Son günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yaşanan milletvekili transferleri, benim gibi pek çok seçmeni derinden etkiliyor. Ben sandığa giderken büyük umutlarla oy kullanıyorum, gelecek adına bir tercih yapıyorum. Ancak, bir süre sonra destek verdiğim milletvekilinin farklı bir partiye geçtiğini görmek, bende hayal kırıklığı ve güvensizlik yaratıyor. Seçmen olarak, irademin göz ardı edilmediğini hissetmek istiyorum.
Ünal Karaman’ın İYİ Parti’den istifa edip AK Parti’ye katılması, sadece siyasi bir karar değil, aynı zamanda ona oy veren bizlerin beklentilerini doğrudan etkileyen bir durum. Aynı şekilde, Mehmet Salim Ensarioğlu ve Serap Yazıcı Özbudun’un da başka bir partiye geçmesi, kendimi dışlanmış hissetmeme neden oluyor. Ben oy verdiğim kişiye güvenmek, onun beni temsil etmeye devam edeceğini bilmek istiyorum. Ama yaşananlar, bu güvenin her an sarsılabileceğini bana gösteriyor.
Bir seçmen olarak, oyumu belirli bir partinin politikalarına ve ilkelerine inanarak veriyorum. Ancak, milletvekillerinin istifa edip farklı saflara geçmesi, benim irademin hiçe sayıldığı hissini yaratıyor. Hayal kırıklığı yaşamadan temsil edildiğimi hissetmek istiyorum. Bunun için, bu süreçlerin daha şeffaf ve adil bir şekilde yönetilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Türkiye’de bu tür siyasi geçişler yeni değil. Ama yıllardır aynı hayal kırıklığını yaşamaktan yoruldum. Siyasetçilerin, benim gibi seçmenlerin duygularını görmezden gelmemesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü siyaset yalnızca güç dengeleriyle değil, bizim güvenimiz ve umutlarımızla da ilgilidir.
Bu nedenle, milletvekili transferlerine yönelik belirli düzenlemeler getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Örneğin, bir milletvekili partisinden ayrıldığında, doğrudan başka bir partiye geçmek yerine bağımsız olarak devam etmek zorunda olursa, benim gibi birçok seçmenin kırgınlığı azalabilir. Böyle bir sistem, hem siyasi etik açısından hem de benim güven duygumun korunması adına daha sağlıklı olacaktır.
Sonuç olarak, milletvekili geçişleri yalnızca siyasi bir hamle değil, benim gibi seçmenleri doğrudan etkileyen, duygusal ve güven temelli bir süreçtir. Seçmenlerin sesini duyan, duygularını gözeten bir siyaset anlayışı geliştirilmediği sürece, hayal kırıklıkları devam edecek. Ben siyasetin bizim için var olduğunu ve bizim umutlarımızı taşıdığını unutmamasını istiyorum.
YORUMLAR