip, O’nun dediği azabdan kurtulurum” dedi. Diğerlerinden böyle bir muhalefet gelmedi. Aralarında konuşarak dağıldılar. Bu durum karşısında Peygamber efendimizin gönlü incindi. Allah, Resulünün gönlüne gelen kederi gidermek ve O’nu teselli etmek için Tebbet suresi nazil oldu.Ebu Leheb’in evi, Peygamber efendimizin evine yakın idi. Bunun için her fırsatta Peygamberimize eziyet ediyordu. Geceleri hayvan işkembelerini Allah Rasülü’nün kapısı önüne getirip atıyordu. Hatta bununla da yetinmeyerek, komşusu Adiy’in evinden ona taş atarak eziyet ederdi. Karısı Ümmü Cemil de ondan aşağı kalmıyor, topladığı dikenli ağaç dallarını Resulullah’ın mübarek ayaklarına batması için geçeceği yollara döküyordu.

     Peygamber efendimizin kızlarından hazret-i Ümmü Gülsüm, Ebu  Leheb’in oğlu Uteybe, hazret-i Rukayye ise öteki oğlu Utbe ile nişanlı olup, henüz evlenmemişlerdi. Tebbet suresi nazil olunca, kendisinin ve karısı Ümmü Cemil’in Cehennem’e gideceği bildirilen Ebu Leheb, oğulları Utbe ve Uteybe’ye; “O’nun kızlarını alıp, yükünü hafifletmeyiniz. Kızlarını boşayın ki, zahmete düşsün. Size Kureyşten istediğiniz kızı alalım” diye teklif etti. Onlar da; “Peki boşadık” dediler. Ebu Leheb’in oğullarından Uteybe daha sonra Peygamber efendimizin huzuruna gelip; “Ey Muhammed! Ben, seni ve dinini tanımıyorum. Kızını da boşadım. Artık ne sen beni sev, ne de ben seni! Ne sen bana gel, ne de ben sana gelirim” diyerek hakaret dolu sözler sarf etti. Peygamberimize saldırıp, yakasına yapıştı ve gömleğini yırttı. Bunun üzerine Peygamberimiz; “Ya Rabbi! Buna canavarlarından birini musallat et” diye bedduada bulundu. Uteybe babasına gidip, olanları anlatınca, Ebu Leheb; “Muhammed’in, oğlum hakkındaki duasından korkuyorum” dedi. Bir müddet sonra Uteybe Şam’a ticaret için gitti. Kafile Zerka denilen yerde yatmak üzere konaklamıştı. Bir aslan çevrede dolaşmaya başladı. Bunu gören Uteybe; “Eyvah! Yemin ederim ki, Muhammed’in (s.a.v) bedduası kabul oldu. Bu aslan beni yiyecek! Kendisi Mekke’de olsa da benim katilimdir” dedi. Aslan biraz sonra kayboldu. Uteybe’yi  yüksekçe bir yere yatırdılar. Gece aslan tekrar geldi. Kâfiledekileri birer birer koklayarak Uteybe’nin yanına vardı. Üzerine sıçrayıp karnını yardı. Feci bir şekilde parçalayarak öldürdü. Uteybe can verirken; “Ben size, Muhammed, insanların en doğru sözlüdür. dememiş miydim?” diyordu. Bir aslan tarafından oğlunun parçalandığını duyan Ebu  Leheb de; “Ben size Muhammed’in oğlum hakkındaki duasından korkuyorum dememiş miydim?” diyerek ağladı. Devam… Selam ve Dua ile kalın.

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum