Derya Gündüz

Derya Gündüz

[email protected]

KURBAĞA ve KELEBEK

15 Temmuz 2025 - 01:06

Kitaplardan fırlamış kurbağayı en son çimlerin üzerinde gördüm. Kendi mevzisinde yemeklerini bekliyordu. Kimseyi umursayacak takati kalmamıştı. Yakınında hareketlilik olduğunda göz devirmekle yetiniyordu. Karnını doyurduktan sonra gitme vakti gelmişti kurbağanın. Dürtülerim peşinden gitmemi söyledi. Diğer kurbağalardan farkı neydi, bilmiyorum. İnsanın bilinmezliğe çekilebildiği kadar ben de o kurbağaya çekildim. O ise beni fark ettiğinde gülümsedi. Aslında bu fark ediş masum bir farkındalık değildi. Ortada hayvan yasalarına göre bir suç vardı ve o bu suçtan nasıl aklanacağını bulmuştu. Suç ortağı olarak kendisine değer vereni seçecekti.

 Bana günahını anlattı. Kabul etmedim ama reddedemedim de. Kendisini prense çevirebilecek insanlar varken benimleydi. Ya da ben onunlaydım. Geceleri nehrin kıyısında birlikte yıldızları izlerken günü devirirdik. En azından ben öyle sanıyordum. O kadar yoktum ki onda; bazen anlaması için öfkeleniyordum. Duygusuzluğunun sadece hayvansal içgüdülerinden kaynaklandığını düşünmüyordum. Sinek avlarken kafasının üzerinde uçuşan kelebeği bekletiyordu. Renklerim ya da ahenkle uçmam onun için yeterli değildi. Onun kulağı suyun içindeki diğer seslerdeydi. Belli bir zaman sonra karada yaşamasına izin verilse bile o sularından kopamıyordu.

 Suda benim için tehlike çok fazlaydı. Bunu o da biliyordu. Evimden ayrılıp onunla yola çıkmak istesem de artık bu isteğimin yavaş yavaş azaldığını hissediyordum. Güvendiğim duvarlarını bir gün benim de üzerime örecekti. Gitmeye karar vermiştim.

 Tam o sırada hastalanmıştı minik kurbağa. Yardım etmek istesem de bana karşı o donuk bakışlarının hiç değişmediğini anladım. Ne yapsam onun için faydasızdı. Bir ortamda kendi etkini ortaya koyamıyorsan boşa zaman kaybı değil midir? Minik kurbağaya gittiğimi söylesem de oralı olmadığında anladım. Ben onun için orada hiç olamamıştım. Çiçeklerime dönerken emin olduğum sadece bir şey vardı;  o da hiçbir zaman ormanlarımı arşınlayıp beni bulmak istemeyeceği. O zaman gözünün önünde bulunduğum için karada belli bir süre benimle yıldızları izlemişti.


 Sonra ben çiçeklerime geri döndüm. Rengarenk evlerin içinde huzur bulmaya çalıştım. Arada kurbağanın yanında bulunduğum zamanları hatırlayıp içerlesem de en doğru kararı vermiştim. Kurbağa ise fırsatını bulur bulmaz başka suları aramaya koyuldu. Çok uzaklara gitti. Gittiği her yerde kendine yapay hayatlar kurdu. Sahici olmak için daha fazla şeyler istiyordu. Bunu yıldızları seyredişinden anlamıştım. Ben onun için besin kaynağıydım. O ise nehirleri arşınlamak istiyordu. Alışkanlıklarını değiştirebilmek için bir kelebeğin kanatlarındaki renk ona yetemiyordu. Bu yüzden de ömür boyu minik kurbağa kelebeği bir kere olsun anımsamadı. Kelebek ise bazen buruk gülümsemeyle kurbağasına iyi dileklerde bulunarak hayatını geçirdi. Suyun ya da içindeki bir hayvanın kendisini öldürebileceğine bilmesine rağmen kurbağasına güvenmesi onun prens olma hayallerini hiçbir zaman değiştiremedi. Birbirleriyle yaşadıkları kısacık süre zarfında anıların içine karışarak hayattan silindiler.
 

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Furkan karatosun
    1 gün önce
    Biraz hayal gücü ile harmanlanmış çok güzel ve düşündürücü bir yazı