ÖZEL OLMAK ...
Sert mizaçlarımızın altında saklanmaya çalışan çocuksu duyguların bir gün açığa çıkmasından ürkeriz. Evden hiç çıkmamış birinin kalabalıktan korkması gibi birbirimizden çekiniriz bazen. Sahi korkutan özlerin bedenlerden önce tanışması mı? Hep bir yanımız tetikte beklerken yabancı bir yüzün bir gülümsemesine kanmamak için içimizde ne savaşlar veririz. Ah o savaşlar, et parçalarını birbirine öyle yakınlaştırmak ister ki; özle beden arasında adeta bir ikilem yaratır.
Zihnin aşina olduğu yüzleri kimi zaman kalbimiz tanımaz. Çünkü o en özeli sever. Değer verirken aynı zamanda değer görmek ister. Saklandığı harabe odanın kapısının çalınmasını bekler. Bunu öyle bir gizlilikle yapar ki izine rastlamak oldukça zordur. Harabe odasına girerken gölgesini bile kimseye görünmez. Onu ancak dünyaya bakmayan bir gözle görebilirsiniz.
Daha sonra aradığını bulmak için aramıyormuş gibi yaparken diğerleriyle karşılaşır. Hepsine selam vermeye lüzum duymaz. Aynı yolda olansa onun ne aradığını bilir. Bilmeyenlerin kimisi merak eder. O kendini onlara açmadığı sürece kimse onun ne aradığını bilemez.
Saklı tutulanlar sessizce ve dikkatlice bulunmalıdır. Sandığın içinde, korkudan çırpınarak kendine zarar veren serçe bile olabilir. O debelenirken kendine bir hayli zarar vermiştir. Şimdi size ikinci bir soru: Bu serçe sırf kendini tek ve özel hissetsin diye sandığın içinde hapsedilmişse değer bunun neresinde? Açtığınız sandıkta yaralarına rağmen sizden kaçmaya çalışan bir serçeyi yanınızda uzun süre tutamazsınız. Belki yaralıyken yanınıza aldınız. Sonra da tatmin olabilmek için bencilliğinize yenildiniz. Beşer hep yolun bir kenarında şaşar. Sakladığınız özele dikkat edin. Bir gün sakladığınız yerde kan revan içinde bulabilirsiniz.
Özel olan yalnızlaşır. Herkesin kendisini anlamlandırmasını istemez. Sesi kısıktır. İnsanlardan uzak durduğunda dahi kendisine nefesi kadar yakın kişilerin kendini duyacağını bilir. Bunun için bir çaba içerisine girmez. Çünkü tek taraflı çabanın yorgunluktan başka bir şey veremeyeceğinin de farkındadır.
Özel olanın bildikleri gibi bilmedikleri de vardır. Kendisini özel kılanın bir gün pasif kılacağını da bilemez örneğin. İnanmaya başladığı kendisinin özü dışında bedeni dahi olsa onu bir gün şaşırtacağını da bilemez. Alışkanlıklarının onun için özel olduğunu sanırken buradaki asıl özelin onun davranışları olup ve bunu geç öğreneceğini de bilemez. Zamanını sırf başkaları ondan beklentilerine yönelik harcadıktan sonra asıl pişmanlığını yaşayacağını da... Bu listeyi kişilik özelliklerinize göre uzatabilirsiniz.
Kişiliğimiz bizler için özelleşir. Her biri dünyada yaşadığımızı ispatlamak üzere kuruludur. Sosyal yapımızdan ötürü etkilendiğimiz gibi başkalarını da etkilemekle yükümlüyüzdür. Bunu insanların içindeki duygu zinciri olarak isimlendirmek yanlış olmaz. Yaptığımız hareketleri bir mantığa oturtmadan önce duygularımızı doyurmak zorundayızdır. Yoksa ne kadar mantıklı şekilde hareket edersek edelim kendimiz için bir anlamı kalmayan insanlara dönüşürüz. Özel olmak için başkalarının sandığında, onun uçuracağı zamanı beklemek yerine kanatlarımızı hissederek bu işe başlamalıyız.