HATIRLA


Nasıl ki umulmadık bir yerden umulduk o vakit zahmet kapıları kapalıydı ve dahi anahtarı yoktu nasıl ki çatlaktan sızanlardı umulduğumuz! 

Kelimenin tam anlamı ile söyle ve beni yorma diyorum? Söyleyemem, çünkü akıl oyunlarına varmadan gidişin ve kelimeleri yerinden edișin geliyor aklıma. Ne diyorsun ve yerinden eden sensin?

Aynı şeyler hakkında birebir ve birbirimize karşı aynı şeyleri düşünmek nasıl? Karșılık bulup bir anlam kazanması diyeceksin, deme! Dersen bu metnin içinden çıkaman! İyi de çıkmak isteyen kim? Sahi çıkmak istemiyor musun veya neden çıkmak istemiyorsun? Niye mi çünkü sen varsın içinde daha ne diyebilirim seninle kaybolmayı seviyorum. O halde beni çok sev! Öyle yapmıyor muyum? En azından sever gibi yapmadığından eminim ve eminim ki sana çok güveniyorum. İnsana güven ve huzur vermek ne kadar güzel bir o kadar da yaşam sevincin olmak yok mu? Tamamen değil tamamına yakın ve olmuş say! Hayır, sensiz kapanmıyor sevda parantezi!

Unutulmușluğun içinden geçiyoruz ve unutamadığımız tek şey bu!

Daha başka ne var unutmadığın inan bir şeyler var hatırla! Bırak hatırlatmayı hani demiştin ya çatlaktan sızanlar! Bununla yetinmeyi öğren ve ișine geleni al! İyi de seninle ilgili ne varsa işime geliyor. O halde en iyi işine geleni diyorum. Ahh sevgili yazarım ișine geldiği gibi yazıyorsun. Ne desem söyleyecek bir sözün var hatta daha öte! Ötesi berisi yok bunun ve olması da gerekmiyor lâkin ille de bir söz bırak hatırlatan diyorsan ne olabilir çifte kavruk gözlerinden başka!

Boşluğa adanmışlığımı ve düşerken neden bu böyle oldu sorusunu sormadım. Sorma! 

Buraya kadar tamam desen ne tamam olmayan ve tamamlanması ne mümkün şeyler var. Tamam geçtim. Bana öyle gel gurban olduğum. Daha başka nasıl gelinir ki eksikleri görmeden gelmek varken? Tam olarak böyle değil demeyi isterdim lâkin güneş tepe vaktini geçti ve olan bitenle yetinmek daha güzel. Hadi öyle olsun! Öyle olsun demesen de öyle hatırla!