ONUR GÜNÜN KUTLU OLSUN AKŞEHİR !


Akşehir, 26 Ağustos’a giden yolun, açılan kapının, “26 Ağustos gece sabaha kaşı/ Topların çelik ağzı çaldı bir hücum marşı” dizelerine ilham olan Büyük Taarruzun kamufle edildiği şehirdir.

Zaferin gizli kahramanıdır!

Yedi düvelin desteklediği Yunan Ordusuna sonun başlangıcının yaşatıldığı o ilk adımların atıldığı, savaş planların yapıldığı, savaşın o şiddetli günlerinde kendini unutturan şehirdir.

Akşehir, Türk İstiklal Mücadelesinin kilit şehirlerinden biri olma şerefini taşımasıyla da dikkat çeker.

O yıllarda, Garp Cephesi karargahı Akşehir’dedir.

Sakarya ve İnönü muharebeleri kazanılmış. Düşmanın direnci bir nebze de olsa kırılmış, ancak nihai darbe henüz vurulmamıştı.

Yunan ordusunun savaşın ilk yılında, Polatlı’ya kadar gelip, Ankara’yı tehdit etmesi ve Yunan askerlerinin “Ankara’ya, Ankara’ya!” diye bağırışları unutulmamıştı.

Öyle bir darbe vurulmalıydı ki, o darbe sonrasında İzmir yolu açılabilmeliydi.

İşte bu darbenin vurulabilmesi için, zamana ihtiyaç vardı.

Akşehir, o zamanı kazandıracak şehir olarak seçildi.

 

*****

Akşehir’de bir futbol maçı vardı. Ama ne maçtı o maç. Dosta düşmana karşı bir maçtı. Mustafa Kemal Paşa bir savaş dâhisiydi.

Büyük Taarruz kararının alınacağı Akşehir’de komutanların bir araya getirilmesine sebep olan ve 28 Temmuz 1922’de düzenlenen o tarihi futbol maşı, Türk İstiklal Savaşının kaderini değiştiren bir maç olarak tarihe geçti.

Batı Cephesi Komutanları bir futbol maçı bahanesiyle Akşehir’e geldiler. Futbol o günlerde orduda çok yaygındı. Cephe karargahı ile Kolordular karması bu tarihi maçta karşı karşıya geleceklerdi.

Mustafa Kemal Paşa, Nutuk’ta, bu konuda şöyle diyecekti, “28 Temmuz 1922 günü öğleden sonra yaptırılan bir futbol maçını görmeleri ileri sürülerek, ordu komutanları ve bir takım kolordu komutanları Akşehir’e çağrıldı. 28/29 Temmuz gecesi, komutanlarla genel olarak saldırı konusunda görüştüm.”

 

*****

Cephe İstihkam Birliği bir alanı düzleri ve futbol maçı yapılacak bir alana dönüştürdü. İki sıradan oluşan bir de ahşap tribün eklediler.

O günleri anlatan merhum Necati Erçelebi’ye göre;

“Maçın yapılacağı sahaya gelindiğinde, tribünün birinci sırası M. Kemal Paşa, Fevzi Paşa, İsmet Paşa, Yakup Şevki Paşa, Nurettin Paşa ve Fahrettin Paşa’ya ayrılmıştı. Paşaların çoğu ilk kez bir futbol maçı izleyeceklerdi.

İkinci sıraya, Batı Cephe Kurmay Başkanı Albay Asım Gündüz, Birinci Kolordu Komutanı Albay İzzettin Bey, Dördüncü Kolordu Komutanı Albay Kemalettin Sami Bey ile cephe, ordu ve kolordu üst subayları oturdular.”

Takımların biri kırmızı, diğeri beyaz formalıydı. Tarihi maç dostane bir şekilde 2-2 sona erdi.

28 Temmuz’u 29 Temmuz’a bağlayan gece ise, komutanların tamamının katıldığı Büyük Taarruzun toplantısı yapıldı.

 

*****

Akşehir, Büyük taarruz kararlarının alındığı bir şehir olarak o günlerin hatıralarını yaşayan ve yaşatan bir şehir.

Sadece Nasreddin Hocanın, güldüren ve düşündüren şehri olarak değil, Türkiye Cumhuriyetine giden yolda, önemli bir kilometre taşı olma özelliğiyle de dikkat çeken bir şehir.

Akşehir’den 24 Ağustos 1922’de ayrılan Türk ordusu ve karargah, taarruz hattı olan Kocatepe’ye eriştiğinde, o tarihi anın sadece iki gün öncesiydi.

Ve iki gün sonra, Türk topları, Yunan mevzilerini paramparça etti. Türk askeri Yunanlıların ünlü majino hattını parçalayıp attı.

Mehmetçik, “İzmir’e, İzmir’e!” diye bağırmaya ve İzmir’e doğru sel misali akmaya başladı.

Akşehir’den İzmir’e doğru devam eden bu süreç 9 Eylül 1922’de, İzmir’in düşman işgalinden, Egenin Yunan mezaliminden kurtarılmasıyla taçlandı.

Türk Milletinin yüzünü ak eden Akşehir, bu onur ve gururun en yakın ve canlı şahidiydi.

 

*****

Onur günün kutlu olsun Akşehir!

Hoş olasın!

Hoş kalasın!

İl olasın!