LÜTFEN


Merhaba sevgili hemşerilerim, merhabalar efendim, hayırlı, uğurlu günler, bol çalışmalı, bol üretimli, bol taşlamalı beklentiler…
Başlıyorum direkt olarak nokta vuruşlara!
Aklı başında insanlar oturup, iki küçükle bir büyükle de istişare edip, ülkemizde ne yapılmalı birlikte karar verip uygulamalıdır. 
Öğrenciler için, öğretmenler için, veliler için, esnaf, emekli, memur, çiftçi ve ticaret yapanlar için, sokak hayvanları için, yaşlılar için, gençler için, çocuklar için, aileler için, kurumlar için, vatandaşlar için velhasıl tüm toplumu ilgilendiren ve toplum yararına ne yapılabilecekse düşünülmelidir. Uygun şekilde de gereği yerine getirilmelidir.
    Bize uygun, örf ve adetlerimize, gelenek göreneklerimize, aile yapımıza en uygun şekilde şartları ve yapılabilirliği oluşturulmalıdır.
Sağlıklı beslenme için, okul ve öğretimi yapılan ilim ve fen derslerinin, tarih ve hukuksal, toplumsal, bedensel, ruhsal, psiko sosyal, kültürel vb. gibi her türlü öğretilerin toplum ve insan faydasına nasıl olacaksa kafa kafaya verip, düşünüp, ülkemizde uygulanabilir şekilde kanun, kural, mevzuat ve pratik yolları tespit edilmelidir. El birliği, düşünce birliği içerisinde, toplum ve fert için faydalı olacak ne varsa ona göre gereği yerine getirilmelidir.
    Alkol insan sağlığına, toplum sağlığına ve yaşayışına zararlı ise, ürettirmeyelim. Hadi ürettirdik, insan olanın ağzıyla içmesini sağlayalım, alkolün içindeki insanı sapıttıran şeyi sapıttırmayacak düzeyde yaptıralım, sürat felaketse, araçların belli bir hızdan fazla gitmemesini sağlayalım, hız göstergesi kadranını öyle 220-260-300 gibi yüksek rakamlarda yaptırmayalım. Sigara içince hem içene, hem içmeyene ve hem de tüm topluma direkt ya da dolaylı verdiği zararı biliyorken, neden bu içindeki zararlı mikropları çıkarttırmıyoruz..? Beyaz un zararlıysa esmer un ve ekmeği üretip, ürettirip, tüketelim, ya da un zararlıysa, zararı yararından daha çoksa, şişmanlığa yol açıyorsa, şeker ve nişasta, mısır şurubu zararlıysa, kullandırmayalım, buğday yerine çavdar, yulaf, kepekli vb. gibi ne doğruysa onları yedirip, tükettirelim.  
    Hoplayacak, zıplayacak bir şey yok, merak etmeyin. Meramım alkol kaldırılsın şeriat uygulansın demek değil. Abuk sabuk taraflara çekmeyin, çarpık düşüncelere götürmeyin yazdıklarımı, okuduklarınızı… Hatta ve hatta laiklik de yerinde sapasağlam, baş tacımız Cumhuriyetimiz de… Bu cennet vatanda kurduğu cumhuriyet ile asla yeri dolmayacak ulu önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ümüzün de kıymetini bilelim ve dahi manevi değerlerimizin de hiçbiri kimselerin yoluna paspas olacak bir olgu değildir, ezmeyelim, ezdirmeyelim. Biz bu cennet vatanı aziz şehitlerimizin, kahraman gazilerimizin, unutmadığımız ve asla da unutmayacağımız ecdadımızın kanlarıyla, canlarıyla kurduk, bugünlere getirdik. Öyle kimse boş bir yerlere çekmesin. Okuduğunu da iyi anlasın LÜTFEN..!
    İnsana zararlı olan, topluma zararlı olan ne varsa, ne yapıyorsak, bunları önleyelim, yapılmasın, yapılmamasını sağlayalım, yapılmamasını sağlayacak kural ve tedbirler koyalım, uygulayalım, uygulatalım.
    Kırmızı ışıkta geçmek trafik kazasına ve hatta ölüme yol açıyor mu? Evet… O zaman kimsenin kırmızı ışıkta geçmemesini sağlayacak önlem ve kuralları ortaya çıkarıp, uygulayalım. Ne kimse cezaya uğrasın, ne de kimse trafik kazası yapmasın, milli servetimiz olan araçlar hasar görmesin, eşrefi mahlukat olan insan ölmesin, zarar görmesin, ocaklar sönmesin.
    Üniversite açıp, ingilizce öğretmenliğini okuttuğumuz gencimize ileride memur olabilmesi için yapılan sınavlarda matematik, cebir, fizik, kimya, biyoloji vb. sorulmasın.
    Aileyi güzel yetiştirip, güzel olanı, doğru olanı göstermiş, öğretmiş, uygulatmış olalım ki, gelecek nesilleri doğru ve güzel yetiştirebilmiş olalım. Yetişecek nesil ana babaya, aileye asi olmasın, devletine, milletine faydasız olmasın, sokakta arsız, hırsız olmasın, yolda uğursuz, eşkıya olmasın, insana, doğaya ve diğer canlılara, hayvanlara taciz, tecavüz gibi zararlar vermesin. İnsan olsun. 
    Öğretmenimize gereken doğru önem ve değeri verelim, onun yetiştirdiği nesillerin geleceğimiz olduğunu idrak edelim.
    Kurum kuruluş ya da bir işyerine eleman alınacağında liyakat sahibi olanı da seçerken, imtihan yaparken yapmış olmak için değil, torpili, referansı kuvvetli olanı değil, bu işe ve işyerine, sonrasında da vatana millete faydalı olabilecek olanı seçelim. İş ve işlemlerimiz de daha doğru ve düzgün yapılabilsin ki, salla başını al maaşını mantıksızlığı ortadan kalksın artık…
    Eğer bir tarım faaliyeti yapıyorsak, ilgili ne varsa, kurum, kuruluşlar, yetkililer, üreticiler, tüketiciler ortak bir akıl ile ortak bir doğru ile hareket etmeli, eldeki tarımsal üretimi yapılan ürünün para etmemesi, ya da çok iyi para edip, ertesi yıl herkesin o ürünün üretimini yaparak, bu sefer de değersizleşmesini önlemeliyiz.
    Esnafın da, emeklinin de, tüccarın ve çiftçinin de ihtiyacı olan, üretimde kullanacağı ara mal ve üretimi sağlayacak mal ve hizmetlerin doğru analizi ve doğru kurgulanmasıyla ne fazla üretim yapılmasına sebebiyet verilerek o malın değerinin düşmesine yol açmalıdır, ne de tam tersi şekilde az üretilip yüksek fiyatlara ulaşması ve enflasyon, fiyat artışı oluşturacak şekilde yüksek değerde olmasına fırsat verilmemelidir.  
Bir taraf açlık ve yokluk nedeniyle kırılıp geçerken, diğer tarafta çöpe dökülerek israf edilen yiyecek ve içecekler, zevküsefa içinde yaşantılar oluşturulmamalıdır.
    İthal ya da ihraç edilecek malları, hayat pahalılığı, cari açık, enflasyon, deflasyon vb. gibi ekonomik olumsuzluklara meydan vermeyecek şekilde düzenleme ve uygulamalarla ürettirmeli, alıp sattırmalıdır.
    İnsanların doğru ve güzeli öğrenmesi, yanlış ve kötüyü bilmesi bununla birlikte bu yanlış ve kötü işleri yapmaması, yapacağı her iş ve uygulamada insan ve toplum faydasını sağlamayı düşünerek hareket etmesini sağlamalıdır.
    Sanırım bu seferlik yeterli dokunuşlar olmuştur. Artık zülfü yâre mi dokunur, yarası olup alınan mı olur, yoksa doğru anlayıp, algılayıp, aklı başında düşünerek doğru ve güzele yol açacak işlere mi vesile oluruz,  doğru ve faydalı uygulamaları hayata geçirecek insanlarımızın uyanışına mı, ya nasip diyelim, ya nasip…
Akşehir Beyefendisi der ki: “Kaderini, cüzi iradesiyle yazan, yazdıran insan, unutma ölüm var..!”
Demem o ki,  Dünyanın Ortası Akşehir’den, Gülmecenin Başkentinden, Nasreddin Hoca Diyarından,
Hürmetlerimle…
Ya tutarsa…