Derya Gündüz

Derya Gündüz

[email protected]

YETERİNCE ETİK MİYİZ?

01 Aralık 2025 - 22:41

 Sizlere bu hafta; herkesin diline pelesenk olmuş bir kavramı tartışmaya sunmak istiyorum. Nedir o kavram? Bir yerlerimize  batmasın diye binbir incelikle sakladığımız çuvaldızını hazırlayın, demek çok isterdim. Lakin canımız sadece kendimize değerli olduğundan maazallah yakınımızda kim var kim yok önce onlara batırırız diye sakladığımız yerde onlar kalmaya devam etsin. Ben de girizgahını yaptığım ciddi konuya değineyim: Bu paragrafta bahsetmek istediğim kavram “etik”. Yaşamımız boyunca bu kavramla ne kadar çok karşılaşıyoruz, öyle değil mi?

 Etik kısaca; insanların yaşadıkları hayat boyunca karşılaştıkları kişilere ya da durumlara karşı takınmaları gereken iyilik halleridir. Hepimiz günahsızsak yardan atılan keçi kimin? İşin komedisi de orada aslında. O keçiye en çok ot veren kişinin. Aynı zamanda hayvancağızın atılacağından habersiz başını okşayan kişinin. Keçinin yaşamasına izin verilseydi sahibi muhakkak o olmazdı. İlk sahip unutulup mal sahibi, mülk sahibinin üzerine keçi zimmetlenirdi. Tıpkı parası az olanların, parası çok olanlara zimmetlendiği gibi. Kusura bakmayın, sözlerim size biraz kulak tırmalayıcı gelebilir. Ancak günümüzde durum tam olarak bu. Dünyada herhangi bir kazanç elde edebilmek için şahsiyetlerini satabilecek kişiler türedi. Sadece kendilerine zarar verme noktasında olsalar hür irade der geçerdim. Hırslarını dizginleyemeyen şahsiyetsiz bir varlık, başkalarını da çukuruna çekmeye çalışınca başlarda bahsettiğim “etik” kavramının laf olsun torba dolsun diye toplu ortamlarda asılı kaldığını söylememe gerek yok herhalde. Kimse dikkat etmese de ben yine haber vereyim: Etik, asılı kalmadan önce nefes alıyordu. Sonra asıldığında çırpınarak can verdi. İnsanlar ona  da intihar dediler yazık!

 Fark ettiniz mi bilmiyorum; rastgele yaşıyoruz. Zehirleniyoruz, enkaz altında kalıyoruz, saçma sapan bahanelerle kurşunlanıyoruz, tacize uğruyoruz,  yolda yürürken kendimizi bir anda denizde bile bulabiliyoruz... Sevgili okuyucum, bizler tek tek ölüyoruz.
 Rehabilite edilmesi gerekilen insanlar içimizde saçma sapan fikirleriyle dolaşıyor. Onun gözünde hepimiz kurbanız. Bu lafım parayla kafasını bozup dünyayı kumarhane, insan hayatını da rehin olarak ortaya koyan sözde bir kurum, bir yer için önemli sayılan kişiler için de geçerli. Yakınlarına düşmeyen ateşi parıltı olarak izliyorlar. Yakılan yerleri de yeni projeleri sayıyorlar. Ama başta bahsettiğim kavram her ciddi konuşmalarında mutlaka bir veya iki defa kullanılacak. Yoksa peynir gemisinin dümenine kim geçecek?

 Düzen ne zaman bozuldu yoksa ezelden beri mi böyleydi, bilmiyorum. Sadece bu konuda fikir yürütebilirim. Daha çocukluğumuzda renkleriyle gözlerimizi kamaştıran kağıtlar, bizlere “etik” öğretilmeden öğretiliyor. Bir şeyler şart koşturularak bu kağıtların üzerinde söz sahibi olabileceğimiz küçüklükten bizlere aşılanıyor. Bazı çocuklarsa büyüklerinden iyi ve güzellikleri öğrenmek isterken hayatlarını zehirleyen çıkarcılığa maruz bırakılabiliyor. Sonra ileride onlar birilerinin hayatlarını zehirliyor. Vicdanı körelen kişiler sorgulanmadıkça vicdanı öğrenen her bir birey o kişilerin keçileriyle karşılaşacak. Sonra yarın derinliğine bırakılan bu keçileri kurtarmak uğruna canlarımıza batan sivrilmelerden nasibimizi alacağız. Dün bir aile, bugün bir genç belki de yarın bir toplum. Arkadansa kalıplaşmış tek cümle ve paranın etikliği dahi satın aldığı bir düzen...
 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum