İSAR… 1

DETSELİ MEHMET CEVİZ HOCA mehmetceviz69@hotmail.com

      ​İsar; Arapça kökenli bir kelime olup, genel olarak bir şeyi diğerine üstün tutma veya tercih etme anlamına gelir. İslami ahlak ve tasavvuf terimi olarak ise çok daha derin ve özel bir anlam taşır. Sözlük olarak, tercih etmek, seçmek, yeğlemek, bir şeyi diğerinden üstün tutmak.​Ahlaki olarak ise İnsanın, kendi zorunlu ihtiyacı varken bile, elindekini bir başkasına vermesi, onu kendine tercih etmesi demektir.

        ​İsar, kısaca diğerkâmlık veya özgecilik demektir ve kişinin kendi ihtiyacı, yararı veya menfaati olmasına rağmen, başkasının ihtiyacını, yararını ve menfaatini kendi nefsine tercih etmesidir .Cürcani îsârı, “kişinin başkasının yarar ve çıkarını kendi çıkarına tercih etmesi veya bir zarardan öncelikle onu koruması” şeklinde tarif ederek bu anlayışın din kardeşliğinin en ileri derecesi olduğunu belirtir. Îsâr anlamında batı dillerinde kullanılan altruizm kelimesiyle ifade edilir. Kısacası isar, başkasını kendine tercih etmek, aç olmasına rağmen yemeğini başkasına ikram etmektir. İsar'ın zıttı ise Bencillik ve nefsine düşkünlüktür. İsar, sadece cömertlikten bir adım öte değil, cömertliğin en yüksek derecesi olarak kabul edilir. Zira cömertlik, ihtiyaç fazlasını vermek iken; isar, kendisi muhtaç olduğu halde vermektir. Bu, güçlü bir iman, sağlam bir sevgi ve kardeşlik bağının göstergesidir. Başkalarının derdiyle dertlenmeyi, kendi sıkıntısını unutup başkalarının derdine çare olmayı içerir. İsar, Kur'an-ı Kerim'de övülen ve Müslüman kardeşliğinin en ileri derecesi olarak gösterilen bir haslettir. İsar'ın en güzel ve bilinen örneği, Mekke'den hicret eden Müslümanları (Muhacirleri) Medine'de kucaklayan ve onlara her şeylerini paylaşan Medineli Müslümanlar, yani Ensâr'dır. Kur'an'da Haşr Suresi 9. ayette bu davranışları övülür: Yüce Allah (c.c): “ Onlar, kendileri muhtaç olsalar bile, (fedakarlık yaparak) onları (muhacirleri) kendi nefislerine tercih ederler.”(Haşr suresi 9.ayet) bu âyette İsar terim anlamında kullanılmıştır. İsar kavramı Kur’an-ı Kerim’de diğer dört ayette (Yusuf suresi 91 ayet, Taha suresi 72 ayet,Naziat suresi 38 ayet, A’la suresi 16 ayet) sözlük manasında kullanılmıştır.Bu kelime aynı manada hadislerde de geçmektedir (bk. Wensinck, el-Muʿcem, “es̱r” md.)

     ​Tarihi kaynaklarda, Yermük Savaşında yaralı üç sahabenin (Hz. Huzeyfe'nin amcazadesi, Hişam b. As ve bir başkası) su isterken, sıra kendine geldiğinde diğer kardeşinin inlemesini duyup, suyu ona içirmesi ve bu şekilde üçünün de suyu içmeden  şehit olması olayı, İsar'ın can  feda etme derecesindeki yüksekliğine örnek gösterilir.​Açlıktan şikayet eden bir misafiri ağırlayan Medineli bir sahabe (Ebu Talha olduğu rivayet edilir), evinde sadece çocuklarına yetecek kadar yiyecek olmasına rağmen, çocuklarını uyutarak ve sofrada yiyormuş gibi yaparak bütün yiyeceği misafirine ikram etmiş ve kendisi ve eşi aç yatmıştır. Bu olay üzerine de yukarıdaki Haşr Suresi ayeti inmiştir. Bununla birlikte Müslüman Türk milletinde de İsar  örneklerini sıkça görmekteyiz. Örneğin. Konya’mızın meşhur Alim ve Allah dostlarından merhum Hacı Veyis üstadımızda 1930’lu  yıllarda doğu illerimizden gelen muhacir kardeşlerimize de İsar hasletini uygulamıştır. Misafirlerine büyük kapta  yemek getirir, doysunlar diye caminin ışığını söndürür kendisi yer gibi yapıp, yemediğini   anlayıp üzülmesinler diye  bu davranışı sergilemiştir. Bu ve buna benzer İsar örneklerini   birçok  hayat hikayelerinde görebiliriz. Böyle örnekleri Anadolu topraklarında  sıkça müşahede edilmektedir. Anadolu da Müslüman Türk geleneğin de, her kim olursa olsun, misafiri doyurmak, sonra kendileri kalanlarla idare etmek gibi bir İsar davranışı biçimi oldukça yaygındır.​ İsar, İslam ahlakında insanın nefsini yenerek, bencilliğin (hodbinliğin) tam tersi bir şekilde, başkasının iyiliğini kendi iyiliğinden önde tutması gereken yüce bir erdemdir. Bir kimsenin cömertlikte İsar  derecesine ulaşabilmesi için ikram ettiği şeye kendisinin fiilen muhtaç durumda bulunması şart değildir; önemli olan, muhtaç olsa dahi başkasını kendisine tercih edebilecek bir ahlâk anlayışına ve irade gücüne sahip bulunmasıdır. Müslüman din kardeşlerine kendilerinden daha fazla imkan sağlanmasından dolayı içlerinde kıskançlık duymazlar; nihayet ihtiyaç içinde olsalar dahi onları kendilerine tercih eder, şahsi  menfaatlerinden, zevklerinden fedakarlıkta bulunurlar. Nefsinin cimrilik eğilimlerinden kendini koruyabilenlere ebedi kurtuluşu kazanacakları müjdelenirken,  dolaylı olarak İsarın bu yöndeki psikolojik etkisine de ayetlerde işaret edilmektedir (Kurtubî, XVIII, 27).

İsar kavramı tefsirlerde, “ahiret saadetini elde etme arzusuyla başkasının iyiliğini ve mutluluğunu kendine ve kendi zevklerine tercih etmek, başkasının ihtiyacını kendi ihtiyaçlarından daha önde tutmak” şeklinde açıklanıp bir cömertlik derecesi olarak gösterilmektedir (İbn Kesir, III, 474; Şevkani, V, 232). Kaynaklarda cömertliğin seha, cud ve isar olarak başlıca üç derecesi bulunduğu belirtilir. Buna göre bir kimsenin elindeki imkanların en çok yarısını başkasına ikram etmesine seha (sehavet), çoğunu vermesine cud, imkanlarının tamamını başkaları için kullanmasına da isar denir (Kuşeyrî, II, 502) Devamı haftaya… .
Selam ve Dua ile Kalın.