KİM NE YAPARSA SORUMLU KENDİSİDİR.
Değerli olur kardeşlerim.! İnsanın kendine yaptığını kimse yapmaz. Ayrıca Allah yarattığı kuluna zulmetmez. Hakeza Allah (c.c.) “Kim dine ve dünyaya hayırlı bir iş yaparsa kendi iyiliği için yapmış olur. Kim de kötülük işlerse kendi aleyhine işlemiş olur. Senin Rabbin kullarına asla haksızlık etmez.(Fussilet suresi 46.ayet)buyurmaktadır. Allah, bazen zaman içerisinde bir kötü veya kötülüğü, kötülükle temizletir. Bazen de, iyilikle def ettirir. Bununda zeminin oluşmasını kulundan bekler. Hiç bir zaman yapılan bir kötülüğü başka bir insana yüklemez. Her insan müstakil olarak hesap verecek ve başkasının günah veya suçunu yük etmeyecektir. Ancak ferdi işlenen günahlar haricinde diğer insanlara yapılan veya yanlış yolda giden ,kötüyü ve kötülüğü desteklememek veya sessiz kalmamak zulüm karşısında haykırmak olmalıdır. Sessiz kalınırsa veya ilgisiz kalındığı zaman, zulme, veya kötüye ,suça ortak olmaktır. Ancak böyle olduğu zaman başkasının suç ortağı olarak Allah’ın huzurunda öyle yargılanacaktır. Şayet kötü olduğunu bilmeden yapıyorsa bile ‘bilmiyordum’ savunması olsa dahi, aklını çalıştırsaydın denilecektir “Hiçbir günahkar başka bir günahkarın yükünü yüklenmez. Günah yükü ağır olan kimse, (bir başkasını), günahını yüklemeye çağırırsa, ondan hiçbir şey yüklenilmez, çağırdığı kimse yakını da olsa. Sen ancak, görmedikleri halde Rablerinden, korkanları ve namaz kılanları uyarırsın. Kim arınırsa ancak kendisi için arınmış olur. Dönüş ancak Allah’adır.”(Fatır suresi 18.ayet)
Bu konuda da Allah Resulü (s.a.v): “Canım, kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, siz hiç günah işlememiş olsaydınız, Allah sizi yok eder, yerinize günah işleyip Allahtan bağışlanma dileyecek bir millet getirir de onları bağışlardı.”(Müslim tövbe 11) Bu vesile ile yapılan yanlışlar, hatalar, ayıplanmamalı onlar için ıslah olmalarını Allah'tan dilemek olmalıdır. İnsan, sadece kendi yaptıklarından sorumludur. Allah gönderdiği kitaplarla ve peygamberler vasıtasıyla kullarına bunu bildirmiştir. Allah doğru ile yanlışı ayırt etmesi için bir vicdan vermiştir. İnsanlar hür iradeleri ile doğru ve yanlışı seçmekte serbest bırakılmıştır. Katil, hırsız, dolandırıcı, zalim olana, şayet destek vermiyor korumuyor onlarla işbirliği yapmıyorsa kardeşi, akrabası, çoluk çocuğu sorumlu olmayacaktır. Dolayısı ile hiçbir günahkar başkasının günahını da yüklenmez. Bunların yanında kötülüğe teşvik eden kimse de cezasını alacaktır. Örneğin bir kimsenin İbadetini veya hayır işini engeller ve ‘günahın bana ait’ dese engel olmanın cezasını çekecektir. Suçlarda aynıdır. Teşvik eden ile yapan da aynı cezaları görecektir. Müşrikler Hz. Peygamberimize ‘Gel bizim dinimize dön, dünya ve ahiret ne istersen biz kefil oluruz. Eğer bu durumda bir günahını olursa günahlarını bizim boynumuza olsun demişlerdi. Halbuki herkesin yaptığı iş kendisinedir. Aklı selim sahibi bir kimse başkasının zorlaması ve isteğiyle Allah’ın yasak ettiği hiçbir günahı işlemeyeceğine göre, Allah’ın emrettiği bir işi de yapmaktan kaçınmaz. Sen şunu şöyle yap da günahı veya cezası yalnız benim boynuma olsun. demesi yalandır. Her davranış onu yapana nisbet olunur ve her günah ilgili olanlara ilgisi oranında yüklenir demektir. Her insanın kazandığı kendinedir ve boynuna asılmıştır. Kötülüğü ve kötü işleri yapanla dostluk ve arkadaşlık adına susmayı tercih etmenin o işi yapmak kadar suç ortağı olarak cezasını görecektir. Günahı ağır gelen kimse onu taşımak için başkasını çağırsa, bu çağırdığı akrabası da olsa, onun yükünden bir şey eksiltilmez. Kimse kimsenin günahını yüklenerek cehenneme, sevabıyla da cennete girmeyecektir. Herkes kendi işledikleri ile Allah’ın huzuruna çıkacaktır. Elalem ne der değil Allah ne der diyerek hayatımıza çeki düzen vermektir.
Geçen günlerde Akşehir ilçemizde meftun olan merhum Nasreddin Hocamız adına y her yıl olduğu gibi bu yılda galiba Nasreddin Hoca Festivali'nin 66.sı düzenlendi. Festivale gazetemiz imtiyaz sahibi Devriş Ahmet bey ve yazar kardeşlerimizle gittik, gördük, gezdik ve Nasreddin hocamızın hatıralarını fıkralarını ve hayat serüvenini idrak etmeye çalıştık. Tarihi mistik özellikte Nasreddin Hocamızın hayat hikayesine uygun müzeler,park ve bahçeler fıkralarını görsel ile birlikte çok güzel izah etmişler. Nasreddin Hoca mizah sokağı vb güzelliklerini sergilemişler. Bu çalışmayı yapanlara teşekkür ediyoruz. Ancak Türk milleti olarak her konuda kayıtsız kalındığı için, bu konuda da farkındalık oluşmadığını gözlemledik ve üzüldük. Bu ve buna benzer değerlerimizi hak ettiği gibi yad edip anmıyoruz. Gidip görmüyor ilgi duymuyoruz. Dolayısı ile gelecek nesillerimize de rol model olamıyoruz. Allah rahmet eylesin o güzel insan bir dahi olan Nasreddin Hocamızdan bir fıkra anlatarak yazımı tamamlamak istiyorum.
Bir gün Nasreddin Hoca’nın canı ciğer istemiş, doğruca kasaba gitmiş ve ciğeri almış. Ardından da kasaba “sen daha iyi bilirsin. Bunu nasıl pişireyim tarifini yazar mısın.”? Kasapta ciğerin nasıl pişirileceğini bir kağıda yazmış ve hocaya vermiş. Hoca ciğeri afiyetle yiyeceği hayali kurarak evine giderken, bir çaylak ciğeri elinden kaptığı gibi kaçmış. Bunun üzerine hoca çaylağın ardından bağırmış: “Boşuna kaptın ciğeri, nasıl olsa tarifi bende.” demiş. Hayatta böyledir. Hayatı dolu dolu yaşamak, Küreği boşa çekmeden; bol iyilik, bol dua, bol hayır ve elif gibi dosdoğru olarak yaşamak gerekir. .
Selam ve Dua ile Kalın.