İSAR – 2

DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA mehmetceviz69@hotmail.com

Gazali , İsar ve cömertliği: “Allah’ın ahlaki sıfatlarından biri” şeklinde tanımlamaktadır. Cömertliğin en yüksek derecesinin de İsar olduğunu ifade etmektedir. Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygamber (s.a.v)’in çok yüce bir ahlaka sahip olduğu bildirildiğine göre İsar aynı zamanda Resülullah’ın  ahlakının da bir unsurudur. Ancak diğer erdemli davranışlarda olduğu gibi, İsar’ın da belirtilen ahlaki değeri kazanabilmesi için maddi veya manevi  bir karşılık beklenmeden sırf Allah rızası ve insan sevgisinden dolayı yapılması gerekir. Çünkü iyilik karşılığında teşekkür veya övgü bekleyen kişi cömertlik değil alışveriş yapmış sayılır (ihya , III, 260).

       Kaynaklarda, bir kimsenin sıkıntı içinde bulunmasına rağmen imkanlarını başkası için kullanıp nefsini mahrum bırakmasının caiz olup olmadığı hususunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Çoğunluğun benimsediği görüşe göre mahrumiyet ve sıkıntıya sabredebilenler için İsar, halinden şikayet edecek veya başkalarına el açabilecek yapıda olanlar için malına sahip olmak (imsak) daha hayırlıdır (Kurtubi, XVIII, 28). Nitekim Hz. Peygamber, bir kimsenin elindeki imkanların tamamını muhtaçlara verip sonra da başkalarından yardım istemesini kınamıştır (Darimi, “Zekat” 25) Ayrıca bir Müslümanın malının üçte birinden fazlasını vasiyet etmesini yasaklayan hüküm dikkate alınarak (Buhari, “Vesaya”3) Aile fertlerini maddi sıkıntıyla karşı karşıya bırakacak derecede tasaddukta bulunmanın doğru olmadığı sonucuna varılabilir.

Resul-i Ekrem konuyla ilgili hadislerinin birinde şöyle buyurur:“ Arkanda zengin varisler bırakman, onları insanların elindekine göz dikecek derecede yoksul bırakmandan daha iyidir. Eşinin ağzına verdiğin bir lokma dahil olmak üzere iyilik olarak yaptığın her harcama sadakadır”(Buhari,Veṣaya,2) İsar kavramı genellikle mali fedakarlıklar için kullanılmakla birlikte bazı kaynaklarda “can ile İsar” dan, yani kişinin sevdiği bir kimse için kendi rahatını, huzurunu, hatta hayatını feda etmeyi göze almasından da söz edilmekte ve bunun malla İsar’dan daha faziletli olduğu belirtilmektedir. Bundan dolayı tasavvufta sevgi kısaca İsar olarak da tanımlanır. Çünkü en yüksek derecede sevgi, seven kişinin gerektiğinde sevdiği için canını feda etmeyi göze almasını sağlar. Kaynaklarda, Mısır azizinin eşinin Hz. Yusuf’a duyduğu derin sevgi (Yusuf suresi 23-32) bunun ne kadar ulvi bir duygu olduğuna örnek gösterilir. Uhud savaşında İslam ordusunun geçici olarak bozguna uğradığı sırada bazı müminlerin Hz. Peygamber’in hayatını korumak için kendi hayatlarını ortaya koymaları da can ile İsar için örnek gösterilir. Bu arada Ebu Talha adlı sahabenin kendini Resulullah’a siper etmesi ve onu korurken yaralanması Müsned III, 265) Ayrıca vatanı ve dini için şehit olan, gazi olan ailesi ve sevdikleri için canını siper edenleri de, özverinin en güzel örneklerinden biri olarak anılır.

Batı ahlak felsefesinde David Hume, Jeremy Bentham, John Stuart Mill, Henri Spencer, William James gibi faydacı filozoflar insanın asli tabiatında bencil duyguların hakim olduğunu, toplumsal gelişme ilerledikçe bu duyguların karmaşık bir yapı değişikliği süreci sonunda ‘altrüist’ duygulara dönüştüğünü ileri sürerken altrüist' in  en önemli temsilcisi olan Auguste Comte, tam aksine insanın fıtratında altrüist duyguların esas olduğunu düşünmüştür. Thomas Hobbes, Arthur Schopenhauer, Max Stirner, Friederic Nietzsche gibi filozoflar ise çok daha köklü bir egoizmi ve bireyciliği savunmuşlardır. İslam dünyasında bu sonuncu türde bir felsefeye pek rastlanmaz. Fakat kesin bir ayrıma gidildiğini söylemek güç olmakla birlikte Ehl-i sünnet’in faydacı görüşe, Mu‘tezile’nin de altrüist görüşe daha yakın olduğu kabul edilebilir. Gazali, ilke olarak insandaki altrüist duyguları ben merkezli eğilimlere bağlar (Çağrıcı, s. 139-143).
İnsanın temelde kendini sevdiğini, “İnsan ihsanın kuludur” şeklindeki atasözünün de belirttiği gibi kendisine iyilik edenleri de sevmekle birlikte bu sevginin merkezinde yine kendi beninin bulunduğunu ifade eder. Ancak ahlaki ve estetik duyarlılığı gelişmiş insanlar iyilik ve güzellik gibi üst değerleri severler; buna karşılık değerlerin yeterince kavranıp hazmedilemediği durumlarda sevgi ben merkezli halini alır.                                                              
Duyarlılığı gelişmiş, üst seviyede insanı değerleri benimsemiş erdemli bir insan olmak dileğiyle..
Selam ve Dua ile Kalın…