Derya Gündüz

Derya Gündüz

[email protected]

SİLAHLANMA

21 Ekim 2025 - 00:14

 Bu hafta sizlerle paylaşmak istediğim konu: silahlanma. Dışarıdan silah sesi duymayan insan sayısı nadirdir. Hatta size en korkuncunu söyleyeyim, bu ses alışılagelmiş bir ses haline geldi. Tetiklenen ateş saniyeler içerisinde hayatı yakıp yıkabiliyor. Sevdiğiniz kişilerin sadece tek suçlarıysa bulundukları yer olabiliyor. Ya da insanlıktan nasibini almamış canavar siretli kişilerin sözde taşıdıkları sabrın bittiğini bahane göstererek bizleri hayattan koparabiliyorlar. Yaratmadıkları her şeyin canlarını başımıza “mafya” kesilerek almayı kendilerine hak görüyorlar. Yolda geçenin kaşını gözünü beğenmediler diye belindeki gür buldukları silahlara sarılıyor. Öldürmeye karar verdikleri zaman da bunu gözünü kırmadan yapıyorlar. Kesiminse düşüncesi şu yönde: “Dışarıdaki tehlikelere karşı evimizde silah barındırarak kendimizi daha güvende hissediyoruz.” onlara haksız olduklarını söyleyemem. Koruma güdüseldir. Ancak her zaman gücün üstünde bir güç daha bulunur. Herkes kendi adaletini sağlamaya çalışırsa ülkede sistematiksizleşme ortaya çıkar.

 Sorun yaşadıkları çevreyi farklı bakış açılarıyla göremeyecek kadar kapalı insanlardan kaynaklanıyor. Silahına güvendiği kadar konuşma becerisine güvenmeyen adamlar, zorbalıkla bulundukları alanı yönetmek istiyor. Bu eğitimsel yoksunluğun toplumda yarattığı çöküntüdür. Bir insan bilgisini doğru ve kurallı şekilde almış olsa o insan konuşarak çözemeyeceği konuyu hukuka yansıtacağını da bilir. Bilen kişiler yok mu? Elbette var. Ancak karşısındakinin bilmediği konusunda tereddütleri var. Bu konu hakkında da iş hukuka taşınmalıdır. Toplumda güvenliğin sağlanması devletlerin temel görevlerinden biridir.  

 Yazının başından beri silahı kurşun ateşleyen bir alet olarak düşündük. Bu silah kavramı için yeterli bir düşünce değildir. Silah, bir yerin asıl güvenliğini bozmak için oluşturulan her tür tehlike bütününe verilen addır. Özellikle bu silahları kalabalığın içinde patlatmayı daha çok severler. Önce bahaneler beklenir, sonra fırsat bulunduğu an da tetik çekilir.

 E peki, silahlar tehlikeli ve çoğu ortamda patlamaya hazır bulunduruluyorlarsa bizim elimizden ne gelir, diye çaresizliğe kapılmamalıyız. Bizim de talim için beklettiğimiz silahların en önemli özellikleri “izin vermemek” olmalıdır. Bizler haklarımızı bilip bunlar doğrultusunda yaşamak istersek buna mutlaka karşı koymak isteyenler olacaktır. Tamamen işlerine gelmedikleri için. Onlar haklarını bizlerin haklarımızı suistimal edecek kadar bilmesindedir, asıl sorun. Ve her sorun bir kriz masası yaratarak çözülmeyi bekler.

 Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve vefakar milletimizin kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde esas alınması gerekilen nokta liyakat olmalıdır. Ülkede herkes kendi kurallarını doğru veya yanlış uygulamaya sokmaya çalışırsa bu yüzen gemide canı isteyenin dümeni döndürmeye çalışmasına benzer. Denge kaybedildiği an toparlanabilmesi büyük bir kayıp yaratacaktır. Her zaman toparlanma gibi bir ihtimalin olmaması da göz önünde bulundurulmalıdır.
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum