KONYA MUTFAĞINDAN SEMA'YA KÜLTÜR
Konya mutfağı, hem sade hem de geçmişe yönelik derin lezzetler taşır. Dünyada tek aşçıbaşı türbesi olduğu bilinen Ateşbaz-ı Veli türbesinin bulunduğu Konya’mızın efsane bir mutfağı mevcuttur. Misafirlere genellikle bakır kaplarla ikram edilir, yanında yayık ayranı bulunan etli ekmeği, peynirli pidesi, minik kuşbaşı eti ile yapılan bıçak arası, bol etle yapılan çiçek bamya çorbası, özel hazırlanan ve çiğnenmeden yutulan hamuru ile arabaşı çorbası, içinde bulgur, ceviz, domates ve tahin bulunan bazen de sulu olarak hazırlanan batırık, yanında sıcak tırnaklı pide bulunan tirit yemeği, iri etli bol bakliyatlı etli topalak, yediğiniz zaman bağımlısı olacağınız ve lokum gibi oluncaya kadar ocakta pişen fırın kebabı, kuşbaşı kuzu ve koyun etli bol kuş üzümlü düğün pilavı, ıspanaklı olarak hazırlanan saç böreği, ve tatlı olarak saç arası, düğünlerde yediğimiz zerde tatlısı, Höşmerim, Mevlana şekeri, lokum vb. bu mutfağın öne çıkan örnekleridir. Selçuklu’ya başkent olması hasebiyle Selçuklu saraylarının, Mevlevilerin, karışımı ve Osmanlı ve Karamanoğlu beyliğinin etkileriyle şekillenen Konya mutfağının, insanların damak zevkine uygun olmasının özelliği, doğal, organik ve yöresel olması, kısık ateş ve odun fırınında pişirilmesinden kaynaklanmaktadır.
Anadolu mutfağının merkezi sayılır. Konya’da yemek yemek, aslında geçmişe ait, eğitim veren bir kültürü tattırıyor, yaşatıyor ve yansıtıyor.Mutfak, Konya kültüründe bir okuldur. Konyalı kadınlar genellikle mutfakta eğitilmelerinin yanında Mevleviliğin eğitim mekanı da (Matbah) mutfaktır. Mevlana’nın meşhur sözünde, “Hamdım, piştim, yandım.” Sözü, bir tarafıyla yemek konusunu mutfağı mecazi anlamda çok güzel anlatmaktadır.
Sema, kalpte ortaya çıkan huzurdur. manayı dinlemek ve anlamaktır. Sufinin nağmelerini dinlerken sesi işiterek, vecde gelip hareket halinde dönmesidir. Kısaca mevlevilerin zikir çekmeleridir. Allaha bağlılık, muhabbet ve Allahın her an hatırlanması, Ney eşliğinde, Sema, insanoğlunu en fazla etkileyen, aşıkların gıdası ve Allah ile buluşma, birlikte olma hayali vardır. Sema en önemli unsurlarından biridir. Mevlana dergahı dünyanın 114 noktasında bulunmaktadır. Mevlana bir gazelinde, semayı tanımlarken, “mutlak fanilik içinde beka zevkini tatmak” der.
Sema; sesini işitmek, kendini unutup Allaha kavuşmaktır.
Nefisle savaşmak, yarı boğazlanmış tavuk gibi, toprakta kanlı bir halde çırpınmaktır. (Alıntı)
Semazenlerin başları, dünyanın 23 derecelik açısı gibi 20-25 derece sola eğerek dönerler bu eğim iç kulaktaki etkileri nötralize eder ve başları dönmez. İlk semayı Şems Tebrizi ile Mevlana değirmen başında suyun çarkı döndürürken ona eşlik ederek birlikte sema etmeye başlamışlardır. Kısacası, semanın faydalarını saymakla ve yazmakla bitiremeyiz. Mevlevi sema gösterileri de sadece bir dans değil, bir ibadet, bir düşünce yolculuğudur. Dostlar…