Derya Gündüz

Derya Gündüz

[email protected]

   YİRMİLİ YAŞLAR (1)

10 Haziran 2025 - 00:00

 Çocukken hayallerimizin hepsini gerçekleştireceğimizi sandığımız yaşlardır, yirmili yaşlar. Heyecanın alevi bizi tutuşturur durur. O yangınla etrafta koşuşturmaya başlarız. Nereye veya nasıl gittiğimizin pek bir önemi yoktur. O an tek düşündüğümüz “gitmektir.” Varacağımız yere kadar ateşimizden nasiplenmeye çalışanlar da mutlaka olur. Biz sönmenin yolunu yana yakıla ararken, elinde körükle bizi karşılarlar. Bastıkları küller, kendilerini daha önce yakan küllerdir. Küllerinin savrulmasını umursamadan harlayacaklardır o körükleri.

 Kişinin çocukluğunda hayallerini üflediği evinde çıkar o ilk yangın. Sonra, kurtarabilme umuduyla kendini ateşe atar. Önemlilik sırasına göre dışarıya çıkarabildiklerini çıkarır. Isıya daha fazla dayanamayan hayal kırıklıkları ise patlar, yere saçılır. Kıyafetleri de ateşten nasibini alınca, kendi derdine düşer.

 Kayıplar insanı olgunlaştırır. Yerini doldurabilmek için her yolu deneyip yine de eskisi gibi olmadığını fark ettiğimizde, büyük bir kabulleniş bizi bekler. Ortama sessizlik çöker. Ev yeniden inşa edilir. Dışarıdan rüzgarla gelen küller, yeni bir afetin hatırlatıcısıdır. Eğer siz, ilk büyük yangında yaşananları unutursanız; gelecekte evinizi, patlamaya hazır bir volkanik dağ üzerine inşa ettirildiğini fark edersiniz.

 İnsan, sönmeyi bir şekilde başarır. Başardıktan sonra, yandığı vakti büyük bir kayıp olarak görür. Bu kaybın yerini doldurmak için de tutunacak bir yer arar. Bunu da geçmişi ve geleceğini bir arada iple tutturmakta bulur. Daha sonra, geçmişi ve geleceği eline dolar. Başlarda elinin neden kanadığını anlayamaz. Anladığında, ipleri kolay kolay bırakmak istemez. Canı yandıkça öfkelenip kin besler; şüpheleri çoğalır.

 Eski evinden kalanlara dokunmak ister. Hepsi, çocukluğunun ona bıraktığı mirastır. Mirasa sahip çıkamamanın verdiği burukluğu ömür boyu yüreğinde taşır. Ağır basan gururu, üzüntüsünü gizler. Gerçeklikle ilk kez tanışıldığında çıkan yangını söndürmek, yirmili yaşların ilk adımıdır.
 Yazarın bu yazısı gözünüzü korkutmasın. Çünkü o da yazgısının henüz başında. Kendisini “Çömlekçi Kaplumbağa” hikâyesiyle avutup yoluna devam etmekte. İpleri tüm gücüyle elinde tutmaya çalışıyor. İnadı, gücünü besliyor. Gücü ise bazen onu zehirliyor; gözünü değil, aklını kör ediyor. Yalın ayak çakıl taşlarında gezinirken, kanayan yerlerini geç fark ediyor. Gözündeki yaşlar ise canının acımasından çok, ruhunun aynasının yansımasından sebep.



 

YORUMLAR

  • 0 Yorum