HER YALNIZLIK BİR İHTİLALDİR


Avucunda Gül Dönen Şair Edip Cansever 

8 Ağustos 1928 de İstanbul’da doğdu. Babasının antikacı dükkanını işletti. 
Evlerinin yanındaki kütüphaneden okuma alışkanlığı kazandı. Şiir yazmaya ortaokul yıllarında başladı. İkinciyeni şairlerimizden olan şair ‘’Şiiri akılla okumak gerek ‘’ diyerek üstüne basa basa topluma yabancılaşan insanları şiirde kendilerini bulacağına inanıyor.
Varoluşculuk şiirde etkisini cümlelerde gösteriyor. Şair 28 Mayıs 1986 da beyin kanamasından yaşamını yitiriyor.

‘’Gelmiş  bulundum , söyleşin benimle biraz ‘’ diyen şair mayıs ayında kaybettiğimiz şairlerimizdendir. 

Şiirler yazdım, kitaplar okudum
Elime bir bardak aldım, onu yeniden oydum
Derinlerde kaldım böyle bir zaman
Kim bulmus ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan
Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları
Söyleşin benimle biraz, bir kere gelmiş bulundum.

‘’HER YALNIZLIK BİR İHTİLALDİR’’ işte şairi şair yapan dörtlük ve kendini tanımlaması. Şairin yalnızlığı ve seçimi,içe yürüyüşü,kendi arayışı şiire dönüşümü böyle tanımlıyor. ‘’İHTİLAL’’ Kalabalıklarda omuzladığı yalnızlığı, haksızlığa direnişinin bir diğer adı. Fransız bir devlet adamı adına yazdığı  Robespierre adlı şiirde kendisi ile özdeşlerdiği devrimci ruhu ‘’Her sessizlik bir ihtilal,beklide her diz çöküş, her boyun eğiş yavaşca bir ihtilal ‘’ diyerek bitiriyor.

‘’Ne gelir elimizden insan olmaktan başka ‘’ Yalnızlığına ve sıradan hayata vurgu yapan şair ‘’ Ne çıkar siz bizi anlamasanız da’’ diye şiiri bitiriyor.Üstelikte anlaşılmayan insanların çok olduğundan dem vuruyor…Şiir yazmak zorundayız,zira insanın karmaşıklığını başka türlü anlatamayız diye de ekliyor.

Neden yazılır bir şiir 
Neden okunur bunca yazı 
Çünkü nasıl aşılabilir başkaca 
İnsanın karmaşıklığı.

Bir insan bütün hayallerini,yenilgilerini,öfkesini,içinden geçenleri masaya döker mi, şair döküyor ‘’Masa Da Masaymış Hani ‘’ Diyerek içindekileri masaya mı şiire mi dökmüş diye insan düşünmeden edemiyor.

‘’İçimden Doğru Sevdim Seni’’
 Köpüklendi bu sevdayı deniz gibi,öğrendiğim ne varsa denizden öğrendim derken,şiirde sesleniş içinden geçen sevdayı şiire taşıyarak,doğru sevdiğinden bahsediyor.

Bir  Gün
Bir gün' buluşuruz çok iyi
Bir gün' dü, hani nasıl silinti
Gerisi döküntü günler
Ola ki beslemekte 'bir gün'ü hepsi….

Döküntü günler diye şiire noktayı koyarken ‘’Bir Gün ‘’ için beslediği özlem,sitem ve olasılıkları nasılda acıya dayamış.

KENDİME
Tarlayı tarlayla ölçtüm
Meyveyi meyvayla ölçtüm
Denizi denizle ölçtüm
Göğü gökle ölçtüm
Zaten insanı insanla ölçtüm ki
Buruk bir tat mı duydum
Ve duydum
Her şey ki bir yorumdu, sonuç değildi
Sonuç ki zaten yoktu….
Şair öyle bir seslenmiş ki kendine,ölçtüm diyor, her şeyi kendisiyle ölçtüm, ölçtüklerime sonuç değil yorum kattım diyor. Sonuç  zaten yoktu… ölçtüklerinin sonu olmadığını,sınırsız olduğunu ve bir sonuca varamadığını yazıyor.Üstelikte ölçtükçe buruk bir tat duyduğunu,tattıkça,ölçtükçe sonuç çıkmadığı yargısına varıyor sonsuzluğa.

“Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
Ah güzel Ahmet Abim benim
Gördün mü bak
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
Gelse de
Öyle sürekli değil
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kısa
İşte o kadar.
Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri.
Şairin en beğendiğim şiirlerinden biri olan ‘’Mendilimde Kan Sesleri’’Şair şiirlerinde hep arayış var.  Kendini ve içinde yaşadığı dünyanın insanları adına. İstanbul’da yaşadığı yıllarda karartma gecelerinde babasının annesi ve kardeşleriyle birlikte babasının köyüne göndermesi,onun Anadolu da tanık olduğu yaşam tarlalar,çiçekler,değirmen,buğday,ekmek gibi tanık olduğu yaşam. Antikacı dükkanı olması nedeniyle insandan geriye kalan eski eşyalara tanıklığı. Döneminin ikinciyeni şairleriyle bire  bir arkadaş olması. Sosyal mesajları ve toplumsal sorunlara eğilmesi. Kendine bile yabancılaşan insanları şiire çağırması ‘’Ne çıkar siz bizi anlamasanız da ‘’ diyerek,anlaşılmadığını çok da önemsemediğini yazıyor.

Hüzün bir caz müziği gibi gelip geçiyor,işte o kadar diyor.Bir mendil niye kanar diye de soruyor. ‘’İnsan yaşadığı yere benzer diyor’’ İşte beş cümlele de koca bir şiiri,bir hayatı,bir kitabı ne kısa ve ne uzun anlatıyor.
İnsan yaşadığı yere benziyor. Bir şehir, bir köy, bir semt,hatta bir memleket insanın içine işliyor ve ona göre şekil alıyorsun.Belki de tam da bu yüzden insanlar birbirine benzemiyor. Her insanın yaşam biçimi tanık oldukları ile, yaşadıkları ile şekil alıyor.

“Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler’’
Seçme hakkı yok ki. Olması gerektiği yerde değil ki.
'Gülemiyorsun ya,gülmek bir halk gülüyorsa gülmektir ‘’ Diye ekliyor 
'’Ne kadar çok benziyoruz Türkiye’ye Ahmet abi...
Şairin ''Umudu dürt,umutsuzluğu yatıştır '' dediği yerden çiçeklensin umudumuz,gül dönsün avucumuzda...